'Demokrasimizde değişen bir şey yok'

Osman Arolat'ın derlediği “Sivil Toplum Uç Beyi”, okuru, İdris Küçükömer'in güncelliğini koruyan tezlerine ve düşün dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Arolat ile dönemin aykırı aydını olarak nitelenen Küçükömer'i anlattığı kitabını ve tezlerini konuştuk.

Yayınlanma: 23.08.2016 - 17:27
Abone Ol google-news

-Daha önce de İdris Küçükömer hakkında birçok inceleme yayımlandı. Küçükömer’i konu alan incelemelere neden bir yenisini ekleme gereği duydunuz? Yakın tarihin bir özeti olarak nitelendirilmemesi gerektiğini belirttiğiniz kitabı diğer çalışmalardan farkı ne?

- Kitap, 2012’de, İFMC (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti) ile birlikte düzenlediğimiz iki paneldeki konuşmalara ek olarak; benim, Asaf Savaş Akat, Ahmet Güner Sayar, Ömer Faruk Çolak’ın İdris Küçükömer'i değerlendiren yazılarından oluşuyor. Bildiğiniz gibi Küçükömer'in siyasal tarihimizin yerleşik değerlendirmesini irdelemesi ve bir tablo olarak sunması, önemli tartışmalara yol açtı; açmaya devam ediyor…

Sorunuza ise bence kitabın başlığı yanıt veriyor. İdris Hoca, çok ihtiyacımız olduğunu her gün yeni bir olayla bir kez daha pekiştirdiğimiz demokrasinin doğru örgütlenmesine yol açacak, onu içselleştirmemizi sağlayacak olanın “sivil toplum” olduğunun altını kalın çizgilerle çizen bir bilim insanıdır. Bu nedenle demokrasi yerleşinceye kadar, onun fikirleri ve sivil toplum konusundaki önerileri çeşitli platformlarda tartışılmaya devam edecek, ilerletilmek istenecek ve yeni kitaplara konu olacaktır. Bizim yayımladığımız kitabı da bu bağlamda ele almak gerekir. Bu kitabı diğerlerinden farklı kılan, Hoca’yla ilgili tek yönlü değil çok yönlü, farklı düşüncelere sahip bireylerin panelde özgürce tartıştıkları, düşüncelerini ortaya koyduğu bir derleme olmasıdır.

“İKTİSADI SİYASETLE ÖRDÜ”

-Bunca yıl içinde değişen toplumsal dinamiklere ve konjonktüre rağmen İdris Küçükömer’in tezlerinin, tartışma gündeminde tazeliğini koruduğunu dile getiriyorsunuz. Bu durumu nasıl açıklarsınız?

- Bunca yılda değişen toplumsal dinamiklere rağmen değişmeyen şey, demokrasi özürlü olmamızdır. Her gün yaşananlar, demokrasimizin eksikli olduğunu sürekli gösteriyor. Küçükömer’in tezlerinin tartışma gündeminde tazeliğini korumasının nedenini az önce de belirttiğim gibi demokrasi özründen kurtulmamızda sivil toplumun önemli rol oynayacağının, Hoca’nın tezinin özünü oluşturmasıdır. Öyle ki Hoca’nın ölümü sonrası Can Yücel, “İdris’in şu işi” şiirinde Hoca’yla sivil toplumun ilişkisini işler: “İdris adam mıydı? Yoo!/ İdris bir bilim adamıydı.../ İdris insan mıydı? Yoo!/ İdris insan bir insandı. (....) İdris’in şu işine bak!/ Marksist bir ekonom!/ Olur mu güzel kardeşim olur mu?/ En Keynesyen organından/ Sidikli bir salgı bezinden böyle/ Olur mu yakalanmak!/ Sen özlediğin sivil topluma gidiyorsun artık/ Herkesin ahretlik olduğu, herkesin çıplak/ Ve kıyamete dek kıyam etmeye âşık...”

-Küçükömer, Batılılaşmanın hararetle savunulduğu dönemde, karşı çıkıp zaten Türkiye’nin ABD, Japonya gibi kapitalistleşmeden Batılılaşamayacağını dile getiriyor ve yıllar önce ülkede sorgulayan sivil toplumcu ruhun, yeter düzeyde gelişemediğinden yakınıyor. Onun perspektifinden bakıldığında bu görüşleri, hâlâ geçerli midir?

- Hoca’nın bu görüşüne ben de katılıyorum ve bunu tarihimizin akışı, yönetimimizin değerleri ile kapitalist dünyanın tarihinin akışı ve değerleri arasında önemli farklılıklar olmasına bağlıyorum. Asaf Savaş Akat ve Ahmed Güner Sayar’ın konuyu daha iyi kavratacak yazıları da kitapta yer alıyor.

-Küçükömer’i bizzat tanımış ve onun üzerine çalışmış biri olarak böylesine taban tabana zıt ideolojiler benimsemesinin ve tezlerini bunlar üzerinde kurmasının sebebi ne olabilir?

- Konuya ilişkin, Hoca’yla ilgili eski bir yazımdan bir aktarım yapmaya ihtiyaç duyuyorum. “Çınaraltı kahvesinde arkadaşlarımızla başlattığımız bir tartışmayı, hemen üniversitede İdris Hoca’nın odasına taşıyabilirdik. İşte o günlerde öğrencileriyle sık sık sohbet eden, forumlara, tartışmalara katılan, üniversite bahçesinde halay çeken, onlara ülkenin dününü, bugününü ve yarınını anlatan güzel bir adamdı İdris Küçükömer. İktisatçı olmasına karşın, iktisadı siyaset temeline oturtup onun tarih içinde değer bulmasına çalışırdı. Osmanlı İktisat Tarihi’ne, yakın döneme getirdiği yorumlarla dönemin Türkiye toplumunun katmanlarının yeniden tanımlanması uğruna yaptığı çalışmalarla büyük tartışmalara ve yeni ufuklara yol açtı.”

Hoca, tarih ve iktisattan başlayıp bol sorulu ve çağrışımlı araştırmacı kişiliğiyle birçok alanda kendi çalışmalarına dayanak aradı. Düzenin Yabancılaşması’nda Doğu ve Batı toplumları ve sivil toplum konusunda geliştirdiği tezini sundu, demokratikleşme yolunda önemli katkılarda bulundu. Ölümünden önce Hoca, el yazması notlarıyla yeni bir kitap çalışması içine girmişti. Toplumu anlamak adına birçok bilim dalında dolaşarak oluşturduğu modelinin derinleşmesini sağlayacak kitabın hazırlığını yaparken Hoca’nın ölümüyle onun düşüncelerinin gelişiminden eksik kaldığımızı düşünüyorum. Bana göre, Hoca’nın arayışları sürerken yeni çalışmasını tamamlamadan aramızdan ayrıldığı için, bu zıtlıklar doğuyor...

“SORGULANMAYANLARI TARTIŞMAYA AÇTI”

-Küçükömer’e göre dönemin CHP’si sağcıyken, Celal Bayar solcu... Küçükömer’in toplumsal algımızdan farklı sağ-sol ayrımını, onun gözünden günümüze siyasi parti-liderler bağlamında uyarlarsak durum sizce nasıl görünür?

- Hoca, o teziyle bir şaşırtma ve silkelemeyle durumumuzu ortaya koyup üretim gücümüzü, sivil ve demokratikleşmemizi önyargısız yeniden değerlendirmemizi öneriyordu; başarılı da oldu. Bunu yaparken İttihat Terakki-CHP çizgisi siyasetçilerince linç seviyesine varan eleştirilere maruz bırakılacağını düşündü mü bilmiyorum. Bu konuda bazı yorumcular, tablonun iki yanının da üretimi ve demokrasiyi geliştirme açısından sağcı olduğunu ve tablonun solunun olmadığını dile getirdi; Hoca’nın bir sosyalist olarak sivil toplum arayışıyla solu inşa etmeye çalıştığını öne sürdü. Sağda yer alan İttihat ve Terakki-CHP ve solda konumlanmış İtilaf Fırkası-Demokrat Parti çizgisinin sağcı olarak görülmesi gerektiğini iddia etti. Benim yorumum da sözünü ettiğim bu kişilerin yorumuyla özdeş.

-Kitapta, “Osmanlıdan bugüne türlü haksızlıklarla savrulan aydınlar arasında olan” Küçükömer’in de bir zaman sonra diğerlerinden farklı olarak ‘bir aydın namusuyla’ haksızlıklar yaptığı yazıyor. Küçükömer, ne tür haksızlıklara uğradı ve kendisinin aydın namusuyla yaptığı haksızlıklar ne olabilir?

- Hoca’nın namuslu bir araştırmacı ve öğretim üyesi olarak birçok haksızlığa uğradığını, profesörlüğünün geciktirildiğini, özlük haklarının tırpanlandığını ve görevden uzaklaştırıldığını biliyorum. Aydın namusuyla yaptığı haksızlık ne olabilir diye düşündüğümde aklıma ilk gelen, aydın namusuyla ortaya koyduğu teziyle toplumun tartışmasız görünen bazı değerlerini tartışmaya açması olabilir. Bu da bana göre topluma haksızlık değil, toplumsal faydaya yol açacak değerlendirmeye tabi tutulması gereken bir konudur. Gördüğünüz gibi kitap sonrasında da Küçükömer tartışmasını sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz.

Sivil Toplum Uç Beyi – İdris Küçükömer / Yayına Hazırlayan: Osman Arolat / Efil Yayınları / 280 s.

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler