Hayat öğretti, zaman çok şey kattı
Ceyda Düvenci, kendisini mutsuz kılan kararlara imza attı, hatalar yaptı, ama hiç pişman olmadı.
Tescilli güzellerimizden oyuncu-sunucu Ceyda Düvenci, mesleğe ilk başladığı günlerde el yordamıyla yürüyordu, şimdi deneyim adlı rüzgârı almış arkasına koşuyor. Oyunculuk, sunuculuk Ceyda’ya yetmiyor. Sürekli okuyor, fotoğraf çekiyor ve sosyal sorumluluk projeleri için kollarını sıvıyor. O, sözünü asla sakınmıyor ve hatalarından ders alıyor. Acemi yanını törpüleyip, bilinçlenmeyi başköşeye koymak için…
-Önce sizi ve ailenizi kısaca tanıyalım isterim.
Bursa, Mustafakemalpaşa’da 16 Nisan 1977’de doğdum. Selanik kökenli aktör İsmail Düvenci ve ailesi Tekirdağlı olan müzik öğretmeni Zümrüt Düvenci’nin tek çocuğuyum. Annem henüz ilkokuldayken İngilizce dersleri almamı sağladı. Ortaöğretim hayatım ise Bursa Anadolu Lisesi’nde başlayıp İstanbul Kadıköy Anadolu Lisesi’nde tamamlandı. Ardından Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni kazandım.
En büyük eleştirmen
-İktisat fakültesindeyken oyuncu olmaya karar vermiş miydiniz?
Babam konservatuardan 1966 yılında mezun olmuş bir tiyatrocu... O, uzun yıllar ticaretle de uğraştıktan sonra -emeklilik yıllarında- televizyon dizilerinde oyunculuk yapmaya başladı. Henüz 18 yaşındayken, Kandemir Konduk’un yazdığı “Palavra Aşklar” dizisinde rol aldım ve böylelikle baba mesleğinde karar kılmış oldum. Öte yandan iktisat fakültesini de yarım bırakmadım ve hatta yüksek lisans da yaptım. Bunun dışında eksiklerimi tamamlamak adına oyunculuk workshop’larına katıldım, Bilgi Üniversitesi’ndeki “film okuma” atölyesine gittim ve hiçbir festival filmini kaçırmadım. Bugün en büyük eleştirmenim babamdır. Bilirim ki her üstlendiğim rolün ardından babam elinde A4 kâğıdıyla beni beklemektedir.
-Anneniz, siz henüz çok küçükken bir trafik kazasında gözlerini yitirdi. Bu talihsiz olayın sizin üzerindeki etkisi ne oldu?
Annem kaza geçirdiğinde 31, ben ise üç buçuk yaşındaydım. O, beline dek inen saçları ve gök mavisi gözleriyle dünyanın en güzel kadınlarından biriydi. Yüzü sayısız ameliyatın ardından yeniden yapıldı. Ama o, yılmak nedir bilmez, çok güçlüdür. Hayatla barışık yaşamayı sever ve her işini kendisi yapar. Üstelik sosyaldir de... Piyano çalıyor, müzik öğretmenleri korosunda yer alıyor. Annem tam bir Cumhuriyet kadınıdır. Yaşadıklarımız bende travma yaratmadı hatta tam tersine daha güçlü, daha kararlı bir insan olmama yol açtı.
Mesleğime ihanet ettim
-Oyuncu Kaan Girgin ile genç yaşta evlendiniz ve kısa bir süre sonra da boşandınız. Yanlış bir karar mıydı?
Bilinçsizdim, hata yapıp yanlış bir karar aldım ve evlendim. Mutsuz bir evlilikti. Ancak yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım, hayat öğretti ve zaman bana çok şey kattı. Çok güçsüz kaldığım anlar da oldu. “Beni öldürmeyen şey güçlendirir”... İnsan yaşadıkça daha mantıklı hareket edebiliyor.
-Keşke dediğiniz herhangi bir şey...
Oyunculuğumun ilk yıllarında mesleğime ihanet ettim ve kendime hiç dikkat etmedim. Büyük bir bencillikle yedim, içtim ve 20 kilo aldım. Düşünün üstelik Türkiye 3. Güzeli seçilmiş bir kişiydim ve kapılar benim için ardına dek açılmıştı. Sonra silkelendim, diyet yapmaya karar verdim. Eski formuma tekrar kavuşabilmem uzun zaman aldı.
-Hayat her zaman güllük gülistanlık değil.
Aynen öyle... Örneğin 22 yaşındayken hiçbir işim yoktu ve dolayısıyla beş parasızdım. Bir ev kiralamıştım, bir halı, bir de çamaşır makinesi dışında eşyam yoktu. Altı ay boyunca o eve kapanmak zorunda kaldım. Dışarı çıkacak param yoktu ki... Dibe vurmuştum, aşkta beklentilerim boşa çıkmıştı, hayal kırıklıklarım çok büyüktü. Ağladım, üzüldüm ancak belki de büyümek için insanın kötü günler de yaşaması gerekiyor.
-İlk filminiz “Her Şey Çok Güzel Olacak”ın üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçti. Neden sizi beyazperdede göremiyoruz?
Dürüstçe söylemek gerekirse bağımsız filmler için fazla popüler kalıyorum. Gişe beklentisi içindeki vizyon filmlerinde de ben yer almak istemiyorum. Derdim başrol veya çok para kazanmak değil. Artık sadece iyi bir işin içinde var olmayı arzu ediyorum.
-Adeta pehlivan tefrikası haline gelen “Binbir Gece” dizisinde rol almak size ne kattı?
Binbir Gece, her şeyden önemlisi bana büyük bir şans getirdi. O kadar memnunum ki, üç sene daha sürse seve seve oynarım. Canlandırdığım Bennu karakterinin doğumuna 10 gün kala bebeğini yitirmesi ve ardından yaşadığı yıkım, oyunculuk açısından bana çok şeyler kazandırdı.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!