Mutasyon geçiren koronavirüs artık daha mı bulaşıcı?

Her virüs mutlaka mutasyona uğrar; bu, virüsün yaşam döngüsünün bir parçasıdır. Uzmanlara göre, yeni mutasyonlar Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan orijinal koronavirüse aşırı derecede benziyor ve hiç de daha agresif gözükmüyor

Mutasyon geçiren koronavirüs artık daha mı bulaşıcı?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.05.2020 - 10:35

Yeni koronavirüs SARS-CoV-2 tüm dünyaya yayıldıkça, virüsün daha ölümcül bir şeye dönüşeceği ve insanlığa daha korkunç bir tehdit haline geleceği öngörülerinde bir artış oldu.

Şubat ayının sonlarında Nature Microbiology’de yayınlanan bir raporda araştırmacılar, mutasyon, “Doğal olarak beklenmedik ve sinsi dönüşümleri çağrıştırıyor” diye ifade etmiş ve “Yanlış bilgi üzerinden şekillenen mutasyon tartışmaları virüs salgınlarıyla birlikte serpilir” şeklinde devam etmişlerdi ve şu an SARS-CoV-2’yle birlikte yaşadığımız tam da bu. Ancak mutasyon ille de kötü bir şey değildir. Her virüs mutasyona uğrar; bu virüsün yaşam döngüsünün bir parçasıdır. Ama bu değişim ve dönüşümler her zaman çok önemli değildir.

Bazı durumlarda bu mutasyonlar, aslında virüsün daha da zayıflamasına sebep olur. Buna rağmen genellikle bu değişiklikler o kadar küçüktür ki hastalığın bulaşma ve öldürücülük oranlarında dikkate değer bir fark yaratmazlar.

KORONAVİRÜS MUTASYONA UĞRUYOR

Yeni koronavirüs bir RNA virüsüdür; yani bir protein kabuğu içerisinde sarmalanmış genetik madde yığını. RNA konakla temasa geçtiğinde, kendini kopyalamaya başlar; bu işlem diğer hücreleri enfekte edinceye kadar devam edebilir. Grip ve kızamık gibi RNA virüsler; uçuk, çiçek hastalığı ve papilom virüsü gibi (HPV) DNA virüslerle kıyaslandığında değişim ve mutasyonlara daha yatkındır.

Minnesota Üniversitesi Moleküler Viroloji Enstitüsü’nden araştırmacı ve Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mark Schleiss “RNA virüsleri dünyasında değişim bir normdur. RNA virüslerin sık değişmesini bekleriz. Bu, onların doğasıdır” diye ifade ediyor. SARS-CoV-2 de bunun istisnası değildir ve geçtiğimiz birkaç aydır mutasyona uğramaktadır. Ancak bu virüs çok yavaş bir hızda mutasyona uğramıştır. Ve mutasyon geçirdiğinde, ürettiği yeni kopyalar orijinal virüsten çok farklı değildir.

Sürdürülmekte olan bir Covid-19 aşı çalışmasına katkı sağlayan Yale Tıp Fakültesi Patoloji Bölümünden araştırmacı Dr. John Rose, “Virüsün Çin’de izole edilen genetik dizilimleri, şimdi ABD’de ve dünyanın geri kalanında dolaşımda olan virüslerinkine çok yakın” dedi.

DAHA BULAŞICI HALE Mİ GELDİ?

Ulusal Los Alamos Laboratuvarından bilim insanlarının yaptığı bir araştırma, SARS-CoV-2’nin mutasyon geçirerek daha bulaşıcı olabilecek bir yeni forma dönüştüğünü gösteriyor. Henüz hakem değerlendirmesinden geçmemiş araştırmaların yer aldığı BioRxiv web sitesinde yer alan bu yeni çalışmaya göre, Mart ayının ortalarından beri dünyadaki Covid-19 enfeksiyonlarının çoğunun arkasında bu yeni tür virüs var. Araştırmacılar, toplamda 14 Covid-19 türü tanımladı ve araştırma bulgularını aşı ve ilaç çalışması sürdürenlerle paylaştı.

Söylendiğine göre, tanımlanan yeni baskın tür laboratuvar koşullarında daha bulaşıcı gözükmüyor. Ancak araştırmacılar şimdi bu varyasyonun, laboratuar ortamından farklı olarak vücutta nasıl davranacağını anlamaya çalışıyorlar. Ayrıca bu çalışma henüz hakem onayından geçmiş değil; bu da çalışmanın henüz bağımsız değerlendirmesinin yapılmadığı anlamına geliyor.
Aynı zamanda, bu yeni mutasyon insanları farklı şekillerde mi enfekte ve hasta ediyor? Burası da henüz açık değil. Şu anda, yeni varyasyonun sebep olduğu hastalık ve hastaneye yatış oranları benzer gözüküyor. İyileşme sonrası yeniden enfeksiyon mümkün mü? Bu değişimler geliştirilmekte olan aşı ve tedavileri etkiler mi? Bu yeni mutasyonların bu tür yansımalarını anlamak için daha fazla veriye ihtiyaç var.

'MUTASYONLAR DAHA ÖLÜMCÜL HALE GETİRMİYOR'

Virüs mutasyonları, İtalya ve aynı zamanda New York’ta olup biten gibi, Aralık sonunda Vuhan’da ortaya çıkan orijinal türden daha bulaşıcı ve daha öldürücü gözükmüyor. Virüslerin daha agresif bir hale gelecek bir mutasyon geçirme ihtimali nadir de olsa vardır; ancak RNA virüslerinin daha zayıf versiyonlara dönüşmesi daha muhtemeldir.

Texas A&M Üniversitesi Texarkana Biyoloji Bölümü Başkanı Dr. Benjamin Neuman, “Neredeyse tüm mutasyonlar, virüslerin bir kısmını öncekinden daha etkisiz çalışır hale getirir. En yaygın yaşanan şey ise mutasyonların çabucak ortaya çıkıp tekrar sönümlenmesidir” şeklinde konuştu. Ancak orijinal türün ve mutasyonlarının karakter özellikleri birbirinden büyük oranda farklıdır.

AŞI AÇISINDAN BU NE ANLAMA GELİYOR

Mutasyonlar Covid-19 aşısının etkililiğini engellemeyecektir.Aslında, mutasyonların yavaş ve hafif doğası aşılar açısından iyi bir haberdir. Neuman, “Virüs hala ilk dizilime o kadar benziyor ki farklılıkların aşı açısından sorun olacağını düşünmek için çok sebep yok” diye konuştu.

Aşılar, genelde virüsün önceki versiyonunu hedefleme eğilimindedirler. Örneğin, grip aşısını el alalım. Neuman, “Yıllık H1N1 aşısı hala 2009 yılından bir türü kullanmaktadır. Bu tür, sonradan ortaya çıkan çeşitli formların atasıdır; farklılıklar olmasına rağmen, atasına verilen bir (bağışıklık) cevabı, tüm yeni nesillerde iyi sonuç veriyor gözükmektedir” dedi.Neuman, genellikle bir virüsün daha eski bir türünün, tüm varyantlarına karşı bağışıklık sağlayacak “yeterli özellikleri muhafaza edeceğini” de ekledi. Ancak grip virüsü yıldan yıla hızlı ve düzensiz bir şekilde mutasyona uğruyor.

Gribe bağışıklık cevabının yeniden aşı olmadan önce yaklaşık bir yıl sürdüğüne dikkat çeken Neuman, “Üstüne üstlük, bağışıklık sistemimizin grip virüsleri için çok kötü bir hafızası var” şeklinde devam etti. Schleiss, Covid-19 için daha iyi bir benzetmenin kabakulak olacağını söylüyor. RNA virüsleri olan kızamık, kabakulak ve rubellaya karşı 45 yıldan daha fazla bir süredir çok etkili bir aşımız var. Rose, “Bu virüsler aşıların sağladığı korumadan kaçmalarına yetecek düzeyde mutasyona uğramadı” dedi. Aynı şey Covid-19 için de geçerli olabilir. Rose, “Çabuk değişmeyen çoğu diğer virüse karşı olduğu gibi, bu virüse karşı da uzun vadeli bağışıklık sağlayacak etkili bir aşı mümkün olmalıdır” diye ekledi.

Schleiss, nihayet bir Covid-19 aşımız olduğunda, muhtemelen bu aşının, insanları “dolaşımda olan Covid-19 türlerinin büyük çoğunluğuna karşı öngörülebilir mutasyonlar açısından” koruyacağını söyledi. Gelecekte gelişigüzel mutasyonlar meydana gelse bile, Schleiss en kötü senaryoda çığır açan enfeksiyonlar göreceğimize, yaşamı tehdit eden hastalıklar yaşamayacağımıza inanıyor.

BAĞIŞIKLIK NE KADAR SÜRECEK?

Bir kişinin bağışıklık sistemi enfeksiyonu yendiğinde, bağışıklığın tam olarak ne kadar süreceği hala belirsizliğini koruyor. Bir enfeksiyon vücudu terk ettiğinde, gelecekte yeniden ortaya çıkarsa virüsü tanımlamak ve onunla savaşmak için bağışıklık sisteminde işaretler, yani antikorlar bırakır. 2003 yılındaki SARS salgınına baktığımızda, SARS geçiren insanlar, virüse karşı yaklaşık 2 yıl kadar bağışıklık sağlayacak güçlü SARS antikor rezervi geliştirdiler.Yaklaşık 3 yıl sonra, bu SARS antikorları azaldı ve bu insanlar virüse yeniden yakalanma ihtimaliyle karşı karşıya kaldılar. Covid-19 antikorları için de zaman tablosu benzer olabilir. Çok sayıda insanın hastalanmasıyla gelişen doğal bağışıklığa ek olarak bir aşının da yardımıyla, birkaç yıl içinde hastalığı kökünden kazımaya yetecek sürü bağışıklığına sahip olacağımızı ve yeniden enfekte olmanın bir sorun olmaktan çıkacağını umuyoruz.

Yıllar sonra bu Covid-19 antikorları eskidiğinde ve SARS-CoV-2 tekrar kapıyı çaldığında, vücutlarımız enfeksiyonu yine de hatırlayacak ve onla savaşmaya hazır olacaktır. Schleiss “Aşılar hafızayı güçlendirir” dedi. Bir insanda bağışıklık eskidiği için artık yüksek düzeyde antikor kalmasa bile, belli hücreler virüsü saptadığında mobilize olacak ve harekete geçeceklerdir. Schleiss, “Azalan bağışıklık kavramı karmaşıktır ve aşılandıktan sonra antikorlarınızın ne kadar kısa süre içinde dağılıp yok olduğu meselesinden çok daha fazlasıdır” dedi. Elbette, ne olup biteceğini ve insanların bağışıklığının ne kadar süreceğini tam olarak öngörmemiz mümkün değil. Schleiss “Doğa böyle işlemez. Bunu zaman gösterecek” dedi.

MUTASYONLAR DAHA AGRESİF DEĞİL

Yeni koronavirüs SARS-CoV-2 zaten birçok defa mutasyon geçirdi ve çoğu insan bu mutasyonların daha ağır ve öldürücü bir hastalığa mı yol açtığını merak etti. Uzmanlara göre, yeni mutasyonlar Çin Vuhan’da ortaya çıkan orijinal virüse aşırı derecede benziyor ve hiç de daha agresif gözükmüyor. Sonuç olarak, mutasyonlar çok benzer olduğu için, aşının insanları sadece orijinal türe değil, aynı zamanda yeni mutasyonlara karşı da koruması muhtemel.


Kaynak: Julia Riyes, Headline
Çeviri: BirGün Çeviri Kolektifi


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon