Hayatını Seçen Komutan: Ömer Lütfü Paşa
Sultan Abdülmecid’in Almanca öğretmeni, Nâzım Hikmet’in büyük dedesi Ömer Lütfü Paşa için Friedrich Engels şöyle yazmıştı: “Sayıca ve silahça Rus ordusu Türk ordusundan kat kat üstün... Türklerin ise başlıca üstünlüğü komutanları Ömer Paşa’dır. Muharebenin sonucunu Ömer Paşa’nın bireysel yetenekleri, sabır, dayanıklılık ve uzgörüsü belirleyecektir.”
Ölümünün 150. yılında Sultan Abdülmecid anılıyor, hakkında açık oturumlar, sempozyumlar düzenleniyor...
Abdülmecid dönemi, o dönemdeki büyük reformlar, 1839 Tanzimat, 1856 Islahat Fermanı konuşuluyor... 1859’da devlete yönetici yetiştirmek için Mülkiye Mektebi’nin açılması, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye’nin ve üyelerinin bir bölümü halk tarafından seçilen il meclislerinin kurulması, iltizam usulü ve cizyenin kaldırılıp vergilerin muhassıl (tahsildar) meclisleri eliyle toplanması, arazi kanunnamesinin çıkarılması tartışılıyor...
Elbette Türkiye’nin çağdaşlaşması, demokratik hak ve özgürlüklerin altyapısının döşenmesi konusunda şimdi de çok şey yazılabilir, söylenebilir... Ne ki, yeni bir şey değil... Ve sevgiyle, saygıyla anmadan geçmeyelim... Profesör Bahri Savcı, Tarık Zafer Tunaya, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Hüseyin Naili Kubalı, Reşat Kaynar elli yıl önce üniversitede okuduğumuz yıllarda bu konuları derinlemesine işlemiş, anlatmışlardır.
Bu yazıda yerim elverdiğince Sultan Abdülmecid’in Almanca öğretmeni Hırvat asıllı Mihaylo Latas (Ömer Lütfü Paşa) üzerinde kısaca duracağım.
Nâzım Hikmet’in \t\t\tBüyük Dedesi
Ömer Lütfü Paşa, Nâzım Hikmet’in de büyük dedesidir. 140. ölüm yıldönümünde, Ömer Lütfü Paşa’yı, bu büyük devlet adamını Cumhuriyet okurlarıyla birlikte hatırlayıp anmak istiyorum.
Mihaylo Latas (doğumu: 1806, Yanya Gora, Hırvatistan), Avusturya imparatorluk ordusunda genç, geleceği parlak bir teğmendir. Aynı orduda bir levazım çavuşu olan babası Petar zimmetine para geçirdiği iddiasıyla ordudan kovulur. (İvo Andriç, Ömer Paşa, İletişim Yayınları, s. 131)
Bu haksızlığa dayanamayan Latas 22 yaşındayken kaçıp Türkiye’ye, Osmanlı İmparatorluğu’na sığınır. Deyim yerindeyse, sevgili Nermin Abadan-Unat hocamız gibi “hayatını yeni baştan seçer.”
Sultan Abdülmecid’in \t\tAlmanca öğretmeni
Vidin Valisi Hüseyin Paşa onu maiyetine alır. Ardından bu yetenekli genci İstanbul’da şehzade Abdülmecid’in özel kalemine verirler. Latas, Abdülmecid’e Almanca öğretir. Müslümanlığı kabul edip Ömer adını alır. Daha sonra Osmanlı ordusuna binbaşı olarak girer. 1839’da albaylığa yükselir.
1842’de vali olarak Lübnan’a atanır. 1843’te Arnavutluk, 1846’da Kürt isyanını bastırır.
Ömer Lütfü Paşa, Tanzimat reformlarına karşı gerici feodal beylerin ayaklanmasını bastırmak için gittiği Bosna’da 1850’de ilk seküler idadileri (laik liseleri) kurmuş, çağdaş eğitim sisteminin temellerini atmıştır.
Ömer Lütfü Paşa daha sonra Rumeli seraskeri olur. 1853-56 Kırım Savaşı sırasında serdar-ı ekrem sıfatıyla Türk ordusunun başkomutanlığına yükselir. Rusları Oltenitza’da yenilgiye uğratır. Bükreş’i Ruslardan alıp Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre piyesinde canlandırdığı Silistre’yi, Kanije Kalesi’ni başarıyla savunur. Namık Kemal bu oyun sahnelenirken tutuklanıp Magosa’ya sürülmüştür.
Ömer Lütfü Paşa, Rusları Kırım’dan püskürtür. 1857’de Bağdat valisi ve Hicaz orduları başkomutanı olur. Girit’te valilik yapar.
Ömer Lütfü Paşa 18 Nisan 1871’de öldü. Kabri, Eyüp Sultan Türbesi, Camii Kebir Mahallesi Bostan İskelesi’ndedir.
‘Devşirme ve devrimci’
Marx ve Engels’in elli ciltlik Toplu Yapıtları’nın üç cildi 1853-56 Kırım Savaşı’na, bu savaşın önemli bir bölümü de Ömer Paşa’ya ayrılmıştır.
Tarihçi Halil Berktay, “19. yüzyılda topu topu iki asker kahramandan söz edilebilir... Batıda Gazi Osman, doğuda Gazi Ahmet Muhtar paşalar...” diye yazıyor. (Taraf, 19 Eylül 2009)
Elbette onlar da var... Ama asıl büyük kahraman, bence Ömer Lütfü Paşa’dır.
Friedrich Engels, “Sayıca ve silahça Rus ordusu Türk ordusundan kat kat üstün... Türklerin ise başlıca üstünlüğü komutanları Ömer Paşa’dır. Muharebenin sonucunu Ömer Paşa’nın bireysel yetenekleri; sabır, dayanıklılık ve uzgörüsü belirleyecektir” diyor. (Marx & Engels, Toplu Yapıtlar, Cilt 12, İngilizce baskı, s. 428)
Dönemin İngiliz gazeteleri Rusların gerileyişini büyük ölçüde abartır. Bunun üzerine Friedrich Engels, New York Daily Tribune’de şu satırları yazar: “Silistre Kalesi’ndeki askerlerin ve Ömer Paşa’dan aldıkları söylenen 2 bin asker civarındaki yardımın, Rusların tam bir yenilgiye uğratılması sonucunu verdiğine, 90 bin ya da 100 bin Rus askerinin, 15 bin Türk askeri önünden kaçtığına inanmak için büyük ölçüde saf olmak gerek” diye yazar.
Karl Marx, Ömer Paşa’dan “devşirme ve devrimci” diye söz eder.
Hani bugün globalizm/kozmopolitizm filan deniyor ya... Bakmayın siz...
Hayat insanı nereye götürür?
22 yaşında Avusturya ordusundaki genç bir teğmenin, Mihaylo Latas’ın sonunda Ömer Lütfü Paşa olup Türk ordusunun başkomutanlığına yükselmesi...
İşte Ömer Lütfü Paşa daha o zamandan, ta 19. yüzyılda dünya ölçüsünde böyle bir enternasyonalist kahramandır.
Hayatını yeni baştan seçen cesur bir insan, büyük bir devrimci komutandır.
Cavlı Çulfaz Siyaset Bilimci
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması