'FETÖ'nün medya yapılanması' davasında gazeteciler 3'üncü kez hakim karşısına çıktı

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3. celsesi görülen duruşmada bazı sanık avukatları yer olmaması nedeniyle izleyici sıralarına oturdu. İsim yoklamasının ardından da mahkeme tarafından sanıkların telefonlarında ByLock tespit edilip edilmediğine dair ulaşan rapor ile bazı tanık ifadeleri okundu.

Medya yapılanması davasında sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve duruşmanın ertelenmesine karar verildi.

Sanıklar tanık ifadeleri ve gelen evraklarla ilgi konuştu

Söz verilen tutuklu sanıklardan Bünyamin Köseli cezaevinde savunma odasını kullanamadığını, haftada 2 saat kullanma hakkından faydalanmak istediğini beyan etti.

Abdullah Kılıç hakkındaki tanık ifadeleri hakkında ilginç bir detayı huzurda dile getirdi. Kılıç bazı tanıkların ifadelerini geri çektiklerini söyledi. Devamında da hakkındaki idialar arasında bulunan İstanbul eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’le Habertürk’teki odasında görüştüğü iddiası hakkında konuştu. Kılıç, "Görüştüğüm doğru değil. Habertürk'ten ziyaretçi kayıtları istenebilir" dedi. 7 Şubat MİT krizinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifade vermeye gelmekte olduğuna dair haber yaptırmaya çalıştığı iddiasını da reddetti. 6 yıl Zaman gazetesinde çalıştığını söyleyen Kılıç , "Bir yerde profesyonel olarak çalışmak insanı FETÖcü yapar mı? Bu Dreyfus davasına benziyor" şeklinde konuştu.

Hanım Büşra Erdal bir yıla yakındır tutuklu olduğunu belirtip tahliyesini talep etti.

Skolyoz hastası olan DavutAydın ise "Solunum sorunlarım var, 1.70 boyundayım 44 kiloyum. Ailem Konya'da, çamaşırlarımı kendim yıkamak zorundayım" dedi.

Aradan sonra yeniden başlayan duruşmada sanıklardan Bayram Kaya bir yıldır ailesinden ayrı olduğunu söyledi, tahliyesini talep etti.

Cuma Ulus ise hakkındaki tanık ifadelerine cevap verdi. Uslu, "17 Aralık sabahı Habertürk'te normal gazetecilik faaliyeti dışında birşey olmamıştır..."

Oğuz Usluer de Cuma Ulus gibi "17 Aralık sabahı Habertürk'te normal gazetecilik faaliyeti dışında birşey olmamıştır" şeklinde beyanda bulundu. Ardından da ByLock kullandığına dair raporun önceki raporla çeliştiğinin altını çizdi. Seyit Kılıç da BlLock kullandığına dair raporu kabul etmediğini kaydetti.

Cemal Azmi Kalyoncu "Çalıştığım Aksiyon yasal ve meşru bir işyeriydi. Hain darbeyle hiç alakam olmamasına rağmen gözaltına alındım..." dedi.

Habip Güler, "Hakkımdaki örgüt üyeliği suçlaması tam bir garabet. Tutukluluğum yüzünden ailem mağduriyet yaşıyor. Tahliyemi talep ediyorum."

Cihan Acar mahkemeden mektup yasağının kaldırılmasını talep etti.

Emre Soncan “Bir yıldır hapisteyim. Yaşamayı unutturdunuz” diyerek tahliyesini talep etti.

ÜnalTanık, "Muhalif tavır sergilediğim için karşınızda bulunuyorum. Suçlama mahiyetinin değişebileceğini tahmin ediyorum.Tahliyemi istiyorum..."

Mutlu Çölgeçen, "Daha önce kayıtlarda ByLock kullanmadığım tespit edilmişti. Yeni raporda var görünüyor. Hiçbir şekilde kullanmadım."

Duruşmaya SEGBİS yoluyla katılan MuhammetSait Kuloğlu üniversite öğrencisi olduğunu, kayıt yaptırmazsa hakkının yanacağını söyledi. Ardından da tahliyesini istedi.

Duruşmada savcı adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutuklu tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

DAVANIN GEÇMİŞİ

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31 Mart tarihindeki duruşmasında Savcı Göksel Turan, 13 sanığın tahliyesine karar verilmesini istemişti. Ancak mahkeme, Atilla Taş'ın aralarında bulunduğu 21 sanığın tahliyesine karar vermişti. Bunun üzerine savcı, 8 sanığın yeniden tutuklanması için itirazda bulunmuştu. Üst mahkeme, savcının itirazını kabul ederek sanıkların yeniden tutuklanmasına karar vermişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ayrı bir soruşturma kapsamında, tahliyelerine karar verilen diğer 13 sanık Ali Akkuş, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç, Yetkin Yıldız, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında "Darbeye teşebbüs" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından gözaltı kararı çıkarılmıştı. İki hafta emniyette gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye çıkarılan 13 kişiden Ali Akkuş serbest bırakılırken; 12 sanık ise tutuklanmıştı. Öte yandan bu mahkemenin heyeti ve duruşma savcısı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından açığa alınmıştı.