Alışveriş tutkunu musunuz?

Alışverişe gereğinden fazla zaman harcıyorsanız, bu uğurda sosyal yaşamınızı aksatıyorsanız, kredi kartı borcunuz dağ gibi olduysa dikkat!

Alışveriş tutkunu musunuz?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.02.2009 - 09:32

Kriz de olsa, işsizlik oranı yüzde 12.3e de dayansa, alım gücü de düşse, mağazalar ve alışveriş merkezleri dolup taşıyor. Her yerden indirim, promosyon, özel günlere özel indirimler, hatta hediye alma zorunluluğu hissi yaratan ve parıl parıl parlayan mağazalar ihtiyaç olsun olmasın alışverişe davet ediyor insanları. Paranız mı yok? Onun da çaresi var: Kredi kartı. Ötelenmiş ödemesi ve taksit imkanlarıyla sizi tüketmeye davet ediyor. Vitrinler de tabii davetkâr. Önceleri Sex and The City dizisinde izledik. Ardından Vogue dergisinin yayın yönetmeni Anne Wintouru asistanının gözünden anlatan Şeytan Marka Giyerle sinema moda etkileşimini gözlemledik. Geçen hafta vizyona giren Sophie Kinsellanın yazdığı Bir Alışverişkoliğin İtirafları/Confessions of a Shopaholicserisinden uyarlanan filmle beraber gündeme oturdu bu konu. Hatta aynı dönemde alışveriş yapmaktan oldum olası hoşlanmayan bir arkadaşımın Sex and The City dizisini izledikten sonraFena halde alışveriş yapasım geldisözleri beni gerçekten çok şaşırtmıştı. İzledikten sonra anladım ki bir şekilde çevremizdeki herşey tüketmeye davet ediyor, tükettikçe varsın mesajı veriyor.

 

Satın alma saplantısı

Geçen hafta vizyona giren Bir Alışverişkoliğin İtirafları filminin başrolündeki Rebecca Bloomwood (Isla Fisher), giyim zevki konusunda oldukça yetenekli bir genç kız. Ancak alışverişteki başarısı tartışılır elbette. Sahip olduğu kredi kartlarıyla borca giren ve buna aldırmadan alışverişe devam eden Rebecca, sürekli takip ettiği moda dergisinde çalışmanın hayalini kurar ama derginin kapısından bile adımını atamaz. Ta ki, aynı yayın grubunun çıkarttığı bir finans dergisinde köşe yazarlığı yapmaya başlayıncaya kadar. Finans dergisinde okurlara hesaplı para harcama öğütleri veren ama aslında uslanmaz bir alışverişkolik olan Rebeccanın hikayesi, pek çok açıdan ibretlik. Kredi kartları, onların ekstreleri, bitmek bilmeyen borcu ve sürekli alma isteği aslında bir tür davranış bozukluğu. Tıptaki karşılığı ise oniomania, yani satın alma saplantısı.

İlk kez 1915 yılında tanımlanmış olsa da yıllar içinde etkisi artan bir şekilde karşımızda. En fazla kadınlarda olduğu düşünülse de, bu alışveriş tutkusu herkesi etkiliyor. İçindekileri dışarı vurmak isteyenler, harcamalarıyla mutluluk yaşayanlar mı ararsınız, toplumsal açıdan etrafındakilerle yarış haline giren ve bunu yaptıkları harcamalarla gündemde tutanlar, prestij ya da başarı göstergesi olarak görenler mi... Amerikada alışverişkolik sayısının 17 milyonu bulduğu tahmin ediliyor. Türkiyeye baktığınızda ise asgari ücret 527 TL, Ocak ayı itibariyle de dört kişininin açlık sınırı 735 TL. Ancak alımdan vazgeçmiyor, harcadıkça harcıyoruz. Peki bu harcamalar nereye kadar kabul edilebilir, hangi noktadan sonra takıntı? Psikolog Aylin Sezere danıştık.

Aylin Sezer, alışveriş bağımlılığının diğer bağımlılıklar kadar ciddi ve dikkate alınması gerekli bir rahatsızlık olduğunu dile getiriyor. Çünkü eşlerine ve çevrelerine yalan söylüyorlar, satın aldıklarını, fişlerini, kredi kartı ekstrelerini saklıyorlar. Ayrıca alışverişkolikler, işyerlerinde de sürekli alışveriş sitelerinde zaman geçirdikleri için iş verimliliğini düşürüyor. En bilinen etkisi de kredi kartı borçları yüzünden yaşadıkları ekonomik güçlükler.

 

Kendinize sorun!

Bağımlı olmaktan şüphelenenler kendilerine şu soruları sorabilirler. Alışverişe ne kadar zaman harcıyorum? Alışveriş yapmak için hangi aktivitelerden (arkadaşlarla buluşmak, sinemaya gitmek, v.b.) ne kadar vazgeçiyorum? Niçin alışveriş yapıyorum? Bu aldığıma gerçekten ihtiyacım var mı? Alışveriş yapmadan önce, yaparken ve yaptıktan sonra neler hissediyorum?

 

Psikolog desteği

Alışveriş bağımlılığı olduğunu düşünenler, kendileri için bazı önlemler alabilirler. Sezer, listeli alışveriş yapmaya özen gösterilmesi gerektiğine vurgu yapıyor: Alışverişlerinizi nakit para ile yapmaya çalışın, böylece ödeyemeyeceğinizin üzerinde para harcamamış olursunuz. Alışverişe yalnız çıkmayın. Yanınızda gelecek kişiden sizi frenlemesini isteyin. İnternetten alışveriş yapmamaya özen gösterin. Kendinizi kötü hissettiğiniz ve alışveriş yapma ihtiyacı hissettiğiniz zamanlar için farklı bir aktivite bulun, her böyle hissettiğinizde yürüyüşe çıkın, bir arkadaşınızla buluşun. Tüm bu önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda, eğer alışveriş bağımlılığınız yaşamınızın farklı alanlarını olumsuz etkilemeye başladıysa bir psikologdan destek alın.

Ailelere de önerisi var Sezerin. Çocuklara öncelik belirlemeyi ve para yönetimini öğretmek gerektiğini söylüyor. Bu noktada önemli olan, çocuğun gerçek ihtiyacının ve duygusunun anlaşılması.

 

Erkekler gizliyor

Alışverişkolik, alkolikten türetilmiş, bilimsel olmayan bir kelime. Alışveriş bağımlısı olarak da adlandırılan bu psikolojik rahatsızlığın tıbbi ismi onyomanya (oniomania/ satın alma saplantısı). Uzman psikolog Aylin Sezer alışverişkolikliğin ihtiyaca göre değil, bastırılması güç bir duygunun etkisiyle yapılan satın alma davranışının yaygınlaşması ve sıklaşmasıyla oluşan bir davranış bozukluğu olduğunu söylüyor. Alışveriş bağımlısı kişiler, arkadaşlarıyla vakit geçirmek yerine alışverişe gidiyor. Bunun sonucunda da hem ekonomik hem de sosyal açıdan birçok güçlük yaşamaya başlıyor.Alışveriş bağımlılığında kişi para harcarken sonuçlarını gözardı ederek kendini kontrolden çıkmış hisseder ve bu davranışını kontrol altına almayı başaramaz. Alışverişkoliklik tedavi edilebilir bir psikolojik rahatsızlıktır. Alışveriş bağımlısı kişi, kızgınlık ve stres duyguları ağır gelince alışveriş yapar, fakat alışveriş bittiğinde pişmanlık ve depresif duygular öne çıkar ve kişi bunlarla baş etmek için tekrar alışveriş yapar. Alışverişkolikliğin toplumda yaygınlığı, birçok insan problem olarak nitelendirmediği ve yardım almadığı için tam olarak bilinemese de, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü tahmin ediliyor. Kadınlar daha çok kıyafet ve ev eşyası alırken, erkeklerde alışveriş bağımlılığı koleksiyonerlik şeklinde kendini gizleyebiliyordiyor Sezer.

 

İlgi ve sevgi eksikliği

Sezer, araştırmacıların bu bağımlılığın sebebini genelde küçük yaşlarda yaşanan ilgi ve sevgi yoksuğunluğuna bağladıklarını belirtiyor. Ailelerinden yeterli ilgi ve sevgi görmeyen, ihmal edilen çocuklar, birey olarak önemli olmadıklarını düşünerek büyüdüklerinde özgüvenleri düşük oluyor. Çocukken ilgiden yoksun bırakılan bu çocuklar yalnızlıklarını oyuncaklarla gidermeye çalışırken, duygusal ihtiyaçlarının da maddelerle karşılanacağını öğreniyor.

 

Okur: Herkes bile bile lades diyor

NTVde yayınlanan Evdeki Hesap programında, Meliha Okur, ailelere kriz döneminde harcamalar ve kredi kartı kullanımları konusunda yaşam koçluğu yapıyor. Aileler bu konuda artık indirim dönemlerini takip ediyor, pazardan alışveriş yapıyor, tasarruflarını bu şekilde sağlıyorlar. Alışverişkoliklik durumunu dünyada en çok tetikleyenin kredi kartları olduğu aşikar. Bu konuda Meliha Okura programda neler gözlemlediğini ve neler önerdiğini sorduk. Okur, Türkiyede halkın kredi kartı kullanımı konusunda son derece bilinçsiz olduğunun altını çiziyor. Sadece Türkiyede değil, dünyada da geliri az olan insanların kredi kartını nakit para gibi kullandığını, bu şekilde giderek daha çok batağa battığımızı vurguluyor: Eğitimli dediğimiz insanlar bile gelir-gider dengesini kontrol edemiyor. Programda gözlemlediğimiz en önemli şey insanların kendilerini kontrol edememesi ve birey olarak kendilerini yönetmede başarısız olmaları. Bu ülkede öğretmenler bile geçinemedikleri için kredi kartı borcu batağına saplanmış durumda. Herkes bile bile lades diyor. Ben programda insanlara gelir-gider dengelerini iyi ayarlamalarını tavsiye ediyorum. Mutfak masrafları gibi masrafları kredi kartı ile karşılayın onun dışında kredi kartı kullanmayın diyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler