Krizi hâlâ küçümsüyor
Daha önce küresel krizin Türkiye'yi teğet geçeceğini ileri süren Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında "Tahminimiz odur ki, kriz tepe noktasına ulaşmış ve inişe geçmiş durumdadır" dedi. Hindistan'dayken krize ilişkin önlem paketini Türkiye'ye döndüğünde açıklayacağını belirten Erdoğan, kesin tarih vermekten çekinerek, hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.
Geçen haftaki Hindistan gezisinde krize ilişkin önlem paketini Türkiye’ye döndüğünde açıklayacağını söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün ulusa sesleniş konuşmasında “Yeni bir tedbir paketinin hazırlıklarını tamamlamak üzereyiz” diyerek kesin bir tarih vermekten çekindi. Bir ay önce “İnanıyorum kriz bizi teğet geçecek” diyen Erdoğan, dün “Tahminimiz odur ki, şu an itibarıyla kriz tepe noktasına ulaşmış ve inişe geçmiş durumdadır” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan dün televizyonlarda yayımlanan “Ulusa Sesleniş” konuşmasında, uluslararası finans piyasalarında 2008 ortalarında büyük çapta ekonomik dalgalanma ve tarihi bir kriz döneminin yaşanmaya başlandığına işaret ederek, bu tarihi krizin eylül ayından itibaren zirve noktaya ulaştığını, artık başladığı yer olan ABD’yi aşarak tüm dünyayı etkisi altına aldığını belirtti.
‘Türkiye krizden etkilenecek’
Birçok köklü finans kuruluşunun, bankanın, sigorta şirketinin iflas ettiği, kamulaştırıldığı bu sürecin, 1929 yılında yaşanan “Büyük Buhran” ile eşdeğer bir kriz olarak değerlendirildiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Tahminimiz odur ki şu an itibarıyla kriz tepe noktasına ulaşmış ve inişe geçmiş durumdadır. Ancak bu büyük krizin etkileri şüphesiz daha uzun bir zamana yayılacak ve telafisi de zaman alacaktır. Nitekim küresel ekonomide bir daralma yaşandığını, talebin düştüğünü, gıda ve emtia fiyatlarının arttığını, birçok ülkede enflasyonun yükselişe geçtiğini görüyoruz. Küresel ekonomideki bu zor sürecin Türkiye’ye hiçbir yansımasının olmaması elbette mümkün değildir. Türkiye dışa açık, küresel ekonomiye entegre olmuş yapısıyla hiç kuşkusuz bu krizden etkilenecektir, etkilenmektedir.”
Hükümet olarak, krize karşı duruşlarının “bazı kesimler tarafından ya yanlış anlaşıldığını, ya da bilinçli şekilde çarpıtıldığını” savunan Başbakan Erdoğan, “Üzülerek ifade edeyim ki, küresel kriz üzerinden birçok çevrenin birçok şekilde rant elde etme çabası içinde olduğunu müşahade ediyoruz” dedi. Başbakan Erdoğan, bu olağanüstü hassas şartlardan menfaat umanların, topluma moralsizlik, karamsarlık pompalayarak bu süreçten kazançlı çıkmaya çalıştığını öne sürdü.
Türkiye kötü etkilenecek
Kanadalı iktisatçı David McNally, “Türkiye’de krizden etkilenmeyecek sektör kalmayacak. Ama yabancı yatırıma ve ihracata dayalı sektörler, krizden en ağır etkilenenler olacak” dedi. Türkiye’nin güvende olduğunu sandığını ancak bunun doğru olmadığını vurgulayan McNally, IMF’nin krizi Türkiye’ye taşıdığını ileri sürdü.
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), yılda iki kez hazırladığı ekonomi raporunun ikincisinde, Türkiye’yi, G7 ülkelerinin dışında krizden en kötü etkilenecek ülkeler arasında saymasının ardından bir karamsar açıklama da Kanadalı iktisatçı David McNally’den geldi. Geçen hafta Londra’da katıldığı bir konferansta “Ekonomik krizde Türkiye’yi ve Güney Afrika’yı izleyin; krizin etkisinin en yoğun hissedileceği ülkeler bunlar” diyen York Üniversitesi’nden McNally, İngiliz haber kanalı BBC’ye, krizin Türkiye’yi nasıl etkileyeceği konusunda şunları söyledi:
4 Türkiye ve Güney Afrika’nın cari açıkları, gelişmekte olan ekonomiler diye tabir edilen diğer ülkelere kıyasla özellikle yüksek. Bu da, Türkiye yabancı sermaye akışına ciddi bir şekilde ihtiyaç duyuyor demek. Türkiye’ye yabancı sermaye akışı aksarsa, bu, ülke ekonomisi için bir felaket olur.
4 Türkiye’de krizden etkilenmeyecek tek bir sektör bile kalmayacak. Ama yabancı yatırıma ve ihracata dayalı sektörler, krizden en ağır etkilenenler olacak. Krizin ilk aşamasını az hasarla atlatan Türkiye güvende olduğunu sanıyor.. ama bu doğru değil. Üretimde yaşanacak bir daralmanın ve işsizliğin artmasının ardından Türkiye’ye karşı güvensizlik artarsa, yabancı sermaye ülkeden hızla çıkmaya başlar.
4 IMF, Türkiye’ye aktaracağı paraları geri alabilmek için kamu harcamalarında kısıntıya gidilmesini öngörüyor. Ancak ekonominin durgunluğa girdiği bir aşamada, devletin de harcamalarını kısması, resesyonu daha da kötü bir hale getirir.
4 IMF’nin modeline göre krizin en yoğun etkisi, merkezden, kalkınmakta olan Türkiye gibi ülkelere doğru yayılmalı. IMF’nin görevi de zaten merkezi kurtarmak, çevre ülkeleri değil. Türkiye gibi ülkelerin hükümetleri, “Öncelikli olan insanlarımız ve onların yaşam standartlarıdır. Eğer bu, dış borçlarımızı ödeyemeyeceğimiz anlamına geliyorsa bırakalım öyle olsun” diyebilmeli.
Emekçiyi isyan ettiren tablo
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı Kasım ayından beri Türkiye İstatistik Kurumu’nun Tüketici Fiyat Endeksi’ne bağlı 851 üründeki fiyat artışı yüzde 84.5 olarak gerçekleşti. 6 yıllık sürede yurttaşların ağırlıklı olarak kullanmak zorunda oldukları 84 çeşit temel tüketim maddesindeki fiyat artışı yüzde 121’e ulaştı. Buna karşın maaşlar yüzde 42 oranında eridi. Çalışanı, ücretler kadar enflasyon hesabı da vurdu.
Çalışanı sadece ücretlerdeki gerileme değil, hükümetin enflasyon hesabından kaçırdığı alım gücündeki düşüş de etkiledi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 Kasım ayından beri TÜFE’ye bağlı 851 üründeki fiyat artışı yüzde 84.5 olurken, yurttaşların ağırlıklı olarak kullanmak zorunda oldukları 84 çeşit temel tüketim maddesindeki fiyat artışı yüzde 121’e ulaştı.
Birleşik Metal-İş Uzmanı Serkan Öngel’in yaptığı hesaplamaya göre AKP iktidarında işçi ücretleri, reel olarak sektörüne göre yüzde 3.25 ile yüzde 26.84 arasında düştü. Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi tarafından Cumhuriyet için yapılan araştırmada ise şu sonuçlara ulaşıldı:
4 Hükümet 2006’da enflasyonun yüzde 5, 2007 için de yüzde 4 olacağını öngörerek maaşlara zam yaptı. Enflasyon hedefi bu iki yılda yüzde 93 ve yüzde 110 oranında saptı. Buna karşın hükümet 2008 için de enflasyon hedefini yüzde 4 olarak belirledi.
4 Hükümet, toplu görüşmelerde enflasyon çerçevesinde 2008 için ortalama memur maaşına 90 YTL, en düşük dereceli memur maaşına da 75 YTL artış yapmıştı. 10 ayda elektriğe yüzde 50, doğalgaza yüzde 77, kiraya yüzde 11, gıdaya da ortalama yüzde 13 zam geldi.
4 2002 Kasımı’ndan beri yurttaşların temel tüketim maddeleri olan 84 çeşit üründeki fiyat artışı yüzde 121 oldu. 6 yılda maaşlar, temel tüketim maddeleri karşısında yüzde 42 eridi.
4 84 üründe enflasyon 2006’da yüzde 12; 2007’de yüzde 13.25, 2008’de ise yüzde 17.42 oldu. Bu dönemlerde TÜFE’deki artış ise yüzde 10’u geçmedi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza