Galatasaray'da tarihi çöküş

Galatasaray’ın UEFA Avrupa Ligi ön eleme turunda kendisinden katbekat düşük bütçe ve güce sahip İsveç ekibi Ostersunds’a elenmesi, özellikle son 2 yılda Sarı- Kırmızılı kulübün yönetiminde, futbol takımında, Florya’da yaşanan sorunları yeniden gün yüzüne çıkardı. Geride bırakılan 2 sezonda özellikle futbolda alıştığı başarılara uzak kalan, UEFA’dan 1 yıl men cezası alıp önceki gün de Ostersunds’a elenip adeta kendini cezalandıran, transfere milyonlarca Avro harcamasına karşın lig şampiyonluğuna haftalar öncesinden havlu atan, 5. teknik direktörüyle çalışan Galatasaray; yaşadığı mali, idari ve sportif erozyonla dikkat çekiyor. Tribünlerin neredeyse her maç yönetimi istifaya davet etmesinin ardından başkan Özbek sessizliğini korurken, Mayıs 2018’deki Olağan Genel Kurul öncesi erken seçime gidilip gidilmeyeceği Sarı- Kırmızılı kulübün kulislerinde yükses sesle konuşulmaya başlandı. Peki bu süreçte neler yaşandı? İşte dikkat çeken bazı detaylar:

Yönetim bölündü

24 Mayıs 2015’te başkanlığa seçilen Dursun Özbek’in yönetim kurulundan bugüne dek Tayfun Demir, Cüneyt Tanman, Fatih İşbecer ve Selim Arda Üçer istifa etti. Ayrıca Sportif AŞ’de futbola atanan Alp Yalman ve Levent Nazifoğlu da görevlerini bıraktı. Ayrılan isimlerin büyük bölümü, yönetim içinde karar mekanizmasında başkan Dursun Özbek’in kardeşi Mehmet Özbek ve kendisine yakın birkaç isimle hareket ettiğinin altını çizdi.

Sorumluluk kimin?

Geçen sezon takım içinde ve soyunma odasında yaşanan tüm sorunlara rağmen Dursun Özbek, ısrarla teknik direktör Tudor’un arkasında olduğunu açıkladı. Yönetim kurulundaki bazı isimler, Hırvat hocayla devam edilmemesi yönünde görüş belirtse de Özbek tarafından kabul görmedi. Ostersunds elenişinin ardından ne yönetimden bir isim ne de medyaya konuşma görevini üstlenen Sportif Direktör Cenk Ergün, camiaya ve taraftarlara tek kelime açıklama yapamadı. Bu sonucun faturası karşısında kimse sorumluluğu üzerine almadı.

Florya sahipsiz

Futbolun merkezi konumundaki Florya’da yaşanan sorunların önüne geçilemedi. Cüneyt Tanman, Alp Yalman ve Levent Nazifoğlu, futbolun başına getirildi ama hiçbiri çare olamadı. Başkan Dursun Özbek’in, Sportif AŞ yöneticisi olan kardeşi Mehmet Özbek’in 2 yıldır Florya’da sürdürdüğü görevini devralıp futbolun başına geçtiği ‘rüzgârı’ estirildi. Barbekü partileri yapıldı, el ele tutuşulup ‘kenetlenme’ fotoğrafları çektirildi, başkan Özbek futbolcularla tezahürat yaptı. Ancak ‘rüzgâr’ kısa sürdü, futbol takımı ve Florya yine sahipsiz kaldı. Sarı- Kırmızılıların Slovakya kampında 1 yönetici dahi yoktu. Başkan Özbek; 5 saatliğine kampa gitti, idman izlemeden geri döndü.

Yanlış planlama

Yönetimle Tudor, kadro mühendisliği ve transfer planlamasındaki hatalarıyla sınıfta kaldı. İlk 11’e 8-9 transfer yapılması kararlaştırıldı. Geçen sezonki kadrodan Sneijder, Bruma, Podolski, Sabri ve Chedjou’yla yollar ayrıldı. Cavanda, De Jong, Hakan Balta kadro dışı kaldı. Kaleci Cenk; Malaga’ya, Semih Kaya; Sparta Prag’a gitti. Ancak sadece Gomis, Belhanda, Maicon transferleri UEFA ön eleme turuna yetiştirilebildi. Ostersunds maçlarının yedek kulübesinde, 1 önceki sezon kadroda düşünülmeyip kiralık gönderilen Tarık Çamdal, Donk ve Emrah Başsan oturdu.

Takımda ‘küslük’

Geçen yıl Kasımpaşa maçından sonra Dursun Özbek’in soyunma odasına inmesi, futbolcuların birbirleriyle, Tudor’la ve başkanla girdiği diyalog, takım içindeki bölünmeyi ortaya koydu. Önemli isimlerle yolların ayrılmasına rağmen Slovakya kampında futbolcuların birbirleriyle ve Tudor’la aralarındaki iletişim eksikliğinin, soğukluğun sürdüğü görüldü. Geçmişte Florya’daki ruhun yerinde yeller esiyor.