"Cebren ve hile ile bu işin başında oldunuz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Eleştiri oklarını CHP'ye çeviren Erdoğan'ın "Tek partili dönemde cebren ve hile ile bu işin başında oldunuz" dikkat çekti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.03.2010 - 10:04

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis'te AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmada, iktidarı eleştiren köşe yazarlarını medya patronlarından işine son vermesi çağrısından sonra, gelen tepkiler üzerine bu kez, "Ben at demedim ki" sözleriyle değerlendirdi.

Erdoğan, AKP olarak yapıcı, ufuk açıcı, yol gösterici eleştirileri dikkate aldıklarını, sadece kendilerine oy verenlerin iktidarı olmadıklarını, bu ülkede iktidar olarak her bir ferdin hukukuna yaşam hakkına saygı duyduklarını söyledi. Başkalarının hukukuna kastetmediği sürece milletin değerlerine topyekün karşı çıkmadığı sürece her düşüncenin kendileri nezdinde geçerli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kuvvetler ayrılığı derken bu konuda sadece yargı mı hassas olması lazım, ya da sadece yürütmenin mi hassas olması lazım. Yasama aynı şekilde. Hepsinin hassa olması lazım. 72 milyon aynı gemideyiz. Geminin alt katlarındakilerin gemiyi delmesi mi lazım? Yok böyle bir şey" dedi.

 

Medya patronaları şikayete geliyorlar

Erdoğan, geçen hafta medya patronlarına yönelik sözlerinin farklı yorumlandığına dikkat çekerek, "Biz yapıcı eleştirilerden hiç rahatsız olmadık. Bu görüşlerimizi bir tarafa bırakıp kendine göre cımbızlayıp farklı yorumluyorlar. Ben medya patronlarına bu yazarını beğenmedim, bunu at. Ya da bu yazarını beğendim bunu tut demedim ki, demiyorum ki" diye konuştu.

Erdoğan, köşe yazarları ile ilgili kullandığı ifadelere açıklık getirerek, "Tabii bunun altını çizmek istiyorum, ben bu ifadelerimi kullanırken, 'biz yapıcı eleştirilerden rahatsız olmadık' kısmını kimse değerlendirmeye almıyor, onu bir kenara koyuyor. Hemen oradan bir cımbızlama yapıyor. O cımbızlamadan sonra bu ifadenin ardından gelen değerlendirmelerimizi onlar da kendilerine göre değerlendirmeye tabi tutuyor" sözleriyle değerlendirdi.

Medya patronlarının zaman zaman kendisini ziyaret ettiğini belirten Erdoğan şöyle dedi:
"Benim söylediğim şu bu patronlar bizi ziyaret ederdi zaman zaman hala da edenleri var. Diyorlar ki, 'Biz gerilim istemiyoruz kavga istemiyoruz' sağ olasın. 'istikrar istiyoruz teşekkür ederiz.' İstikrar sayesinde işlerimiz de iyi gidiyor, onun için iyi para kazandık bu dönemde. 'Tansiyonu düşürmek istiyoruz' diye gerilimden gürültüden şikayet ederler. Ben de her defasında kendilerine şunu söylüyorum, bunu bana değil lütfen her şeyi her konuyu bir gerilim bahanesi gibi takdim eden kendi gazetelerinizi yöneticlierine yazarlarına sunucularına söyleyin. En küçük bir olumsuzluğu 'şok şok şok' diye abarta abarta, döndüre döndüre, evire çevire veren millete durmadan karamsarlık pompalayan kendi adamlarınıza söyleyin diyorum. O zaman da 'haklısınız ama biz bunlara sözümüzü geçiremiyoruz' diyorlar. Şimdi buna karşılık benim söylediğim şu, ben bir okuyucu olarak izleyici olarak bir yazarı gazeteyi sunucuyu televizyon kanalını beğenmiyorsam yazdığından, yaptığından memnun değilsem hoşlanmıyorsam şahsen onu okumam izlemem olur biter."


"Ben isim vermiyorum"

Erdoğan, medya patronlarına yaptığı çağrıda televizyon gazete ismi vermediğini, kendisine yönelik eleştirilere de sert çıkarak, basını eleştirme hakkı olduğunu da savundu. Erdoğan, "Demokrasilerde sivil ittaatsizlik konuşulur da demokrasi mücadelesi veren bir genel başkanının böyle bir düşüncesini söylememe hakkını, kim nerde kendinde nasıl buluyor. Ben de bir genel başkan olarak diyorum ki, sanki siyasi rakipmişiz gibi hasmane bir yayın politikası izleyenler olursa yalan yanlış haberler yapılır bunlar yaygınlaştırılırsa ona gösterebileceğimz en medeni tepki de o yayınları boykot etmemiz olabilir diyorum" dedi.

 

Köşe yazarlarını atmayacaksan bize şikayet etme

Erdoğan, medya patronlarının köşe yazarlarına söz geçirmediğini belirterek eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Bir medya patronunun kedi gazetesinin yazarından çizerinden kendi televizyonunun sunucusundan benim gibi sizin gibi şikayet etme hakkı yoktur. Ben de gazetemin televizyonumun yaptığı yayından memnun değilim ama elimden bir şey gelmiyor inanın söyledikleri aynen bu. 'Ben gerilim istemiyorum' ama 'gerilimi tahrik eden yayınlara da bir şey diyemiyorum' diyemezsin. O kadroyu sen oluşturuyorsun, gazetenin yayın politikasını sen belirliyorsun, o yayın politikasına uymayan adam orada nasıl durur, bir dükkan açıyorsun şirket açıyorsun şirketi batırmak için elinden ne geliyorsa onu yapan yöneticiyi orada tutar mısın. İyi çalışmayan bir tezgahtarı orada tutar mısın hemen ertesi gün kapıya koyarsın. 'Efendim basın dünyasında medya dünyasında böyle değil' nasıl böyle değil ya aynen öyle. Geçmşte örneklerini gördük. Bunu değiştirip değiştirmeme o sana ait olan bir şey, onu bize sorma bizimle de gelip bizimle konuşma."

 

Patronlara O'nu at demedim

Erdoğan, hiçbir zaman bir medya patronunda, "Şu işe al, bu at" demediğine işaret ederek, "Bizimle bununla gelip konuşmayın bizim de isim istemeyin demişimdir hepsine. Bugüne kadar hiçbir basın patronu kalkıp da bana 'şu yazarını at' demiştir diyemez. Gelsin benimle yüzleşsin, diyemez demeyiz" diye konuştu.

 

"Hem ağlarım hem giderim" yapmayın

Erdoğan sözlerini şöyle sürdü:
"O denli aşağılık oyunların içine girmem. O denli aşağılık hesapların içine girmem. Onu başkaları yaptı onu gitsinler başkalarıyla konuşsunlar, bizim dönemimizde böyle bir şey yok. Gelip de bana şikayet etme, dükkan senin dükkanın, nasıl biliyorsan öyle yap. İşletme senin işletmen nasıl bir yazarın çizerin sunucunun çalışacağını medya kuruluşunu seçme hakkı hepsi sana ait, yazarlara ait. Genel yayın çizgisini beğenmediği bir yayın kuruluşu ile nasıl ki tercih hakkı o insanlara aitse yazar çizer noktasında söylüyorum medya patronunun da yayın kadrosunu seçme hakkı vardır. Tasvip etmedikleriyle yolunu ayırma hakkı vardır. Ben kalkıp da şunu at benimkini al demiyorum ki. Ortaya çıkan üründen memnun değilseniz o sizin sorumluluğunuz, gelip de bana 'hem ağlarım hem giderim' yapma, böyle şeyler yapma. söylemek istediğim bu."

Erdoğan, yazarlarla çizerlerle kişisel bir sorununun olmadığını, yapıcı eleştirilerden her zaman yararlandığını, ön yargılı davrananları ahkam kesenleri ciddiye almadığını, eleştiri kisvesi altında hakaret etmeye yeltenenler de olursa o kunuda da tavrının bilindiğinin altını çizdi.


Muhalefete yüklendi

Erdoğan, Meclis'te AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmada; muhalefet partilerine yüklendi. Erdoğan, iktidarın yaptığı her icraatı, her demokratik hareketi, olması gereken olayları muhalefet partilerinin eleştirirken kurumları zedelediğini savundu.

 

Eleştiriler kurumları zedeliyor

Erdoğan, "Siyasetin içinde olan bir siyasetçinin siyaset kurumlarını zedeleme çökertme gibi bir gayreti olabilir mi, bunu dünyada göremezsiniz. Bunu gelişmiş demokrasilerde göremezsiniz. Ama Türkiye'de var, eleştirirken kurumları da zedelediğinin farkında değiller. Ciddi eleştiriler saldırılar demokrasinin olmazsa olmaz gücü olan siyasi partilerden veya bunların temsilcilerinden geliyor" dedi.

Erdoğan, muhalefet partilerinin eleştiri getirirken nelere engel olduklarını şu sözlerle dile getirdi:
"Siz hukuku geliştirmeye adalete güç vermeye çalışıyorsunuz öyle tepkiler alıyorsunuz ki, sanki birileri hakkın hukukun yerine gelmesini istemiyor, peki siyasetçi siyaset kurumunun güçlenmesine direnirse, işadamı ekonominin bozulmasına çanak tutarsa, medya demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmazsa, hukukçu hukukun yerini bulmasını istemezse buna imkan tanımazsa herkes bindiği dalı kesmeye çalışırsa, bundan kim kazanır kim kaybeder. Siyaseti itibarsız hale getiren işte siyasetçilerin bu ilkesiz tutumu olmuştur. Siz partilerin hakkını hukukunu savunmazsınız, sivil siyaseti içinde bulunduğun Meclis'in hakkını hukukunu siz temsil ettiğiniz milli iradenin hakkını hukukun savunmazsınız, siyaset nasıl güç kazanacak, itibar kazanacak, demokrasi nasıl gelişecek, milli irade nasıl hakim olacak. Siz milletin iradesini ne kadar yüksekte tutarsanız millet de sizi o denli yüksekte tutar. olay bu."

 

Başbuğ görüşmesi

Erdoğan, 28 Şubat Pazar günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile yaptığı görüşmenin yankılarına değindi. Bu görüşmeden birilerinin rahatsız olduğunu vurgulayan Erdoğan, bazılarının demokrasinin gereklerini görmek istemediğini dile getirdi.

Erdoğan, "Siz milletin menfaatini ne kadar gözetirseniz; millet de size o kadar değer verir, meclisi ne kadar önemserseniz millet de sizi o kadar önemser" diye konuştu.

 

Ortalık ayağa kalktı

Çankaya Köşkü'nde gerçekleşen "üç zirvenin" ardından olağanüstü bir durumun yaratılmaya çalışıldığını öne süren Başbakan Erdoğan şöyle dedi:
"Cumhurbaşkanı Genelkurmay başkanı ile haftalık olağan görüşmesini birlikte yapıyor ortalık ayağa kalkıyor. Normal bir görüşmeye diyaloga bile tahammül edemiyorlar. Anayasa içerisinde cumhurbaşkanına verilmiş olan yetkiler var. Bizlere verilmiş yetkiler var, Sayın Cumhurbaşkanı kalkıp da bu yetkisini kullanarak başbakanını genelkurmay başkanını Çankaya'ya davet ediyorsa, biz hani söylüyorum ya birilerinin gazına gelmek diye biz birilerinin gazına mı gelecektir."

Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül'ün davetlerine katılmayan CHP Lideri Deniz Baykal'ı, "Anamuhalefet gibi bu davete icabet etmeme nezaketsizliğini mi gösterecektir" sözleriyle eleştirdi.

Erdoğan, "Ortamda gündemde bir şeyler vardır, tabii ki bunları görüşmek üzere gideriz, gittim, zaten haftalık rütin görüşmelerimiz var. Bundan niye rahatsız oluyorsun, demokraside bu tür şeyler olmazmış, demokrasilerde bunlar rahat rahat oluyor dünyanın her yerinde de olmaktadır. Biz bu dünyayı o yazarlar kadar tanıyor biliyoruz. Türkiye'de de şu anda bütün bu atılan adımların Türkiye'yi nereye doğru götürdüğünü çok güzel ortaya koyuyoruz" dedi.

 

Herkes birbirine şüpheyle baksın

Erdoğan, muhalefet partilerinin herkesin birbirine şüpheyle bakmasını ve sistemin çalışmasını istemediklerini ifade ederek, "İstiyorlar ki kimse kimseyle görüşmesin, herkes birbirine şüpheyle baksın, kurumlar çalışmasın sistem işlemesin, kusara bakmasınlar, Türkiye'de her kurum sorumluluğunun bilincindedir, görevinin başındadır, sistem usulüne uygun olarak çalışmaktadır" dedi.

Sorumlu olmanın, duyarlı olmanın, sağduyulu olmanın, sadece devletin kurumlarının başındakilere mahsus olmadığını, partilerin de medyanın da sivil örgütlerinin de sorumlu ve sağduyulu olmak zorunda olduğunu söyledi.

 

Kriz sevdalılarına artık ekmek yok

Krizden kriz çıkarma krizden medet umma devri artık kapanmıştır"
diyen Erdoğan, "Kriz sevdalıları için bu kapıda artık ekmek yoktur. Milletimiz artık kimin huzur için gayret gösterdiğini kimin güven ve istikrar için çaba gösterdiğini de görüyor, kimin huzur ve istikrarı bozmak için felaket tellallığı yaptığını da görüyor" diye konuştu. Erdoğan, muhalefet partilerine yönelik eleştirilerini şöyle sürdü:
"Siz ülkenin huzuru refahı diyorsunuz birileri de kalkıyor, 'benim ilgi alanıma girmez' diyor, 'değişim dönüşüm yaptırmam izin vermem engel olurum' diyor. Statükoyu savunan hem de göğsünü gere gere savunan bir anlayışla karşı karşıyayız. Milletimiz bu sorumsuzların kim olduğunu görüyor biliyor, daha iyi görecek, bunları anlatacağız. Bu ülkede benim milletim belki bugüne kadar bir şeyleri bilmiyor olabilirdi, kapıların ardında kalan birçok gerçekler artık kapıların önüne çıkmaya, ya da kapılar ardına kadar açılmaya başladı, benim milletim bunu görecek, değerlendirmesini de ona göre yapacak."

 

20 militan tartışması

Erdoğan, geçen hafta TBMM Genel Kurul'da BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık'ın gündeme getirdiği, "Baykal 1999 seçimlerinden önce 20 militan istedi" açıklamalarını değerlendirirken, "Bakın benim milletim büyük çoğunluğu bilmiyordu, anamuhalefet partisi liderinin kapalı kapılar ardında BDP milletvekili Sayın Sakık neler görüştüğünü arkadaşlarıyla neler görüştüğünü tek tek açıklamaya başladılar. '20 tane militan getir, ben milletvekili adayı yapayım' pazarlık bu" dedi. Erdoğan, Sakık'ın açıklamalarıyla CHP'ye yüklendi ve şöyle dedi:
"Bunu şimdi inkar ediyorsunuz buyur, 'evet bu görüşmeyi yaptık' diyorlar, kimin evinde yapıldığı o da ortaya çıkıyor. Ama tabi şimdi hepsi buna kılıf uyduracaklar. Bunların hayatı bu yaşamı bu akşam başka konuşurlar sabah başka konuşurlar. Durumları bu. Burada kantar milletimin elinde o kantarla tartıyor, gerçekler de ortaya çıkıyor her alanda. Birileri statükodan memnun olabilir birileri kendi menfaatlerini statükonun devamında görebilir, bu millet kabına sığmıyor. Bu ülke artık birilerinin menfaatine göre keyfine göre değil, Türk milletinin menfaatine göre yol alacak bunu herkesin görmesi lazım."

Erdoğan, Meclis'te AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmada Meclis gündemine taşıyacakları Anayasa değişikliği paketinden, referandum ve erken seçim çağrılarına ve darbe iddialarına değindi.

Erdoğan, "Erken seçim yaklaştığından, iktidar anaya değişikliği telaşına girdi" eleştirisi getiren muhalefete yüklendi.

Seçim zamanına yaklaşık bir bucuk yıl olduğu belirten Erdoğan, "4 yıllık periyodunun 2.5 yılı geride kaldı, 1.5 yıl kaldı, bunun neresi yakın. Ya zaman takvimini geriye alıyor, ya da bizden başka şeyler bekliyorlar. Boşuna beklemeyin" dedi.

"Bize verilen yetki neyse, biz bunu sonuna kadar işletiriz" diyen Erdoğan, "Dedikodular oluşturuluyor, işte nedir yani bir referanduma gidilecek olursa referanduma sunulan metin eğer kabul görmezse; 'iktidarın erken seçime gitmesi gerekir' bazıları bunu yapıyor, nerden çıktı" diye sordu.

 

Senin referandum lüktürün oluşmamış

Erdoğan, muhalefet partilerinin ve köşe yazarlarının referandumla ilgili açıklamalarını değerlendirirken sert sözlerle her iki tarafa da yüklenerek, şöyle dedi:
"Senin referandum kültürün oluşmamışsa ben ne yapayım. Dünyanın hiçbir yerinde çünkü böyle bir kültür yok, onun için hemen buraya yorumluyorlar. 'Nasıl bu işi kalkıp da mahalle ağzıyla değerlendiririz' durum bu. Dünyanın her yerinde referandumlar yapıldığı zaman halk kabul etmiyorsa hükümet erken seçime mi gidiyor, kaç tane gelişmiş ülkede bunu gösterebilirsin. İleri standartları yakalayamadıkları için işte bunu yazarak zihin bulandırmaya çalışıyorlar. Biz milletten yetkiyi aldık, milletimize karşı sorumluyuz, milletin istikameti neyse bizim de istikametimiz odur."

 

"Cebren ve hileyle bu işin başında durdunuz"

Erdoğan, zorunlu olmadıkça Baykal ve Bahçeli'nin isimlerini teleffuz etmeyeceğine yönelik sözlerinin ardından grup konuşması boyunca her iki liderinde isimlerini kullanmadı. Ancak, Erdoğan Baykal ve Bahçeli'nin söylerinden yola çıkarak eleştiri getirdi.

Erdoğan, anaya değişikliği konusunda muhalefet partilerinin yaklaşımına şu sözlerle tepki gösterdi:
"'Kediye ciğer emanet edilmez'(Baykal) diyenler bu basit gerçeğin sırrına eremeyenlerdir. Millet en kutsal değerini kime emanet edeceğini partimizi kurduğumuz andan itibaren 16 ay sonra bildi ve bize emanet etti. Cumhuriyetten daha eskiyiz diyenler ey ana muhalefet çok partili siyasi dönemde bir kere tek başına bu ülkede iktidar olabildiniz mi, olamadınız. Sadece tek partili dönemde cebren ve hileyle bu işin başında durdunuz cebren ve hileyle. Allah aşkına bir siyasetçi milletin oyuyla parlamentoya gelmiş bir siyasi parti için kapatma noktasında kampanya yürütür mü bunlar yürütür. Meclis karar vermesin diyebilir mi ya bunlar der. Bundan daha doğal ne olur. Her kurum kendi içindeki bir bireyinin hakkında oranın yetkisi gerekir diyor yasalar da böyle diyor, ama iş parti kapatmaya gelince partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur ilkesinden hareketle buna yasama organının müsaade vermesi karşısında hemen telaşa kapılırlar, hayır biz vermeyelim, neresi versin bir kişinin iki dudağı arasından çıksın olur mu böyle şey, iş aslına dönecek, dünyadaki gelişmiş ülkelerin ortalama kanaati budur."

 

Anayasa reformu

Erdoğan, konuşmasında Meclis gündemine taşıyacakları Anayasa değişikliği ile ilgili ipuçları da verdi. Erdoğan, partisinin hukukçu kurmayları tarafından son şeklinin verileceği anayasa değişikliğinde nelerin olacağı ve nasıl olacağının mesajlarını verdi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdü:
"Türkiye'de bu olmalıdır. Nasıl mantıktır nasıl bir anlayıştır, nasıl vesayetçi bir yaklaşımdır.. Bu kendini inkar değil de nedir, bu siyaset kurumunun yozlaşmasıdır, yozlaşmış bir siyasetin ortaya konulmasıdır. Siyasete demokrasiye milli iradeye kedi ciğer mantığıyla bakanların müzmin muhalifliliğinden bunun ne kadar özümsedikleri de bu anlayışla bir kez daha ortaya çıkıyor. Evet kediye ciğer emanet edilmez. İşte onun için size bu millet iktidara emanet etmiyor, bu kafada devam ettiğiniz sürece de iktidar fırsatı veremez. Son günlerde tutturmuşlar bunlar kavga çıkaracak hesap ödemekten kaçacaklar diyor, işte muhalefetin göremediği hiçbir zaman da göremeyeceği şu biz milletin sofrasındayız."

 

"Asla görüşmeyeceklerse biz de gitmeyiz"

Anayasa değişikliğinin henüz daha ne olacağı net olmadan, ortaya çıkmadan muhalefet partilerinin "asla görüşmeyiz" sözlerini hatırlatan Erdoğan, Baykal ve Bahçeli'nin ismini vermeden şunları söyledi:
"Daha ortaya çıkmadan 'asla görüşemeyiz', öbürü kalkıyor 'asla görüşmeyiz' bu nasıl demokrasi ya. Nasıl parlamento, hani uzlaşma diyordun hani uzlaşmacıydın ya, daha ortada birşey yokken ne bu kin ne bu nefret. ne bu tavır. E işte biz diyoruz ki sizinle bu iş olmaz, o zaman biz sahibine gidiyoruz. Siz vekilsiniz, asıl millet millete gidiyoruz."

Anayasa değişikliği ve yargı reformu üzerinde çok uzun zamandır mesai yaptıklarını anlatan Erdoğan, "2006 yılından itibaren özel bir heyetle bu çalışmayı başlattık, çalışmamız belli bir aşamaya gelmişti malum 2007 sürecindeki gelişmeler oldu. Son yaşanan tartışmalardan tamamen bağımsız olarak tepki hissiyatıyla değil, taa o günlerin bugünlere taşıdığı bir çalışma bu. olması gerekenlerin yapılması noktasından hareketle bu çalışmayı nihayete erdireceğiz" dedi.

Mart sonuna kadar reform paketini Meclis'e sunacaklarını bir kez daha yineleyen Erdoğan, "Bu reform paketini gerek parlamento içi parlamento dışı çevrelerle görüşmek suretiyle bu süreç içinde olgunlaştıracağız. AB süreci, elbette uzlaşıyla istişarelerle bu süreci işleteceğiz" diye konuştu.

Peşinen kapısını kapatanların da artık kapısını çalmayacaklarının altını çizen Erdoğan, "Gerek yok herhalde. Çünkü bu işin de bir onuru var izzeti var. Biz kapısı açık olanların kapısını çalarız. Eli yumruk olanlarla görüşemeyiz, eli açık olanlarla tokalaşırız, bizim farkımız bu" dedi.

 

Darbe iddiaları

Başbakan Erdoğan, darbe iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken, "Ortada işlenmiş bir suç varsa bağımsız mahkemelerde bu görüşülür karara bağlanır. Bizim derdimiz hukukun yerini bulması adaletin tecelli etmesidir, biz bunu bekleriz" dedi.

"Eğer hukuk yerini buluyorsa yargı kararlarını veriyorsa manşeri vicdan millettir" diyen Erdoğan, "Çünkü sonunda onun hep millet adına yaptıysanız, milletin de bunu onaması lazım. Ne kadar onar ne kadar onamaz onu bilemem, ama milletim onu çok iyi biliyor, burada şahit olduğumuz manzara demokratik bir ülkede olması gerekenlerden ibarettir" dedi. Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı:
"Yasalar anayasamız yasamanın yerini konumunu belirlemiş, yürütmenin yerini yargının da yerini konumunu belirlemiş. Eğer alanlara tecavüz varsa milletimiz bunun hesabını sorar er ya da geç sorar. Bugün yaşananlar bir siyasi intikam değil tam tersine millet iradesinden parlamentodan demokratik düzenden hukuk sisteminden intikam almak isteyenlerin hukuk önünde hesap vermesidir, olay budur. Bütün dünya bunu böyle görmeli yorumlamalıdır, madem Türkiye çağdaş dünya ile bütünleşecek o halde şaffaflaşmaktan hukuk.. kayıt dışı yönetimin sıfırlanmasından illegalliğin keyfiliğin son bulmasından başka yol yoktur."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler