Gökdelenli 1 Mayıs

Resmi olmayan adıyla 1 Mayıs, resmi adıyla Mustafa Kemal Mahallesi. Adını 1977’nin “Kanlı 1 Mayıs’ından” aldı. Sokaklar labirenti andırıyor.

Yayınlanma: 15.02.2016 - 19:01
Abone Ol google-news

Mustafa Kemal Mahallesi, 1980 darbesinden önceki adıyla 1 Mayıs. Gökdelenlerin arasında, kendine has kimliği ve toplumsal hafızada yer edinme biçimiyle İstanbul’un ‘öteki’ mahallerinden biri. Anadolu yakasındaki 1 Mayıs Mahallesi her an sokaklarında çatışma yaşanma ihtimali ile akıllara geliyor. Hafızalarda yer edinen ve devletin “kentsel dönüşümde” algı olarak kulladığı bu “çatışma” hali, bir bakıma mahallenin 40 yıllık tarihinin özeti. Şimdi filmi 1970’lerin başına sarıyoruz..

Gecekondudan varoşa...

Türkiye’de 70’li yıllar sol örgütlerin kitlesel olarak güçlü toplumsal hareketlerin içinde bulunduğu, sendikaların öncülüğünde grevlerin yapıldığı ve insanların kendilerini özgürce ifade edebildiği yıllardı. Bugünkü adıyla Mustafa Kemal Mahallesi, resmi olmayan adıyla da 1 Mayıs adını 1977’nin “Kanlı 1 Mayıs’ından” alıyor. Mahalle, Anadolu’dan göç ederek sanayide ucuz işgücü olarak çalışan insanlar tarafından yapılan, ilk yıllarda mesken sorununa geçici bir çözüm olarak düşünülen ve zaman içinde “kentlileleşeceği” öngörülen, gecekondulardan oluşuyor.

1 Mayıs Mahallesi Türkiye’de sosyalist hareketin hem örgütsel anlamda hem de işlevsel anlamda kendini gösterdiği en önemli mekân. 70’li yıllarda mahalle içinde kurulan komiteler tarafından yönetilen 1 Mayıs, o yıllarda bile sol grupların kendi içinde ideolojik ve yöntemsel olarak parçalanmalarına rağmen, kitlesel gösterilere “1 Mayıs Mahallesi Halkı” flaması altında katılmış. Mahallenin bu birlik ve dayanışma haline, mahalle adına açılan banka hesabına Türkiye’nin her yerinden yapılan havalelerle kollektif olarak yapılan inşaatlar ve “Yaşlılar Komitesi” tarafından resmi kurumlarla kurulan gayri resmi ilişkiler üzerinden elde edilen okul ve sağlık ocağının mahallenin ortak çabasıyla yapılması önemli bir örnek. Bunların yanında karakolun kurulması mahalleyi fiilen yasallaştırmış. Asıl yasallaşma ise darbeden sonra hâkim siyasetin istediği şekilde baskı ve korkuyla olmuş.

Mahallenin girişinde, “Sarayın katliamlarına karşı halkların direnişi” pankartı asılı. Komşu semt ise kuleleriyle Ataşehir.

Temizlenmek isteniyor

Duvarlarda sol örgütlerin afişleri, Hz. Hüseyin Camii, adeta labirenti andıran sokaklar ve mahallede turlayan Akrep. Mahalleye girerken karşılaştığımız manzara tam manasıyla bu. Mahalleyi Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nden İlhan’la gezmeye başlıyoruz. İlhan mahallenin tarihine vurgu yaptıktan sonra, Akrep’i göstererek, “Bu bizim s33, mahallenin Akrep’i” diyerek tebessüm ediyor.

Herkes karakola düşüyor

Mahallede polis baskısı o kadar yoğun ki, çocuklar sokaklar yerine gözaltında büyüyor. Gözlerini bize diken bir çocuk dikkatimizi çekiyor. İlhan’dan öğrendiğimize göre, Özgür 14 yaşında bir otizm hastası. Yıllarca devrimcilerle büyüdüğünden dolayı eylemlerde slogan atmayı öğrenen Özgür, polis tarafından 3 kere gözaltına alınmış.

Mahalleli arasındaki dayanışma geçmişten bugüne zayıflasa da hâlâ devam ediyor. Kadınların sol grupların toplantılarına çay yollaması, polisin mahalleden birini almaya çalıştığında herkesin bir anda toplanması da buna iyi bir birer örnek. Bununla birlikte mahallelinin Sur ve Cizre’de yaşananlara sessiz kalmayarak yardım toplanması, çadır kurarak destek istenmesi de Güneydoğu’da yaşananlara sessiz kalınmadığının göstergesi.

Amaç: böl, yönet...

Alevi kimliğinin baskın olarak kendini gösterdiği 1 Mayıs’ta Pir Sultan Abdal Derneği’ne varıyoruz. Dernek yöneticisi Tevfik Yıldız, devletin mahalle üzerindeki politikasının mahalleye çete ve fuhuş sokarak yozlaştırma olduğunu, kendi evi üzerinden gösteriyor. “Evim 4 kere soyulmasına rağmen polisler arama bile yapmadı, göz yumdu.”

Mahallede yaşayanların çoğu darbeden sonra yerleşenler. Ali Ekber Çetin ise mahallenin tarihine tanıklık edenlerden. Devletin bugünkü bakış açısı ile geçmişteki bakış açısının değişmediğini belirterek, “Biz 70’li yıllarda komiteler olarak sorunları çözmeye çalışırken, o yıllarda devlet sorun çözen değil sorun çıkarandı. Bugün de değişen bir durum yok” diyor.

“Kentsel dönüşümün” mahalleye etkisini sorduğumuzda ise, “Etrafımız gökdelenlerle ve finans merkezleriyle çevrilmiş durumda. Kentsel dönüşüm mahallenin sınırına kadar yaklaştı. Etrafımızda herkesin imarı var, bizim yok. Mahallemizi 4’e böldüler. Bizi parçalayıp yok etmek istiyorlar. Amaçları böl, parçala, yönet” yanıtı geliyor. Aziz Dilek de mahallenin eski halini görenlerden. Gazeteden geldiğimizi söylediğimizde çekingenlik oluşuyor. Nedeni ise yıllardır ana-akım medyada yalan yanlış bilgilerle mahallenin kötülenmesi...

Mahalleden ayrılma vakti geldiğinde, “öteki” olarak nitelendirilen insanların yaşamlarına tanıklık ettiğimiz bir günün ardından, yaşananlar ile bize anlatılanlar arasındaki farkı düşünüyoruz. Polisin bile giremediği, devletin “suç” ile özdeşleştirdiği 1 Mayıs’ta geçen bir günün ardından, insanların misafirperverliği ve onca saldırıya rağmen gülen gözleri bize gelecek adına umut veriyor.

1 Mayıs Mahallesi tarihinden bir görüntü. Asırlar değil, birkaç on yıl öncesi, çocuklar okula dere üzerindeki incecik köprülerden geçerek gidiyor.

‘Gazi’de kurtuluş yok

Cihangir'in ciğeri rant tehdidi altında


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler