İklim uzmanını şaşırttık

İklim profesörü Stocker, iklim değişikliğinin Türkiye’de ciddiye alınmamasına şaşırdı.

Yayınlanma: 13.11.2015 - 20:35
Abone Ol google-news

İklim değişikliği konusunda “dünyadaki en yetkili kişi” olarak gösterilen Prof. Thomas Stocker, G20 ve Paris İklim Zirvesi öncesinde Cumhuriyet’e konuştu. Stocker’in, “Türk kamuoyu üzerinde yapılan bir araştırma, 2010 yılında insanların yüzde 74’ünün iklim değişikliğini ‘ciddi’ bir problem olarak gördüğünü, fakat günümüzde bu rakamın yüzde 37’ye düştüğünü ortaya koyuyor” verisi üzerine tepkisi, “Aman Tanrım, gerçekten mi” oldu. Stocker Türkiye’nin termik santrallara yönelmesini de eleştirdi.

5 derecelik artış

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki İklim Forumu’nda konuşmak üzere İstanbul’a gelen İsviçreli bilim insanı Stocker, Prof. Levent Kurnaz tarafından iklim değişikliği konusunda konuşabilecek “dünyadaki en yetkili kişi” olarak tanıtıldı. Yaptığı sunumda iklim değişikliği sebebiyle Akdeniz Havzası’ndaki ısı seviyesinin 2081-2100 senelerinde 4-5 derece artacağını belirten Stocker, bu durumun kuraklık ve deniz seviyesinin yükselmesine yol açacağını, dünyanın toplu göçlere tanıklık edeceğine dikkat çekti.

El Nino yılındayız...

- Araştırmalar gezegendeki ısı artışının 1 dereceyi geçmek üzere olduğunu ve 2015 senesinin en sıcak sene olacağını gösteriyor...

Stocker - Bu sene daha sona ermiş değil ve hatırlatırım ki bir El Nino senesi içerisindeyiz. Bu yüzden duruma bu açıdan da bakmamız gerekir. Ama gördüğümüz, 19. yüzyılın sonundan 2011’e kadar, gezegenin ısısının 0.85 derece arttığı yönünde. Son iki sene özellikle sıcak geçtiği için şu anda 1 derece barajının kıyısındayız. Bu demek oluyor ki iklim değişikliğindeki insan etkisi kesinleşmiştir, tüm raporlar ve bulgular bu yönde, bu tüm hükümetler tarafından tartışılamayacak bir gerçek. Geleceğe baktığımızda mümkün olan çeşitli geleceklerin bizi beklediğini görüyoruz. İlk senaryo, ısı artışının 2 dereceyi geçmeyeceği bir gelecek ve bu çok büyük bir sera gazı emisyon azaltımı gerektirir. Ya da her şeye olduğu gibi devam ederiz, iklim değişikliğinin etkilerini çok ciddi ve şiddetli bir şekilde tecrübe ederiz.

Toplu göç olacak

- Ne gibi etkilerden bahsediyoruz?

Stocker - Örneğin deniz seviyesinin yükselmesi ve kurak bölgelerdeki insanların topraklarını kullanamaması... Bu bölgelerde uyum sağlamak o kadar imkânsız hale gelecek ki, bu göç etmek anlamına gelecek..

Güneşiniz bol...

- Ülkelerin iklim değişikliğini önlemek adına niyet ettiği katkı paylarından bahsedelim, örneğin Türkiye’nin açıkladığı rakamları nasıl değerlendirirsiniz?

Stocker - Şu anda tüm ülkelerin açıkladığı senaryolar gerçekleşirse, gezegen 2.7 derece ısı artışına maruz kalacak. Bu 2 derece hedefinin üzerinde. Türkiye’nin açıkladığı rapor da tabii ki yeterli değil. Türkiye gibi gelişen bir ülkenin niyetlerinin daha hırslı olması beklenmeli, ve bekleniyor da. Çünkü sizler önemli bir dönüm noktasındasınız, şu ana kadar inanılmaz bir kalkınma gösterdiniz ve şimdi enerji yatırımların ikinci dalgasının eşiğindesiniz. Eğer gelecek 40-50 senenin kaderini belirleyecek bu yatırımlar, termik santrallar gibi eski teknolojiler üzerinden yapılırsa, o zaman bunun Türkiye açısından son derece yetersiz olacağını söyleyebiliriz. 20-30 seneye çevre dostu, yenilenebilir yeni teknolojileri uygulaması çok zor olacak. Çünkü paranızı çoktan diğer tarafa harcamış olacaksınız. Ve ülkenizin benim ülkeme göre o kadar daha fazla güneşi var ki.. Bu teknolojilerin maliyetleri geçtiğimiz senelere göre çok azaldı.

Sahiller riskli...

- Bölgesel iklim risklerinden bahsetmek gerekirse, Akdeniz havzasını nasıl tehlikeler bekliyor?

Stocker - Akdeniz Havzası iklim değişikliğini en şiddetli hissedecek bölgelerden biri. Her şey olduğu gibi sürerse, 21. yüzyılın sonunda bu bölgede yağış miktarının neredeyse yüzde 40 azalması öngörülüyor. Bu bölgede günümüzde bile birçok bölgede kuraklık yaşanıyor. İkinci bir etki ise tabii ki artan sıcaklıklarla Akdeniz’in su seviyesinin yükselmesi. Buzullar eridikçe ve suyun ısıyla genişlemesi sonucu su seviyelerinin 65 cm kadar yükselmesi bekleniyor. Özellikle sahil bölgelerinde bu artışın etkileri çok fazla hissedilecek.

Aman Tanrım...

- Türk kamuoyu üzerinde yapılan bir araştırma, 2010 senesinde insanların yüzde 74’ünün iklim değişikliğini “ciddi” bir problem olarak gördüğünü, fakat günümüzde bu rakamın yüzde 37’ye düştüğünü ortaya koyuyor. Türkiye gibi bir ülkede iklim değişikliğinin gündem olması için ne yapılması gerekiyor?

Stocker - Aman Tanrım, gerçekten mi? Tamam, anlıyorum, içinde yaşadığımız toplumun mücadeleleri, mülteci problemi, Ortadoğu’nun durumu, savaş kapınızda... İnsanlar iklim değişikliğinden çok daha “acil” problemleri önemsiyor olabilir. Bu yüzden hükümetler kısa vadeli problemlere çözüm bulurken aynı zamanda uzun vadeli, çok önemli problemleri gözden kaçırmamalı. İklim değişikliği geleceğimizi tehdit eden en büyük ve en önemli konu; ülkedeki tüm insanları, tüm dünyayı tehdit ediyor. Bu yüzden hükümetlerin yetkin bir şekilde bu problemle başa çıkması çok önemli. Eğer bu aşağıdan yukarıya dillendirilen bir endişeye dönüşürse, hükümetler bunu dikkate almak zorunda kalır.

Nükleer santrallar şehre yakın olamaz

- Nükleer enerji hakkındaki görüşleriniz neler? Türkiye’nin ilk nükleer santralı inşa ediliyor…

Stocker - Tabii ki nükleer santralların çok ciddi problemleri var. Birincisi, insanların yaşadığı yerlere nükleer santral inşa edemezsiniz. O bölgeyi ciddi şekilde etkiliyor. Klasik risk değerlendirmesi nükleer için geçerli değil. Başka projelerde bir kaza olduğunda ertesi gün temizlemeye başlarsınız. Nükleer santralda bu mümkün değil, uzun süreli bir zehirlenme yaşanır ve toprağı kaybedersiniz. Bu yüzden nükleer santralları şehirlere yakın değil, uzaklara yerleştirmelisiniz. Uzun süreli ve kapsamlı bir değerlendirme yapmadan buna kalkışamazsınız.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler