Avrupa'nın en büyük ahşap yapısı Rum Yetimhanesi yarım asırdır kurtarılmayı bekliyor

Avrupa'nın en büyük, dünyanın en büyük ikinci ahşap yapısı olan Büyükada Rum Yetimhanesi, yıkılma tehlikesi yaşıyor. Europa-Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası tarafından Tehlike Altındaki 7 Kültürel Miras Programı'na seçilen yetimhanenin restorasyonu için henüz gerekli fon bulunamadı.

Avrupa'nın en büyük ahşap yapısı Rum Yetimhanesi yarım asırdır kurtarılmayı bekliyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.09.2018 - 16:19

"Bir daha dünyaya gelsem yine aynı okula gitmeyi tercih ederim." Bu sözler 1949 - 1961 yılları arasında Rum Yetimhanesi binasında kalan Kosta Karamanlis'e ait. Euronews için Defne Sarıöz'e konuşan Karamanlis derslerin çok iyi geçtiğini Rumca, Türkçe ve Fransız eğitim aldıklarını söylüyor: Hocalarla ilişkimiz iyiydi. Üç tane Türk hoca vardı. Recep Bey, Rana Hanım, diğerini hatırlamıyorum. Hocalar, Rumca öğretmek için Yunanistan’dan geliyordu fakat onlar kalmıyordu, sabahleyin gelip akşam gidiyorlardı. Bir daha dünyaya gelsem, aynı okula gitmeyi tercih ederim, o kadar güzeldi"

<haber-dikey:908920,984727>
 
"Dış dünya ile ilgilenmiyorduk"

Yetimhane binasında 12 yıl yaşayan Karamanlis, o günleri şöyle anlatıyor: "Dış dünyayla ilgilenmiyorduk. İlgilenecek bir konu yoktu. Orada kendi çocukluk oyuncakları vardı, tiyatro vardı, bunlarla uğraşıyorduk…"

Binanın manzarasının harika olduğunu söyleyen Karamanlis, sözlerini şöyle sürdürdü: "Harikuladeydi. Bütün adalar İstanbul, Yalova’ya kadar Kartal’a kadar görünüyordu. Çok güzeldi. İçerideyken anlamıyorsun, çıktıktan sonra anlıyorsun onun anılarını güzelliğini. Hayatımız çok iyi geçiyordu. Top oynuyorduk, satranç oynuyorduk. Basket oynuyorduk, vardı öğretmenlerimiz, bize öğretiyorlardı, beraber oynuyorduk. Mesela futbol takımımız çok güzeldi, çok iyiydi. Adalardan, Heybeliden, Büyükada'dan geliyordu. Okulun içinde stat vardı, orada oynuyorduk."

Dünden bugüne Büyükada Rum Yetimhanesi

İstanbul’daki Prens adalarının en büyüğü olan Büyükada’da bulunan yetimhane, 1899 yılında Fransız mimar Alexander Vallaury tarafından ‘casino-otel’ olarak inşa edildi. Osmanlı'nın örf ve adetlerine uygun olmadığı gerekçesiyle izin alamayan otel, satışa çıkarıldı. Adanın tepesindeki bu ahşap bina, Balıklı Rum Yetimhanesi’nin kullanımı için dönemin en zengin Rum ailelerinden Zarifis’lerin kurduğu Andreas Syngros Vakfı’na 15 bin Osmanlı Lirası karşılığında verildi.

1964'e kadar yetimhane olarak kullanılan bina, aynı dönemde İstanbul'daki Yunan uyruklu Rum vatandaşların sınır dışı edilmesinden sonra boşaltıldı. 1980 yılında geçirdiği yangından sonra da tadilat geçirmeyen bina, ilerleyen yıllardaki olumsuz hava koşullarının da etkisiyle büyük hasara uğradı. 2017 yılında Europa Nostra Türkiye tarafından Tehlike Altındaki 7 Kültürel Miras Programı'na sunuldu.

30 Haziran 2017 yılında yapılan başvuruyu değerlendiren seçici kurulun, geçtiğimiz ocak ayında "Tehlike Altındaki 12 Kültürel Miras" alanlarından biri olarak belirtilen yetimhane, 15 Mart'ta açıklanan karar ile "7 Kültür Varlığı" nihai listesine alındı.

Fener Rum Patrikhanesi, gerekli fonun toplanması halinde restore edilecek tarihi yapıyı ‘dinler arası diyalog merkezi ve doğal çevreyi koruma ve araştırma merkezi’ olarak kullanmak istiyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon