Eğitim-Sen : "Kitapçıklar kamuoyu ile paylaştırılmalıdır"

Eğitim -Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, ÖSYM Soru Kitapçığı'nda şifreleme yöntemi kullanıldığı iddialarına ilişkin olarak, ''Söz konusu 'şifre yöntemi' birilerine servis edilmişse, adayların tek tek kendi kitapçıklarını görmesinin hiçbir anlamı olmayacak ve bu iddiaları ortadan kaldırmayacaktır'' ifadesini kullandı.

Yayınlanma: 02.04.2011 - 11:50
Abone Ol google-news

Eğitim -Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, ÖSYM'nin acilen konuya ilişkin bir basın toplantısı gerçekleştirmesi önerisinde bulundu.
Zübeyde Kılıç, KPSS'de yaşanan kopya skandalının ardından, Yüksek Öğretime Geçiş (YGS) sınavında üniversiteye girmek isteyen adayların yoğun güvenlik önlemleriyle adeta cezalandırıldığını belirterek, şunları kaydetti:

''Sınavda soruların pratik bir şifre aracılığıyla yüksek net oranlarında çözülebildiği haberleri ise YGS'ye dair ciddi şüpheleri beraberinde getirdi. KPSS'deki kopya skandalında halen bir sonuca ulaşılamamış olması, İstanbul'da sisteme müdahale edilerek sadece kız öğrencilerin belirli okullarda sınava alınmış olması ve geçmişte yaşanan kopya skandalları YGS üzerinde artan şüpheleri pekiştirmektedir. KPSS'de yaşananlar ile toplumun güvenini yitiren ÖSYM bu konuya dair acilen bir açıklama getirmelidir. ÖSYM tarafından gerçekleştirilen basın duyurusu akıllardaki soru işaretlerini artırmak dışında bir şeye hizmet etmemiştir. Geçmişte yapılan hataların tekrarlanmaması ve kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi için akıllarda soru işareti bırakmayacak şekilde yanıtların alınabileceği ve basının geniş katılımıyla oluşturulacak bir basın toplantısı acilen gerçekleştirmelidir.''

Açıklamasında ''Söz konusu konusu 'şifre yöntemi' birilerine servis edilmişse, adayların tek tek kendi kitapçıklarını görmesinin hiçbir anlamı olmayacak ve bu iddiaları ortadan kaldırmayacaktır. Dolayısıyla ÖSYM, tüm kitapçıkları adayların T.C. numaraları gizli tutularak kamuoyuyla paylaşılmalıdır'' şeklinde ifadeye yer veren Kılıç, şöyle devam etti:

''Adaylara dağıtılan diğer kitapçıklarda da 'şifreleme' yöntemiyle doğru sonuç alınıp alınamadığı açısından net bilgiler verilmelidir. Eğitim Sen olarak bu iddiaların titizlikle araştırılması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi için ifade ettiğimiz adımların acilen atılmasını istiyoruz. Bilinmelidir ki bu konu basın duyurusuyla geçiştirilemeyecek kadar hassas bir konudur. Sendikamızın yetkili kişi ve kurumların da bu hassasiyeti gözeterek görevlerinin sorumluluklarını yerine getirmeleri için her türlü girişimde bulunacağı bilinmelidir.''

Eğitim-İş

Eğitim- İş Genel Başkan Vekili Levent Akça da konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, YGS'nin akıllara ziyan bir skandala sahne olduğunu ileri sürerek, şu görüşlere yer verdi:

''Daha önce de KPSS;de yaşanan skandalın izleri henüz hafızalardan silinmeden, daha büyük bir skandalın patlak vermesi, bu işin çivisinin çıktığını gösteriyor. Bilindiği gibi ÖSYM, YGS;de adaylara ve öğretmenlere yönelik tuvalet yasağı ve abartılı üst aramalarıyla gündeme gelmişti. Biz gerek sağlık sorunları ve psikolojik sorunlar yaratacak tuvalet yasağını, gerekse sınavdaki güvenliği sağlayacak öğretmenlerimizin abartılı biçimde üstlerinin aranmasını, bu kadar abartılı güvenlik önleminin altında acaba yine bir skandal mı yatıyor endişesiyle karşıladığımızı basın ve kamuoyuyla paylaşmıştık. Bu yaklaşıma bir bilim kurumunun nasıl izin verdiğini anlayamamıştık. Gelinen noktada anlaşılıyor ki, minareyi çalan kılıfını hazırlıyormuş. Bir yandan psikolojik baskı altında sınava giren adaya ve öğretmene güvensizlik, öte yandan sistemli bir şekilde dışarıya soru sızdırmalar, özel yazılımla soru şifreleme. Bu kopya girişiminin belli bir anlayışın sahibi kesimlere özel düzenlendiği açıktır. Bu süreç ideolojik bir istismar politikasının, kendi yayılım alanlarında taraftarını toplama ve yetiştirme idealinin bir aşaması olarak daha ne kadar devam edecektir?''
 

''En kısa zamanda o koltuğu bırakmak düşer"

ÖSYM'den bu skandalın en ince ayrıntısıyla ortaya çıkarmasını, yetkililerden ise en tepeden en alta kadar bu işe bulaşan herkesin hukuk ve kamuoyu vicdanında yargılanmasını beklediklerini belirten Akça, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

''Bu skandalın yaşandığı kurumun başındaki şahsa, en kısa zamanda o koltuğu bırakmak düşer. Bu istifadan önce yüz binlerce mağdur edilmiş adayın mağduriyetini az da olsa gidermek için acilen YGS'nin iptaline gidilmelidir. Dişinden tırnağından artırdığıyla çocuğunun sınava hazırlanması için özveride bulunan yüz binlerce vatandaşımızın elleri bu işin sorumlularının yakasındadır. Anlayana bu skandalın hukuki boyutu bir yana, vicdani sorumluluğu dahi dayanılamaz ağırlıktadır.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir'in 'İddia sadece master kopyalar için doğru; ancak sınavda her adayın soru kitapçığı, soruların yeri ve cevapların yeri birbirinden tamamen farklı' biçimindeki açıklaması ciddiyetten uzaktır. Böyle bir şifrelemenin gerekçesi nedir? ÖSYM her adayın şahsına yönelik kitapçığı önceden belirlediğine göre, minare kılıfa uyacaktır. Her şeyden önce bizler de öğrenci velisi birer yurttaş olarak tüm yurttaşlarımız gibi mağdur edildik. Eğitim ve Bilim Emekçilerinin temsilcisi olarak Eğitim-İş'in bu eğitim ve bilim hırsızlığı konusunda başta hukuk mücadelesi olmak üzere gerekli her türlü mücadeleyi vereceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.''

İLGİLİ HABER İÇİN TIKLAYINIZ



 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler