Hedefimiz ulus devlet kurmak değil

Demirtaş, Brüksel’deki konferansta ‘bir arada yaşama’ vurgusu yaptı, Rojava’yı örnek gösterdi.

Yayınlanma: 13.12.2014 - 05:00
Abone Ol google-news

Brüksel’deki Kürt sorunu konulu konferansın son gününün ilk oturumunda “Ortadoğu’daki kaos ortamının alternatifleri nelerdir” sorusuna cevap arandı. Avrupa Birliği - Türkiye Yurttaşlık Komisyonu (EUTCC) Genel Sekreteri Prof. Michael Günter ile Türkiye’den Osman Kavala’nın moderatörlüğündeki oturumda Boğaziçi Üniversitesi’nden İran Kürdistanı asıllı Profesör Abbas Vali, İsrail’den Prof. Ofra Bengio, Ankara Üniversitesi’nden Bahar Şimşek, Hollandalı gazeteci
Frederika Geerdink, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu’ndan Bodil Ceballos ve PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslim konuştular.

Günün ikinci, konferansın son oturumunda moderatörlüğü Avrupa Birleşik Sol’dan Jürgen Klute ve Türkiye’den Aslı Aydıntaşbaş üstlendi. Oturum da moderatörler adına Aslı Aydıntaşbaş’ın konuşması ile başladı. Aydıntaşbaş iki günlük konferansta önemli bulduğu iki noktanın altını çizdi. Birinci olarak Kürtlerin, Batılıların gözünde Ortadoğu’da bir güven ve istikrar unsuru olarak algılandığını söyledi. İkinci olarak da Kürt siyasal hareketinde kendisini kaygılandıran bir “özgüven patlaması” gözlediğini belirtti.

Konferansın son gününde söyleyecekleri merakla beklenen konuşmacı HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tı. Programda Demirtaş’ın konuusu “Çeşitlilik içinde birlik temelinde yeni demokratik Türkiye’ye Kürtlerin katkıları ve çözüm önerileri” olarak belirtilmişti.

Demirtaş da sözlerine “Bana önerilen konu aslında benim partimin programı” diyerek başladı ve özetle şöyle devam etti: “Ortadoğu gibi dinlerin, mezheplerin, halkların birbirine düşman edildiği bir bölgede ‘yeniden bir arada yaşamak projesi’ bırakın hayata geçirmeyi, ütopik bir mesele olarak anlaşılıyor. Bu doğrudur. Farklı mezhep, din ya da etnik kökenden insanlar bırakın
mahalleyi, sokağı, aynı kentte bile yaşayamaz hale geldiler. Rojava hariç. Rojava Ortadoğu’nun yeniden dizayn sürecine müdahale ediyor ve her şeyin siyah ve beyaz olmadığını gösteriyor.

‘Haydi gelin farklı kimlikler olarak bir araya gelelim, bir arada yaşayalım’ demekle olmuyor. Bunun bir modelinin, güvencesinin olması gerek. Nasıl bir ekonomi, nasıl bir devlet yapısı ile bir arada nasıl yaşanır sorusuna cevap Rojava’dır.…

100 yıl önce belirlenen sınırları bugün yeniden dizayn sürecini yaşıyoruz ve Ortadoğu bu yüzden yeniden karıştı… Bunu nasıl çözeceğiz, nasıl müdahale edeceğiz?”

Demirtaş bu soruları sıraladıktan sonra uzun uzun Öcalan’ın “Demokratik ulus, demokratik özerklik, demokratik konfederasyon” gibi terimlerle tanımladığı projesini anlattı ve kendilerinin bir ulus-devlet kurma hedefini reddettiklerini, altını çizerek belirtti. Bunu seçmenin kolay bir yolunun tercih etmek olduğunu yineledi, ardından da “Biz zor olanı seçiyoruz ve aslında bu Kürtler ve Ortadoğu halkları için bir kazanım, bir avantaj” diye ekledi.

Demirtaş, oturumun sonunda kendisine yöneltilen bir soruyu da “Müzakere sürecinde muhatabımız ile bizim aramızda ciddi farklılıklar var. Umalım Türkiye hükümeti bu projenin suya düşmesini önler. Ama bugünlerde yaptıklarına bakarsak hükümet henüz bu noktaya gelebilmiş değil” cümlesiyle cevapladı.

‘İran ve Kürtler belirleyici güç’

Panelistler arasında, Türkiye’yi en iyi tanıyan gazetecilerden Alman Günter Seufert’in yanı sıra Şirin Payzın da ilgi odağı oldu. Son oturumda, “Ortadoğu ve radikal İslam” konusunda görüşlerini belirten Şirin Payzın’ın “Bugün Ortadoğu’da iki belirleyici güç var: İran ve Kürtler. Kobani olayında Kürtlerin bütün dünyanın duyarlı kılınmasını sağlayacak bir diplomasi yürüttüklerini hepimiz gördük, görüyoruz. Ortadoğu’da Türkiye, özellikle Erdoğan belirleyici aktör olmak istiyordu. Oysa öyle olmadı” sözleri de konferansın ilginç konuşmalarından biri olarak

‘IŞİD uluslararası toplumun sorunu’

Salih Müslim, IŞİD’in insanlık suçu işlediğini ve yargılanıp mahkûm edilmeleri gerektiğini savunarak, “Ancak bunu ben yapamam. Ne yetkim var ne de gücüm. Zaten
uluslararası toplum, mesela Avrupa Birliği, mesela Birleşmiş Milletler PYD’yi resmen tanımış değil. O yüzden bu önerimi AB ve Birleşmiş Milletler’e yöneltiyorum. IŞİD canilerini yakalamak ve yargılamak onların görevi olmalı” dedi. Salih Müslim ayrıca 1 Eylül’ün “Dünya Kobani Günü” olduğunu hatırlattı ve bunun değiştirilerek “Dünya terörle mücadele günü” ilan edilmesini de önerdi.

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler