Bir derbiden daha fazlası: Dinamo-Hajduk
Hırvatlar ona “sonsuz derbi” diyorlar... Daily Mail, dünyanın en ateşli derbileri içinde 20’nci sırada gösteriyor... Pazar günü, Zagreb’de iki ezeli ve ebedi rakip bir kez daha karşı karşıyaydı. Ve biz sizin için, yağmur demeden, yaş demeden oradaydık. Tarihi derbinin hakkını verecek her şey vardı; gol, kırmızı kart ve tribün kavgası hariç!..
Aslında derbi tanımı “aynı şehrin iki takımı” arasındaki maçlarda kullanılsa da, Hırvatistan’da ölümüne rekabet 100 yıldır sadece bu iki takım arasında geçtiği için, Dinamo Zagreb-Hajduk Split maçları “ulusal derbi” sıfatıyla anılıyor.
Başkentin son 10 yıldır şampiyonluğun abonesi olan mağrur temsilcisi Dinamo ile, Dalmaçya kıyılarının hırçın Akdenizlisi Split şehrinin Hajduk’u, Hırvatistan’da futbol heyecanının tekeli; tuzu biberi.
Pazar günü 17.00’de başlayacak maç için, yarım saat kala başkentin ünlü Maksimir Stadı’nın kapısındayız. Fanatikler yerini almış, dışarıda sükunet var.
Hırvat dostlarımız, “Aman yanlışlıkla fanatik tribününe düşme” diye sıkı sıkıya tembih ettikleri için, paraya kıyıp, 70 kuna (yaklaşık 35 lira) bayılıp en pahalı bileti almışız.
Gün boyu bardaktan boşanan yağmur, tribünleri tepeden tırnağa yıkamış. Çünkü 38 bin kişilik, ömrü bir asra dayanan Maksimir Stadı’nın tamamı (yanlış okumadınız) açık tribün! Üstü kapalı tribün yok. Şeref locasının hemen altında oturuyoruz ama yağmur üstümüzde. Allahtan sağanak durdu, sadece çiseliyor. Bu da AB’nin en yoksul ülkelerinden Hırvatistan için, “tesis yok, altyapı yok, ama ne hikmetse Modriç var, Rakitiç var” diye ayrı bir yazı konusu.
Bu berbat havada, derbi aşkına stadyum neredeyse dolu. Soldaki kale arkası, Dinamo Zagreb’in efsane taraftar grubu “Bad Blue Boys”un tapulu malı. Derbinin başrolü onlarda. Sahadaki futbolcular figüran! Derbiye pek çok kişi, özellikle turistler onları seyretmeye geliyor.
Rivayete göre adlarını Sean Penn’in 1983 tarihli “Bad Boy” filmine, Dinamo’nun mavisini ekleyerek türetmişler. Sembolleri buldog köpeği. Bu yıl 30’uncu yaşlarını kutladılar.
Amerikan spor sitesi Bleacher Report, onları “başınızı belaya sokmak istemeyeceğiniz, dünyanın en azılı 16’ncı holigan grubu” diye mimlemiş.
“Bad Blue Boys”un, iyi-kötü, her yönüyle şöhreti hak ettiklerinin ispatı işte bu derbi maçı.
9o dakika boyunca, hatta devre arasında 4-5 bin kişilik bir grup hiç susmadan çılgınca nasıl bağırır? Sıkı üst-baş aramasına rağmen o kadar fişek stada nasıl sokulur? İkinci yarı kendinden geçip yarı çıplak moda nasıl geçilir? Görmeye değer!
Tam karşı tarafta, diğer “kale arkası”nda Split’ten gelen 5 bin kadar taraftar var. Onlar da “Bad Blu Boys”lardan aşağı kalmıyorlar. Hatta bana kalırsa, daha ateşliler!
Onlara “Torcida” diyorlar. “Brezilya Portekizcesi”nde “Taraftar” manasındaymış. 1950’den beri Hajduk’a sevdalılar. Sembolleri eşek.
24 saat sağanakla yıkanmış sahada futbolcular kıran kırana mücadelede. Juventus’a geçen hafta burada 4-0 yenilen, son 10 yılda 10 şampiyonluk gören, bu sezon erkenden teknik direktör kovan moralsiz Dinamo, derbinin yüzü suyu hürmetine canlanmış; yükleniyor. Hajduk kora kora karşılık veriyor. Heyecan dorukta. Pozisyonun biri bir para. Kaleciler yerden kalkamıyor. Ama iki kale arkası tribünün ateşinin yanında sahanın ateşi yine de düşük.
Stadta 30 bine yakın taraftar var. Ama iki kale arkasında maçtan çok tezahüratın derdindeki kitleyi düşersek, “sosyete tribünlerinde” oturanlarda hiç hayat yok. Tiyatro seyircisi gibiler. Arada “Bad Blue Boys”lar onları da coşturmak için laf atıyor ama bizimkiler hiç alınmıyor. Kızlı erkekli, çoluk çocuklu, aile muhabbetli “orta tribün” (böyle diyorum, çünkü hakikaten kapalı tribün yok!) bira içip, hot dog yiyip sigara üflemekte. Sahiden hem bira, hem sigara serbest! Hatta kutu kutu mısır patlağı elden ele dolaşıyor. Bu ruhsuzlukta insanın zıplayıp “Bad Blue Boys”ların ya da “Torcida”ların yanında saf tutası geliyor.
90 dakika, gol, kırmızı kart ve sosyete tribünlerin ruhsuzluğu hariç, fazlasıyla tatminkar şekilde sona eriyor. İki büyük holigan grubunun uzaktan atışmaları, coşkulu tezahüratlar, sahaya atılan fişekler... Maç sonrasında ufak tefek sürtüşmeler olduğu medyaya yansıyor ama, çoğu kez şahit olunan kanlı kavgalar Allahtan bu sefer yok.
1920’lerde Zagreb’in “Grajdanski” takımı ile Hajduk Split arasında başlamış rekabet. O zamanlar Yugoslavya Kral Kupası için savaşılarmış. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Grajdanski lağvedilmiş, yerini bütün mirasıyla Dinamo Zagreb almış. Ve Zagreb-Split rekabeti kesintisiz bugüne kadar gelmiş. Yugoslavya yıllarında Belgrad’ın Kızılyıldız ve Partizan takımlarıyla, bu dört takım kıyasıya yarışırmış. 1991’de Tito’nun Yugoslavyası dağılıp herkes kendi bağımsız yoluna gittiğinden beri Hırvatistan’da derbi ateşi Dinamo Zagreb ile Hajduk Split arasında alev alev yanmaya devam ediyor.
Son yıllarda Dinamo sportif başarılarla açık ara önde olsa bile, Dinamo-Split maçları her zaman skordan azade, bir nevi “Bad Blue Boys-Torcida maçı” olarak oynanmaya devam ediyor. Millet sahadaki maçtan çok, tribündeki bu şamatayı, şenliği seyretmeye gidiyor. Tıpkı bizim gibi!
Spor Haberleri
- İlk 11'ler açıklandı: Ancelotti'den 'Arda Güler' kararı
- Şort ve tribün isminde yer alacak
- Okan Buruk'tan 'sakatlık' açıklaması
- Azledilen Devlet Başkanı'ndan ilk açıklama
- Sivasspor teknik direktörü Bülent Uygun istifa etti
- Beşiktaş taraftarına Hollanda'da neden yasak getirildi?
- 'Beşiktaşlı Akademisyenler'den kulübe flaş çağrı!
- Galatasaray'dan Sivasspor maçı için başvuru
- Sivasspor'un galibiyet hasreti 5 maça çıktı
- Antalyaspor Süper Lig'de yarın Kayserispor'u ağırlayacak
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti