Galapagos Adaları ve Charles Darwin

Santa Cruz Adası’ndaki ikinci günümüz. Bugün programımızda Charles Darwin Enstitüsü ve kraterler gezisi var.

Yayınlanma: 02.09.2014 - 15:25
Abone Ol google-news

Otelimizde yaptığımız erken kahvaltı sonrası grupça yaklaşık bir saatlik yürüyüş yaparak Charles Darwin enstitüsüne ulaşıyoruz. Burada bize eşlik eden rehberimiz İtalyan asıllı bir Ekvatorlu, Angelino… Bizim adalardaki rehberimiz Juan olsa da bu bölgeyi gezerken konuya hâkim ve biyoloji eğitimi almış ve doğabilimci olan Angelino bize eşlik ediyor. Çünkü adalarını iyi tanıtmak istiyorlar.

Angelino daha Enstitü girişine ulaşmadan bize uyarılarını yapmaya başlıyor;
-    Kesinlikle hayvanları beslemeyin
-    İnsanlara alışık olsalar da fazla yaklaşmayın
-    Taşlara basarken dikkat edin, çünkü ayağınızın altında iguana olabilir

Yaklaşık 45 dakikalık yürüyüş sonrasında Charles Darwin Enstitüsüne ulaşıyoruz.

 

İngiliz biyolog ve doğa tarihçisi olan Charles Robert Darwin, aynı zamanda Galapagos adının dünyaca tanınmasını sağlayan kişi. Girişte te doğal olarak kendisine ait bir jheykel karşılıyor ziyaretçileri.

1809 – 1882 seneleri arasında yaşamış olan Darwin, 1832’de İngiltere’den yola çıkarak, beş yıl boyunca dünyanın farklı bölgelerini ziyaret etmiş. Tüm hayatını insan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürerek ve buna kanıtlar arayarak geçirmiş. Gönüllü araştırmacı olarak yer aldığı HMS Beagle keşif gemisi ise 1835’te Galapagos’a ulaşmış. Darwin adadaki ispinoz türlerinden etkilenmiş ve ispinozların gagalarındaki farkların, çevreye uyum sağlama sürecinden kaynaklandığı varsayımını dile getirmiş. Hatta bu varsayımdan hareket ederek, diğer tüm canlıların çeşitliliğin kökeninde “çevreye uyum” çabasının olduğu sonucuna varmış. Böylece günümüzdeki modern evrim teorisinin temelleri de Darwin sayesinde atılmış olmuş.

Park girişinde büyük bir haritada Galapagos takımadaları resmedilmiş. 

Burada ada ile ilgili genel bilgileri alıyoruz. Ardından yaklaşık 1,5 saat sürecek ve 1.350 metre uzunluğundaki yolumuzda farklı bitki ve canlı türlerini görmek üzere yürümeye başlıyoruz.

Öncelikle en dikkat çekici bitkilerin devasa boyutlardaki kaktüsler olduğunu söyleyebilirim. Bu kaktüsler aynı zamanda Galapagos kaplumbağaları için önemli bir besin kaynağı.

Buradan sonra doğal ortama zarar vermemek için yapılmış olan ahşap iskeleler üzerinden yürürken küçük kaplumbağaların bulunduğu alana geliyoruz. Buradaki kaplumbağalar çok küçük olduğu için dışarıdan gelebilecek yırtıcı kuşların ataklarını önlemek üzere bu alanın üzerini tel örgü ile kaplamışlar. Kabukları 2 yaşına kadar yumuşak, 2 yaşından sonra ise kabukları sertleşiyor.

Ardından daha büyük kaplumbağaların bulunduğu alana geçiyoruz. Galapagos adalarında daha önceden 14 çeşit kaplumbağa varmış. Günümüzde bu türlerin sayısı 10’a düşmüş. Bu ve benzeri merkezlerde küçük kaplumbağalar 8 yaşına kadar beslenip, bakımları üstleniliyor. Ardından da doğaya bırakılıyorlarmış. Kaplumbağaların ortalama yaşam süresi ise 150 yıl. 

Buradan sonra Galapagos’un dünyaca ünlü ikonu olan dev kaplumbağa Yalnız George’a ait bir açıklama tabelası görüyoruz.

Yalnız George’un ait olduğu türün 1971’de Pinta Adası’nda bulunana kadar soyunun tükendiği zannediliyormuş. Ortalama yaşam süresi 200 yıl. Bu kaplumbağa bulunduğu zaman kendisine Yalnız George adı verilmesinin sebebi yanına çiftleşmesi için ne kadar dişi kaplumbağa getirseler de, hiçbirine yüz vermeyip yalnızlığı tercih etmesi.

Bu merkezde dolaşırken sadece kaplumbağaları değil kara iguanalarını da görüyoruz. Kara İgunaları yani Sarı İguanalar tüm Güney Amerika’da görülebiliyor, Dragon iguana da denilen bu tür 40-50 sene yaşayabiliyor.

Deniz iguanaları ise sadece Galapagos adaları’nda görülebiliyor. Bir saat boyunca deniz içinde kalabiliyorlar. Dişiler her gün, erkekler iki günde bir yemek yiyor. Çiftleşmeleri ise 3 saat sürüyor.

Bir diğer tür ise Kara ve deniz iguanalarının çiftleşmesinden oluşan Pembe iguanalar. Pembe iguanalar günümüzde sadece Galapagos’un Isla Isabel adasında çok nadir olarak görülebiliyor. Çünkü soyu tehlikede. Aynı zamanda pembe iguanaların yaşam süresi çok daha kısa sadece 12 yıl yaşayabiliyorlar.

Aslında Galapagos adaları’nda İspanyollar gelene kadar  çok daha fazla sayıda tür varmış. Ancak İspanyollar buraya geldiğinde hayvanlarını da getirmişler. Köpekler iguanalarla oynarken iguanaları öldürmüşler. Yerli halk ise iguanaları korumak için İspanyollar’ın getirdiği kedi ve köpekleri zehirlemişler.

Günümüzde adalarda 26 endemik hayvan türü bulunuyor. Dev kaplumbağalar, deniz iguanaları, Galapagos ispinozları, Galapagos penguenleri ve lav balıkçılları bunlara birkaç örnek.

Adaların çevresinde ise 400’ün üzerinde balık türü yaşıyor. Bunların yaklaşık 50 tanesi endemik.

Tekrar Darwin Enstitüye geri dönersek, merkezin çıkışında ufak bir müze yer alıyor. Bu müzede adanın oluşumuna dair bilgiler içeren tablolar ve çeşitli endemik türlere ait iskeletler sergileniyor.

Kaynak: Gezimanya.com

Devamı için: Tekne ile Tortuga Bay ve Las Grietas

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler