Çaba yüksek, başarı düşük
Kız öğrencilerin motivasyon yüksekliği her zaman okul başarısına dönüşemiyor.
Aydın Doğan Vakfı ve Eğitim Reformu Girişimi tarafından, Türkiye’nin 2015 yılında katıldığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) sonuçları dikkate alınarak yapılan “Türkiye’de Cinsiyete Dayalı Başarı Farkı Araştırmaları” verileri, 20. Eğitim Politikası Semineri’nde değerlendirildi. Seminere, Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden Genel Müdür Doç. Dr. Bayram Çetin, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu ve Ankara Üniversitesi İlköğretim Bölümü’nden Doç. Dr. Yasemin Esen katıldı. Toplantıda sunulan tespitlere göre, kız ve erkek öğrenciler fen bilimleri ve matematik okur yazarlığında hemen hemen eşit, ancak Türkçe okur yazarlığında kızlar daha iyi performans gösteriyor. Öğrencinin kişisel özellikleri, ailenin sosyo ekonomik durumu, okulların sunduğu kaynaklar değişkenlik gösterse de kızlar başarı konusunda okulda daha istekli. Kız öğrenciler, okul yaşamlarında ebeveynleri tarafından daha çok destekleniyor. Ancak ailelerinden aldıkları duygusal destek, kız çocuklarının başarı puanlarında olumlu bir etki yapmıyor. Ailelerinin duygusal desteğini alan erkek çocukları ise Türkçe başarı puanlarını düzeltebiliyor. Kızlar, erkeklere göre kendini okula daha ait hissediyor ve daha disiplinli. Doç. Dr. Bayram Çetin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİ- DE) 2016 araştırmasına göre de kızların hemen tüm alanlarda erkeklerden daha başarılı olduğunu ortaya koyduğunu hatırlattı.
Sıra tartışması
“Türkiye, kadınlar ve kız çocukları için fazlasıyla mücadele gerektiren bir ülke” diyen Doç. Dr. Yasemin Esen, sunumunda kız ve erkek öğrenci olarak ayrılan kantin sırası gösterdi. Esen, toplumsal cinsiyet kurallarının okullarda yeniden üretildiğine dikkat çekerek, kız çocuklarının motivasyonunun neden başarıya dönüştürülemediğinin tartışılması gerektiğini belirtti. Esen, “Toplumsal cinsiyete dayalı kalıplar, sınıfta yeniden üretiliyor. Öğretmenler toplumsal cinsiyet körü ise, buna ilişkin bir duyarlı bakış açıları yoksa, buna ilişkin bir eğitime muhatap olmadılarsa kendi kültürlerinden getirdikleri ataerkil davranış modellerini yeniden üretiyor. Okul feminen bir kurum. Evdeki ilişkilerin çok benzeri okulda var. Okul müdürü, erkek. Yani aile reisi. Öğretmenlerse kadın” dedi. Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu da, okulların kız ve erkek öğrenci için aynı şeyleri sunmadığını belirterek, “Okulda, aile içinde kadınların güçlü bir rolde görülmesi gerekiyor. Kız çocuklarına rol modelleri sorulduğunda, anne ve öğretmen. Ne oluyor da kız çocuklarının motivasyonları daha yüksekken başarıları düşük? Çocuklara soru sormaya devam etmeli. Eğitimde cinsiyet eşitliğinin ancak yaşayarak sağlanabileceğini unutmadan bunları düşünmeliyiz’’ diye konuştu. Bunun üzerine Çetin, Esen’in kantin örneğini hatırlatarak, “Meksika’ya gittiğimde metroya binmek istedim. Burası kadınlar sırası dediler” diyerek her şeyin bir problem gibi görülmemesi gerektiğini söyledi. Esen de, toplumsal cinsiyetin kurallarının okullarda yeniden üretilmemesi gerektiğini yineledi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!