'Hukuk hiç bu kadar çiğnenmemişti'

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Mehmet Haberal'ın kardeşi Ali Haberal, Tuncay Özkan'ın kızı Nazlıcan Özkan, Mustafa Balbay'ın kardeşi Suat Balbay ve CHP'nin bazı hukukçu milletvekillerinin de katılımıyla TBMM'de basın toplantısı düzenledi. ''Hukukun bu kadar çiğnendiği bir başka dönem yaşandığını hatırlamıyorum'' diyen Tarhan, söz konusu dava kapsamında ortaya çıkan uygulamaların anti-demokratik olduğunu ileri sürdü.

Tutukluların listesine, ''baskılarla darmadağın edilmiş aileleri de eklemek gerektiğini'' ifade eden Tarhan, ''Bir kez bile demokrasi kitabını okumayanların Ortadoğu'ya demokrasi dersi vermelerini hayretle izliyoruz. Bu zorbalığın, zulmün sona ermesi için anayasa ya da yasa değişikliğine gerek yoktur. Yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı ayaklar altındadır bu dönemde'' dedi.
 

Yakınları konuştu

CHP'li Süheyl Batum, davanın ardından yaşanan tutukluk sürelerinin ''artık hukuku aştığını, vicdani ve ahlaki bir sorun haline geldiğini'' savundu. Batum, ''Ülkenin bir ilindeki mahkeme, 3 aylık tutukluk süresini fazla buluyor, bir başka ilde insanlar 3,5-4 yıldır tutuklu bulunuyor, anlamak güç'' dedi.

Ali Haberal ise kardeşinin sadece ülkesine hizmet etmeye çalışan bir bilimadamı olduğunu savunarak, ''Tıp alanında birçok ilkleri imza atan kardeşim tutuklu bulunuyor. Ömrü ameliyathanelerde geçen biri, 'örgüt kurma' suçlamasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı. Biz 'tutukluluk kaldırılsın' derken, 'yargılanmasınlar' demiyoruz. Bu AB normlarının getirilmesini istiyoruz. Bu ayıp ortadan kaldırılsın'' diye konuştu.

Tuncay Özkan'ın kızı Nazlıcan Özkan da babası tutuklandığında 15 yaşında olduğunu anımsatarak, ''Bugün 19 yaşındayım. Hiçbir suçlama yokken babamla bu kadar zaman ayrı bırakılmamız hukukun neresinde var? Böyle bir hukuktan utanıyorum. Günlerdir tecrit hücresinde tutulan babam, ne bir siyasi ne de hukuki mücadele verebiliyor. Sadece yaşam mücadelesi veriyor'' şeklinde konuştu.

Suat Balbay ise konuşmasında, ''iktidarın yıllardır 'seçmen iradesi' lafını ağzından düşürmediğini ancak bir türlü bunun gereğini yapmadığını'' öne sürdü. Deniz Feneri e.V soruşturması çerçevesinde tutuklu bulunanlara uygulanan kararın, kendileri için de uygulanması talebinde bulunan Balbay, ''Artık Silivri'de hukuk bitti. Bu sorunu Meclisin çözmesini bekliyoruz. Özellikle iktidardan somut adımlar bekliyoruz'' dedi.
 

Sorular

Bir gazetecinin, ''yemin krizinin ardından imzalanan mutabakatın uygulamasının ne aşamada olduğunu'' sorusuna Süheyl Batum, ''Mutabakat zaptına iktidarın uymadığını çok açıklıkla görüyoruz. Yargılamanın devam ederken tutuklamamanın olmaması veya var ise çok somut bir şekilde bunun belirtilmesi sorununa bugün dikkat çekmek istiyoruz. O zapta, 'milletvekillerinin açıkça parlamentoda olması gerektiği'' vurgulanırken, bugün buna uyulmuyor. İktidar buna uymuyor'' yanıtını verdi.

Bir başka soru üzerine ise Tarhan, ''Söz konusu dava neticesinde gelişen olaylarda insan hakkı ihlalinin'' söz konusu olduğunu öne sürdü. Tarhan, ''Anayasanın ilgili maddesiyle güvence altına alınmış adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesinin darmadağın edildiğini görüyoruz. Bunun muhalifleri susturmak için kullanılan bir yöntem olduğunu biliyorum, görüyorum. Bunu politik yırtıcılık olarak değerlendirilme gerektiğini düşünüyorum'' diye konuştu.

Öte yandan, basın toplantısına gelen BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, bir süre izledikten sonra ayrıldı.
 

Kamer Genç'in açıklamaları

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, basın toplantısı çıkışında gazetecilerin, ''Dersim olaylarına'' ilişkin sorularını yanıtladı. ''Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti ülkeyi dikta rejimine götürüyor'' iddiasında bulunan Genç, ''Dersim olaylarının'' bu kadar gündem tutulmasını anlamadığını ifade etti. Genç, ''Eğer iktidar bu konuda samimi olsa bizim olayların araştırılmasına ilişkin bir sürü önergemiz var. Onları dikkate alırlar. Bunlar oy için her şeyi yaparlar. Bu sadece Genel Başkanımızı yıpratmak amaçlı yapılıyor'' şeklinde konuştu. Genç, bir başka soru üzerine, ''Genelkurmay Başkanlığının arşivlerinin incelenmesi durumunda olaya ilişkin gerçeklerin ortaya çıkacağını'' söyledi.