Evren kapaklı Time 12 Eylül için ne demişti?
Time dergisinin zamanında Kenan Evren'i de "kapak" yaptığı, okur-gazete işbirliğiyle netliğe kavuşunca, liberal ve merkez sağa yakın olan derginin 12 Eylül hakkında ne yazdığı merak konusu oldu. Derginin 22 Eylül 1980'deki sayısın kapağında Evren için "Türkiye'yi Birarada Tutuyor" ifadesini kullandığı ortaya çıktı.
Time Magazine'in 9 Türkü kapak yaptığı biliniyordu. Bugüne kadar pek söz edilmeyen onuncu kapakta ise Kenan Evren için "Türkiye'yi Birarada Tutuyor" ifadesinin kullanıldığı ortaya çıktı.
Kapak ortaya çıkınca, basın dünyasının saygın haber-yorum dergilerinden, liberal, özgürlükçü ve ortanın sağına yakın bir yayın organı olan, haber ve yorumları aktarmakta kimi zaman başvurduğu esprili dille dünyada sadık okucuyuları bulunan Time'in 12 Eylül'ü dünyaya nasıl anlattığı da merak konusu oldu.
Kan gölünü hatırlattı
Time 22 Eylül 1980 tarihli sayısındaki, "Yükselen Siyasi Şiddet Dalgası Gönülsüz Darbeyi Teşvik Etti" başlıklı o makalesinde 12 Eylül müdahalesini şöyle anlattı:
"Türkiye'deki generaller aylar boyunca ağız kavgası yapan politikacıları, kan davasını bırakıp ülkede giderek kabaran hizipsel şiddete son vermeye katkıda bulunmak için birlikte çalışmaları konusunda uyarmıştı. Fakat çekişme devam etti ve sol-sağ terörizm nedeniyle meydana gelen ölümlerin toplamı, 18 Ocak'tan bugüne, Eylül ayına değin günde ortalama altı kişiye ve eli kulağında bir iç savaş sözlerinin edildiği bir noktaya ulaştı. Yaşanan kanlı bir gerginlikten sonra Türkiye'nin genelkurmay başkanı General Kenan Evren özellikle yakınmıştı: Herkes ülkenin bölünmezliğinden bahsediyor, fakat kimse bunu sağlamayı başaramıyor.
Ordu sonunda işi kendi devraldı. Geçen Cuma gece yarısından kısa bir süre sonra tanklar, zırhlı personel taşıyıcılar ve kara birlikleri Türkiye'nin başkentine yayıldı, kamu binalarının çevresini sardı ve barikatlar kurdu. Kansız bir darbede, altı generalden oluşan bir Milli Güvenlik Konseyi Başbakan Süleyman Demirel'in demokratik biçimde seçilmiş hükümetiyle yer değiştirdi. Cuntanın başı olan siyaseten ılımlı Evren, 62, radyo konuşmasında ordunun 'Türkiye Cumhuriyeti'nin dini fanatikler kadar faşist ve Komünist ideolojilerin takipçileri tarafından yıkılmasını önlemek için harekete geçtiğini' söyledi.
Gece hızlıca harekât yapan ordu ülkenin önde gelen siyasetçi, bürokrat ve sendika liderlerinden 120'sini gözaltına aldı. Adalet Partisi lideri Demirel, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin başındaki Bülent Ecevit gibi, İstanbul'un güneybatısındaki Gelibolu'da bulunan bir askeri kampa muhafızlarla götürüldü. Türkiye'nin 67 ilinden 20'sinde uygulanan sıkıyönetim ülke çapında genişletildi. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi, limanlarla havaalanları kapatıldı. Generaller parlamentoyu lağvettiler, siyaseti ve sendikal etkinlikleri yasakladılar ve 'iyi işleyen bir parlamenter demokrasi için yasalar hazırlanıncaya değin' Türkiye'yi yöneteceklerini duyurdular.
Ordu daha önce iki kez, 1960 ve 1971'de sivil hükümeti tekrar rayına oturtmak için müdahalede bulunmuş, her seferinde generaller iktidarı politikacılara mümkün olduğunca kısa bir süre sonra geri vermişti. Aslında Türk anayasası orduya devletin güvenliği ne zaman tehlikeye düşse adım atma yetkisi veriyor. Hükümete tekrar tekrar yaptıkları uyarıların gösterdiği gibi Evren ve meslektaşları yönetimi devralmada hiç istekli değillerdi. Parlamenter yönetimin askıya alınmasının Batı'dan gelecek olan yaşamsal ekonomik yardımı tehlikeye düşüreceği ve hatta askeri idarenin daha fazla terörist eylemlere cesaret vereceğinin farkındaydılar.
"Askeri, hükümetin neredeyse felç durumda olması zorladı"
Askeri el atmaya hükümetin neredeyse felç durumda olması zorladı. Demirel'in parlamentoda çoğunluğu sağlaması mümkün olmuyor, Ecevit de her fırsatta onu engelleme endişesi taşıyordu, yasama en az altı aydır bir yasal düzenleme yapamıyordu. Yeni cumhurbaşkanı seçimi girişimleri başarısızlıkla ve -biraz da komik şekilde- 100'ün üzerinde oylarla sürdü. Her iki (lider) tarafından desteklenen terörle mücadele önlemler paketi bile partizanlık batağına gömüldü. Türkler belki yarın sandığa gitse Demirel'in merkez-sağ partisi çoğunluğu sağlayabilirdi, ancak Ecevit'in merkez-sol grubu ve küçük İslamcı köktenciler Haziran'dan farklı tarihte seçim girişimlerini felce uğrattı."
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?