"Çiftçiden KDV alıyorlar, pırlantadan almıyorlar"

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, yerel seçim çalışmaları kapsamında Mardin'deydi. AKP Hükümeti'nin, Cumhuriyet tarihinin en çok para kullanan hükümeti olduğunu söyleyen Baykal "çiftçiden KDV alıyorlar, pırlantadan almıyorlar" eleştirisinde bulundu.

Yayınlanma: 14.03.2009 - 13:22
Abone Ol google-news

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, partisince Mardin'de düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Mardin'in Türkiye'nin, Anadolu'nun, Orta Doğu coğrafyasının kültür ve inanç merkezlerinin başında geldiğini belirtti.

Mardin'in dinlerin, dillerin, kültürlerin barış, kardeşlik ve huzur içinde bir arada yaşadığı, dünyaya örnek gösterilecek bir yer olduğunu ifade eden Baykal, ''Mardinimiz hem bir barış, kardeşlik, inanç, din, kültür merkezi olarak, hem de tarihin ilk çağlarından buyana insanlığın en güzel eser ve yapılarının ortaya çıktığı, gerçekten dünya çapında ilgi çekici bir büyük kent, bir tarih kenti ve bir insanlık kenti olarak bambaşka bir yere sahiptir'' dedi.


"Fabrikalar kapanmaya başladı"

Baykal, tarımsal sulama yapmak için kuyulardan su çeken 3 bin Mardinli çiftçiye 500 trilyon elektrik borcu yazıldığını, Mardinli çiftçinin İstanbul'daki fabrikatörden daha fazla elektrik bedeli ödediğini söyledi.

Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu hükümet, Cumhuriyet tarihinin en çok para kullanan hükümetidir. En çok kaynak kullanan hükümettir. Hiçbir hükümete bu kadar para nasip olmamıştır. Bunlar Türkiye'yi 220 milyar dolar borçla aldılar. 7 yılda tek başlarına 280 milyar dolar ek borç yaptılar. Üstelik devletin, Cumhuriyetin bugüne kadar yaptığı tesisleri sattılar ve milyarlarca dolar da ondan para kazandılar.

Geçmişe hakaret, küfür ettiler ama onların eserleriyle günlerini gün ettiler. Peki bu kadar parayla ne yaptılar. GAP bitti mi, bitmedi. Bunlar geniş, büyük para kullandılar. Ama o parayı milletin refahını artıracak, gençler iş verecek, bölgeyi kalkındıracak istikamette ciddi harcamalara dönüştüremediler. Har vurup harman savurdular, gösteriş harcamaları yaptılar. Harcadılar harcadılar, Türkiye'yi borca batırdılar. Fabrikaların kapamasına neden oldular.

Çiftçiden KDV alıyorlar, pırlantadan KDV almıyorlar. Yani ne hesap, ne Ali Cengiz oyunları bunlar. İthalatı patlattılar, Türkiye'deki fabrikalar yavaş yavaş kapanmaya başladı.''

Baykal, bugün sanayide her 10 tezgahtan 4'ünün kapandığını, 2008 yılı kasım ayı itibariyle işsiz sayısının 1 milyon arttığını belirterek, ''bugün 2008 kasımında 2002 kasımına göre 1 milyon daha fazla işsiz var. Aralık, ocak, şubattaki işsiz sayıları buna dahil değil'' dedi.
 

"Değişim kaçınılmaz hale geldi"

Çalışanların, kazandıklarının yarısı kadar vergi ve stopaj ödediklerini, 2009 ocak ayında 138 bin kişinin borç ödeyemez hale geldiğini dile getiren Baykal, Türkiye'nin yeni bir anlayışa ihtiyacı olduğunu belirtti.

Baykal, şöyle dedi:
''Bu böyle gitmez, böyle gitmemeli, artık bir değişim kaçınılmaz hale geldi. Ekonominin, işsizliğin, çiftçinin, esnafın hali ortada. Bunca sıkıntı var, bunca sıkıntılı olan ülkede bir de ne var? Yolsuzluk var, yolsuzluk. Türkiye'deki yolsuzlukların farkında mısınız?. Deniz Fenerini biliyor musunuz?. Eskiden ferdi yolsuzluklar yapılıyordu, şimdi teşkilatlı, dernekleşmiş, şirketleşmiş, mevzuatla kanunla yapılan yolsuzluk, iktidar himayesinde yapılan yolsuzluk var.

Adam Almanya'da dernek kurmuş. Ramazan mübarek ayda cami cami dolaşmış, ağzından bal akıyor, din ve imandan başka bir şey konuşmuyor. İnsanlar da Allah'ın emri, dinin icabı yardımını bunlara teslim etmiş. Parayı din, iman diye Allah, Peygamber, Kuran diye diye toplamışlar. Olur mu böyle şey. O parayla Türkiye'de şirket kurmuşlar, para kazanmaya başlamışlar. Hırsızlığın bile ahlakı var. Çek elini, dinin, kitabın peygamberin üzerinden.''


"Horoz dövüşü ile işim yok"

Baykal, CHP iktidarı ile yolsuzlukların aydınlanabileceğini belirterek, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması gerektiğini ifade etti.

Kim olursa olsun hırsızlık yapandan hesap sorulması gerektiğini vurgulayan Baykal, hırsızlık yapandan milletvekili, başbakan da olsa hesap sorulması gerektiğini belirterek, ''Ben bunları söylüyorum, başbakan çok kızıyor, bana saldırmaya başlıyor'' dedi.

Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yatarken aklında Deniz Baykal var, kalktığında Deniz Baykal var. Yani gecesi gündüzü Deniz Baykal. Ben bir şeyler söylüyorum, sen de söylediklerime cevap ver. Başbakan bana hakaret etmeye çalışıyor, yüzüne gözüne bulaştırıyor. Yani işi bir horoz dövüşüne çekmeye çalışıyor. Horoz dövüşü ile benim işim yok, o horoz dövüşü senin işin, mübarek olsun. Ben vatandaşın derdiyle meşgulüm.

Başbakana bir teklifim daha var. Ben diyorum, hiç uzatmayalım. Mecliste 550 milletvekili var. Bunlara dokunmayalım, ikimizin dokunulmazlığını kaldıralım. Hesabımızı yargıya gidelim verelim.''

Baykal, Habur sınır Kapısı'ndan eskiden 4-5 bin araç giriş çıkış yaptığını, bugün ise bu sayının 700-800'e düştüğünü aktararak, Habur'un yeniden hızlandırılması ve gerekirse ikinci bir sınır kapısının açılması gerektiğini vurguladı.
 

Nevruz ve 1 Mayıs

''
CHP iktidarında GAP hızla tamamlanacaktır. GAP'ın hayata geçirilmesi, CHP'nin en öncelikli işi olacaktır'' diyen Baykal, Nevruz ve 1 mayıs kutlamalarına da değindi.

Nevruz'un hep bir kabus gibi karşılandığını, olaylar çıktığını, yaralananlar, ölenler olduğunu, herkesin yüreğinin ağzına geldiğini anlatan Baykal, nevruz sonrası gelecek olan 1 Mayıs'ın da dünyanın her yerinde özgürce kutlandığını belirtti.

Baykal, konuşmasını şöyle tamamladı:
''İnşallah önümüzdeki dönemde köklü değişimler olacaktır. İstanbulunda, Ankarasında her yerde görüyoruz. Türkiye kıpır kıpır. Nabız değişmeye başladı. Bir uyanış bir hareketlenme başladı. Vatandaş, 'din iman, din iman diye diye canımıza okudular' demeye başladı. Bunlar gidecek, Abbas yolcudur yolcu. Bu millet neler gördü. Kimler geldi, kimler geçti. Bunları da gördük, bunlar da gidecek.

Nevruzunuzu da şimdiden kutluyorum. Aman dikkatli olun siz. Ne olur bu nevruzda kimsenin burnu kanamasın. Hiç bir acı yaşanmasın, dikkat içinde olun. Barış ve huzur içinde bunu kutlayalım. Bir sıkıntı yaşanmasın. CHP iktidarında nevruz, devlet-millet el ele şenlik içinde hep beraber kutlanacaktır.''


''29 Mart'ta bahar temizliği yapalım''

 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, ''29 Mart'ta bahar temizliği yaparak Türkiye'yi yalanın, talanın, efendilerin elinden kurtaralım'' dedi. Baykal, partisinin Kahramanmaraş'ta Hafız Ali Efendi Meydanı'nda düzenlediği mitingde partililere yağmur altında hitap etti.

Türkiye'nin ekonomisi tıkanmış, fabrikaları kapanmaya başlamış çiftçisi köylüsü borca batmış bir ülke haline geldiğini öne süren Baykal, şöyle konuştu: ''Türkiye'de son bir yılda bir milyon insan işini kaybetti. Bugün Türkiye'de sanayide çalışan 10 tezgahtan 4 tanesi çalışamaz hale geldi. O tezgahları kurmak için yatırım yapılmış. O tezgahlardan ekmek yiyen usta var, işçi var ve o tezgahlar kapandı. Bir milyon insan işine son verildi. Bu bir yıl içinde 500 bin insan borcunu ödeyemez hale geldi. Kredi kartını ödemeyen ferdi kredi aldı, onu da ödeyemez hale geldi. Bir bankaya olan borcu diğer bankadan döndüremez hale geldiniz. Bir yerden patlak veriyor. Sadece Ocak ayında 138 bin kişi borcunu ödeyemez hale geldi. Bu borcunu ödeyemeyen insan bu memleketin insanı değil mi? Ahlaksız mı o? O kötü niyetli mi? Şimdi Başbakan diyor ki borcunu ödeyemeyenler dürüst değil. Başbakan işten atılmanın ne demek olduğunu bilmez. Çünkü işsiz kalmamıştır. İşsiz kalsa da eşi dostu var yardımcı olurlar. Kahramanmaraş'taki vatandaşım ne yapsın?''

AKP hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok para harcayan hükümeti olduğunu ileri süren Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü: ''En büyük parayı bu hükümet harcadı. Nereden geldi bu para? Borçla borçla. Bu milletin parasını harcadı. Bu hükümet 2002 yılında iktidara geldiğinde Türkiye'nin toplam borcu Atatürk, İnönü döneminden, Celal Bayar, Menderes dönemine, Süleyman Demirel dönemine, Özal dönemine, Erbakan dönemine gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin 80 küsur yılın toplam borcu 220 milyar dolar. Bunlar 7 yılda 280 milyar dolar borç yaptılar. Hani kalkınıyorduk, hani zenginleşiyorduk? Ne yapıldı peki bu ülkeye? TOKİ yatırımları, çift yol uygulamaları. Bu parayı izah etmeye yeter mi?''
 

''Teşkilatlı yolsuzluk''

Türkiye'nin bir gerçeği de yolsuzluklardır diyen Baykal, şunları söyledi: ''Türkiye'de hepimizin hayatını etkileyen konuların başında yolsuzluklar gelmiyor mu? Eskiden yolsuzluk şahsen yapılırdı. Bir kişi yolsuzluk yapardı. Haramzadenin birinin eline fırsat geçerdi. Şimdi öyle değil. O iş artık geride kaldı. Şimdi yolsuzluk teşkilatlı yolsuzluk. Şimdi şirketle yapılıyor şirketle. Şimdi dernekle yapılıyor. Şimdi mevzuatla yapılıyor, kanunla yapılıyor. İktidar himayesinde yapılıyor yolsuzluk. Türkiye buraya geldi. Deniz Feneri olayını biliyorsunuz değil mi? İşte Deniz Feneri teşkilatlı yolsuzluk. Şirketleşmiş, dernekleşmiş yolsuzluk. Bunlara Bakanlar Kurulu toplandı dedi ki, 'el hak siz topluma millete yararlı derneksiniz' Böyle bir unvan verin ki bunlara devletin bütün kapıları açılsın. Arkasından bunlara dendi ki sizden vergi almamak lazım. Bu yolsuzluğu yapanlara vergi kolaylığı getirdi. Mehmetçi Vakfı'na tanınmayan vergi kolaylığını bu sahtekarlara tanıdılar. Kim yaptı bunu kim? Kimin imzası var bunun altında. Sorduk başbakana tanıyor musunuz bunu yapan adamı tanımıyorum falan demeye çalışır gibi oldu hemen ortaya çıktı ki çocukları bacanakmış.''


''Artık millet gerçekleri gördü''

Artık milletin gerçekleri gördüğünü dile getiren Baykal şunları anlattı: ''Ekonomik sıkıntı, o zenginleştik kalkındık laflarının içinin boş olduğunu kof olduğu, göstermelik olduğunu, aldatmaca olduğunu ortaya çıkarttı. Millet yaşadı gördü. Herkes gördü. Yolsuzlukları da gördü. Onlar konuşulmasın istiyorlar. Bunlar dile getirilmesin istiyorlar. Dile getirenleri sindirmek istiyorlar. Bastırmak yıldırmak istiyorlar ama güçleri CHP'ye geçmiyor. CHP doğru bildiğini her yerde söylüyor. Başbakan ne yapıyor? İşi gücü bıraktı varsa yoksa Deniz Baykal. Gece Deniz Baykal'la yatıyor sabah Deniz Baykal'la kalkıyor. Deniz Baykal şöyle, Deniz Baykal böyle. Yahu kardeşim sen işine bak. Sen işine bak sen ne uğraşıyorsun onla bunla. Deniz Baykal, İsmet Paşa. Ondan biraz daha geriye gidecek ama gidemiyor. Geliyor orada duruyor. Orada Atatürk var orada duruyor. Dursun orada dursun. Yok bilmem 80 sene önce nüfus kağıtlarının arkasına ekmek karnesi verilmiştir yazıyormuş. Yok 30 yıl önce petrol krizinde sıkıntı çekilmiş bunları anlatıyor. Sen 80 yılı bırak günümüze gel günümüze. Bugüne gel bugüne. Senin uyguladığın politika milleti ne hale getirdi? Sen ona bir bak. Millet çıldırıyor çıldırıyor. Soyunup sokaklarda dolaşıyor. Arabasının başına geçip intihar ediyor insanlar. Her gün nahoş olaylar yaşıyoruz.''

Yaşananların nereden kaynaklandığını biliyoruz diyen Baykal, ''Bunun çaresi yok. Bunun çaresini siz inşallah seçimde bulacaksınız. Bunu siz tedavi edeceksiniz. El mi yaman bey mi yaman. Bunu görecek. Sen kimsin? Ali kıran baş kesen mi kesildin başımıza? Burası hukuk devleti kimler geldi kimler geçti. Sen Başbakan olabilirsin, sen başbakan oldun diye herkese hükmetme hakkın mı var. Başbakan olmak ayrı, adam olmak ayrı. Nice başbakanlar vardır ki adam olamamıştır. Ama nice başbakan olmayanlar vardır ki adam gibi adamdır. Önemli olan adam gibi adam olmaktır. Dürüst olmaktır doğru konuşmaktır'' şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan'ı televizyona canlı yayına davet eden Baykal, şöyle devam etti: ''Gel milletin karşısına çıkalım diyorum Hayır meydana gel diyor. İşte geldim. İşte Kahramanmaraş işte meydan. İşte CHP. Bana diyor ki sana eskort verelim sen de gel. Benim bir yere gitmem için eskorta ihtiyacım yok. Bakın Kahramanmaraş'a geldim yanımda koruma ordusu yok. Önümde panzer, arkamda asker yok. Normal vatandaşım kimden korkacağım kimden. Vatandaşa yalan söylemedim vatandaşa ihanet etmedim. Ben Kahramanmaraş'a anamın babamın evine gelir gibi geldim. O koruma çemberinin içinden çık gel beraber yürüyelim.''

Elbistan'a il sözü de veren Baykal, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Başbakan Kahramanmaraş'a geldi. Başbakan'ın söylemediği bir şeyi ben söyleyeyim size. CHP iktidarında Elbistan özlediği hak ettiği il konumuna gelecektir. Bunu bilin. Şimdi ben bunu söyledim ya artık Elbistan'ın il olması kaçınılmazdır. Başbakan yakında Elbistan'a gelecektir ben il yapıyorum sizi. Aferin yap. Biz söyledik diye yapmamazlık yapma. 29 Mart'ta bahar temizliği yapalım. Bu baharı da 29 Mart'ta bir bahar temizliği yaparak tüm Türkiye'de hep beraber her yerde deneyelim. Bir yeni umut koyalım önümüze. Güzel günlere yönelelim hep beraber. Yeter artık. Türkiye'yi yalanın, talanın efendilerin elinden kurtaralım. Talanın, yalanın efendisi dönemi bitsin. Dürüstlük dönemi açalım. Halka hizmet dönemi açalım.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler