'Bu üniversiteler 'Medrese mi, üniversite mi?'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Finans Kulüp tarafından Maslak'ta düzenlenen ''Küresel Ekonomik Gelişmeler Işığında Türkiye Ekonomisi'' toplatısında yaptığı açıklamada; Anayasa değişiklikleri konusunda 150'den fazla üniversitenin hiçbirisinin görüş bildirmediğini bu üniversiteler için ''Medrese mi, üniversite mi?'' diye sorulması gerektiğini söyledi.

Yayınlanma: 28.02.2013 - 22:00
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 10 yıllık bir dönemde 4 kez teşvik yasası çıktığını belirterek, ''Eğer siz öncelikli hedef belirlemiş ve o hedefe kilitlenmişseniz, o hedef katma değeri yüksek ürünlerin üretimini sağlıyorsa, toplumu bilgi toplumuna taşıyacaksa, teşvik politikanızı bunun üzerine inşa etmişseniz, yeni yeni teşvik politikaları çıkarmaya veya aynısını sürekli tekrar edip sürdürmeye gerek yok. Eğer Türkiye'yi bilgi toplumuna taşıyacaksak bizim yeni bir ekonomi ve teşvik politikasına ihtiyacımız var'' dedi.

Finans Kulüp tarafından Maslak Sheraton Otel'de düzenlenen ''Küresel Ekonomik Gelişmeler Işığında Türkiye Ekonomisi'' toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, ''CHP'' denilince iş dünyasına uzak, iş dünyasını dışlayan ve önerilerine kulak tıkayan bir parti algısı yaratıldığını, bu durumun CHP'nin öteden gelen bir şanssızlığı olduğunu, iş dünyasını dinlemek ve onların sorunlarına çözüm üretmek istediklerini söyledi.

Diyalog ve istikrardan bahsedildiğini, diyaloğun ana muhalefet, muhalefet, sivil toplum örgütleri, dernek gibi kuruluşların sesine kulak vermek olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, diyaloğun özünün, ''Benim dediğim doğrudur, başkasının dediği yanlıştır'' anlayışı olmadığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, demokrasinin mutlaka geliştirilmesi gerektiğini, herkesin ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirme'' ve ''telefonda her şeyi rahatça konuşamama'' konusunda tedirgin olduğunu söyledi.
 

Anayasa değişikliklerine büyük katkı sağladıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bireyin hak ve özgürlüklerini genişleten anayasaya her zaman ''evet'' dediklerini vurguladı.

''Bir ülkede yargıyı siyasetçiler yönetirse, kimse kusura bakmasın iş adamlarının gelecek güvencesi olmaz'' diyen Kılıçdaroğlu, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının çok önemli olduğunu bildirdi.

Güçler ayrılığı ilkesinin demokrasi sisteminin can damarı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, korkunun egemen olduğu bir toplumda demokrasinin gelişemeyeceğini vurguladı.

"Demokrasi, 4-5 yılda gidip oy kullanmak değildir''


Kılıçdaroğlu, demokrasiyi ilerletme konusunda siyasetçilere olduğu kadar aydınlara, üniversitelere, sanatçılara, yazarlara, iş adamlarına da iş düştüğünü, demokrasinin sadece 4-5 yılda bir gidip oy kullanmak olmadığını dile getirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Demokrasi, her şeyden önce haksızlığa itiraz etme yöntemidir ve demokrasinin özü, 'Benim ödediğim vergileri sen nerelere harcadın?' diye sormaktır'' dedi.

Dünyanın bütün çağdaş bölgelerinde en stratejik alanın eğitim olduğunu ve 4 4 4 eğitim sistemi getirilmeden önce kalkınma planlarında, hükümet programında ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın stratejilerinde olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bu öneriye CHP'nin itiraz ettiğini ancak bu itirazlarında toplumdan yeterli desteği alamadıklarını anlattı.

Anayasa değişikliklerine değinen Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi önerisinin ''pat'' diye getirildiğini ancak buna rağmen 150'den fazla üniversitenin hiçbirisinin görüş bildirmediğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, bu üniversiteler için ''Medrese mi, üniversite mi?'' diye sorulması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, basının özgürlüğünü kısıtlayan yasaları 12 Eylül cuntasının çıkardığını ifade ederek, yüzde 10 seçim barajı, siyasi partiler yasası gibi bu dönem çıkan yasaları değiştirmeyi teklif ettiklerini ancak bunun kabul edilmediğini bildirdi.

Teşvik yasaları

CHP olarak parlamentoda bulunan Plan Bütçe Komisyonu'nun dışında Kesin Hesap Komisyonu kurmayı önerdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu komisyonun başkanının mutlaka muhalefet partisinden olması gerektiğinin altını çizdi.

Kılıçdaroğlu, bu sistem sayesinde iktidarın bütçe yasasıyla elde ettiği yetkileri nasıl kullandığı konusunda muhalefete hesap verebileceğini belirterek, bu önerilerinin de kabul edilmediğini ancak mutlaka kabul edilmesi gerektiğini dile getirdi.

''Ekonomi çok iyi yönetiliyor'' diye bir algı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Finans dünyası acaba şu soruyu kendine hiç sordu mu; Ekonomi çok iyi gidiyorsa neden 6 kez mali af yasası çıktı. Batıda en son çıkan mali af yasası ne zaman çıktı bir araştırın. Biz 6 kez çıkarttık. Çünkü insanlar vergilerini ödeyemiyor. Sosyal güvenlik primlerini ödeyemiyorlar. Böylece, 'Ödemenize gerek yok, nasıl olsa mali af çıkacak' sonucunu besliyor. Sonuçta vergi vermemeyi özendiren bir algının toplumda yerleşmesini sağlıyor. 10 yıllık bir dönemde 4 kez teşvik yasası çıktı. Neden 4 kez? Eğer siz öncelikli hedef belirlemiş ve o hedefe kilitlenmişseniz, o hedef katma değeri yüksek ürünlerin üretimini sağlıyorsa, toplumu bilgi toplumuna taşıyacaksa, teşvik politikanızı bunun üzerine inşa etmişseniz, yeni yeni teşvik politikaları çıkarmaya veya aynısını sürekli tekrar edip sürdürmeye gerek yok. Ancak tam tersini yapıyoruz. Eğer Türkiye'yi bilgi toplumuna taşıyacaksak bizim yeni bir ekonomi ve teşvik politikasına ihtiyacımız var.''

''Akaryakıt istasyonlarını vergi dairesine dönüştürdük''


Vergi politikasının sağlıklı olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, ''En son geldiğimiz nokta şu; Bütün akaryakıt istasyonlarını birer vergi dairesine dönüştürdük. Meseleyi de bitirdik. Eğer siz vergi politikanızı nitelikli ürünlerin üretilmesine, yani katma değerleri yüksek ürünlerin üretimine, istihdama göre ayarlamıyorsanız başarılı olamazsınız'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, eski başbakanlardan merhum Bülent Ecevit tarafından ''Ekonomik ve Sosyal Konsey''in kurulduğunu ve yasa haline getirildiğini ifade ederek, AKP Hükümeti döneminde bu yasa hükmünün anayasal hüküm haline getirildiğini, bu konseyin Başbakan'ın başkanlığında 3 ayda bir toplanması gerektiğini bildirdi.

Konseyin en son 5 Şubat 2009'da toplandığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Herhangi bir memur, kamu görevlisi yasalara uymadığı zaman sabahın köründe evi basılıyor, tutuklanıyor, kelepçeleniyor, sorgusuz sualsiz yatırılıyor. Hele bir de terör suçu diye yaftalamışsanız avukatı bile neden tutuklandığını aylar sonra öğreniyor... Siz anayasayı ihlal etmişsiniz. Toplamıyorsunuz... Peki Türkiye bu kadar ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıyayken Ekonomik ve Sosyal Konsey neden toplanmadı diye bir ses var mı bir taraftan? Hiçbir şey yok. Çünkü böyle bir konseyin varlığından belki kimsenin haberi yok'' ifadelerini kullandı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler