"Da Vinci"den bir ilk daha

Uzaydaki astronotlara gerektiğinde ameliyat yapılabilmesi için geliştirilen ''Da Vinci'' robotuyla çok sayıda operasyon yapan İsveç'li Prof. Dr. Peter Wiklund, Türkiye'de ilk kez tamamı robotla gerçekleştirilen mesane kanseri ameliyatına girdi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.12.2009 - 08:59

NASA ve ABD Savunma Bakanlığının ortak projesi olarak geliştirilen ''Da Vinci'' robotuyla ameliyat yapan dünyanın sayılı hekimlerinden biri olan ve Karolinska Tıp Üniversitesi Üroloji Bölümünde görev yapan Wiklund, Ankara'ya gelerek Türk hekimlerle birlikte robotik cerrahi ile mesane kanseri ameliyatı yaptı.

Türkiye'de robotik cerrahi tekniğini kullanan birkaç hekimden biri olan Ankara Atatürk Hastanesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Klinik Şefi Prof. Dr. Derya Balbay, Prof. Dr. Wiklund'un çalıştığı Karolinska Tıp Üniversitesi'nin dünyanın en saygın, en gelişmiş ve en önemli sağlık merkezlerinden biri olduğunu ve şu anda üniversitede 4 robotun bulunduğunu belirtti. Karolinska Tıp Üniversitesi'nde bu alanda çok başarılı operasyonlar yapıldığını ifade eden Balbay, ''Bu üniversite, dünyada robotik cerrahiyi ilk kullanan yerlerden biridir'' dedi.

Balbay, robotik cerrahinin hastaya ve hekime büyük konfor sağladığını, tekniğin başta prostat kanseri başta olmak üzere ürolojik kanserler, doğumsal böbrek bozuklukları, pelvik sarkma ile rahim kanseri ve çeşitli genel cerrahi ameliyatlarında kullanıldığını belirterek, tekniğin artık mesane kanseri ameliyatında da kullanılmaya başlandığını söyledi.

Mesane kanserinin en sık görülen ikinci ürolojik kanser olduğunu ve sigara kullanımının kanserin gelişmesindeki en önemli etken olduğunu vurgulayan Balbay, mesane kanserinin görülme sıklığının erkeklerde daha yüksek olduğunu bildirdi.
 

''Çok az kanama oluyor''

Balbay, Türkiye'de ve dünyanın pek çok yerinde mesane ameliyatının açık cerrahi yöntemiyle yapıldığını, robotik cerrahi tekniğinin ise operasyonun belli kısımlarında kullanılabildiğini anlatarak, açık ameliyat uygulamasında önce mesane ve prostatın robotla çıkartıldığını, daha sonra açık ameliyata geçilebildiğini söyledi. Balbay, şunları kaydetti:

''Açık ameliyat tekniğinde hastanın karnına yaklaşık 30 santimetre kesi açılıyor bağırsaklardan bir segment alınıp yeni mesane yapımında kullanılıyor. Daha sonra böbreklerden gelen kanallar ve idrarı dışarı taşıyan kanal, bağırsaklardan oluşturulmuş yeni mesaneye bağlanıyor.

Dr. Wiklund ise bütün bu safhaları hastayı hiç açmadan, açık ameliyat tekniğini hiç kullanmadan operasyonun tamamını vücut içinde yapıyor. Ameliyat, bu özelliği ile Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyor.''

Mesane ameliyatının açık cerrahi tekniğiyle yapıldığında kanama riskinin oldukça fazla olduğuna dikkati çeken Balbay, ''Açık cerrahide, yaralı bölgelerde iyileşme problemleri yaşanabiliyor, yara uzun süre kapanamayabiliyor ve hatta yeniden ameliyata alınması gerekebiliyor'' dedi. Balbay, operasyonunun robotik cerrahi ile yapıldığında ise kanama miktarının 1-1.5 santimetrelik birkaç delikten yapıldığı için çok az olduğunu ve yaralı bölgelerde iyileşme sorununun yaşanmadığını vurguladı.
 

''Yara yerinde fıtıklaşma olayları görülmüyor''

Robotik cerrahinin, hekime daha iyi çalışma imkanı sunduğunu ifade eden Balbay, şu bilgileri verdi:

''Robotik cerrahi ile büyük kesiler yerine küçük kesiler yapılarak robotun kollarına bağlı cerrahi aletler karın boşluğuna sokulmakta ve çok iyi aydınlatma ve büyütme ile üç boyutlu görüntü altında ameliyatlar yapılabilmektedir.
Dokuların çok iyi tanımlanarak ameliyat yapılması, hayati önemdeki damarlar ve sinirlerin korunması sağlanabilmektedir. Bu ameliyatlarla kanama miktarı ya hiç olmamakta ya da çok az olmaktadır. Ayrıca yara yerinden fıtıklaşma olayları da hiç görülmemektedir.
Ayrıca, el titremesinin robotla önlenmesi ve cinsel fonksiyonlar ile idrar tutma mekanizmalarının çok iyi korunabilmesi de diğer önemli avantajları oluşturmaktadır.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler