Ölene dek sınıfımın yanında yer alacağım...
Nejat İşler ile son filmi “Ejder Kapanı”nı konuşacaktık, bir bakmışız mülkiyet sorununu tartışıyoruz. Sonra spordan konu açıldı, oradan Bodrum’daki yeni evine, İstanbul’daki paylaşım savaşlarına ve onun “sığınılacak limanı” Tezgâh adlı dükkânına uzanmışız.
Ardından tiyatro, sinema, dizi... Sohbet öyle koyulaştı ki daldan dala atlayıp durduk. Ben, sıcak, dost ve kendini sakınmayan Nejat İşler’i sevdim. Aleyhinde onca şey yazılıp çizilirken, birçok insan onu niye seviyor artık şimdi daha iyi anlıyorum.
Ünlü aktör Nejat İşler, resmen sektörün “kara koyunu” gibi... DİSK’le birlikte en önde yürür haberimiz olmaz ancak hangi barda içtiğini hepimiz biliriz. Oyuncu arkadaşlarının ve elbette kendisinin haklarını savunur, disiplinsiz ilan edilir. O, ne yapsa olaydır. Nejat İşler için Recep Tayyip Erdoğan’ın yeğeni diyenler de var, onu alkolik ve sivri dilli bulanlar da... Hatta hasta bir Fenerbahçeli olduğu halde, onu kızdırmak için başka takımı tuttuğunu yazıp çizenler bile mevcut. O, sekiz saatlik iş günü kabul edilene dek, TV dizilerine noktayı koyduğunu söylüyor. Artık sekiz yıldır ara verdiği tiyatroya geri dönüyor, kendi ifadesiyle “tembel ve kısa süreli işlerin adamı” sinemaya da tam gaz devam edecek.
- Ejder Kapanı’nda, Güneydoğu’daki çatışma ortamının ertesinde “Vietnam Sendromu”na yakalanan bir eski askeri değil, bildiğimiz bir pisikopatı canlandırıyorsunuz. ‘Ensar’ karakterini biraz açabilir misiniz?
- Ensar, komando olmadan önce adam öldüren ve cezaevinin ardından askere alınan bir adam. Orada (askerde) değişmiş olsaydı, bu projeyi hemen kabul etmezdim. Önce neye hizmet ettiğine bakardım. Ensar, askerdeyken 12 yaşındaki kız kardeşine tecavüz ediyorlar, çocuk da bu travmanın ertesinde kendini asıyor. Askerlik bitiminde bakıyor ki “Rahşan Affı”nın ardından tecavüzcü serbest kalıyor. Artık o, öç almak istiyor, “Bundan sonra Devlet, benim” diyerek...
- Pedofili denilen insanlık suçu işleniyor filmde, gerçek hayatta adaleti sorgulayan, sorgulatan kıldan ince bir konu bu...
- Bu tüm dünyanın derdi, sürekli yeni önlemler alınan, en ağır suçtan bahsediyoruz. Çocuklar, en masumlarımız ve onlara yönelik bu şiddeti affetmek mümkün mü? Hukukun en agresif olması gereken durum, budur. Ancak bilinen bir gerçek de var. Devletlerin hukuk ile arasındaki bağın adı vicdan değil. Parası olan hukuka da sahip olabiliyor çoğu zaman. Unutamadığım bir laf vardır; “kanunlar bizim için değil, parası olan içindir” diye... Misal Cem Garipoğlu, bilmem kaç bin dolar vererek, aylarca serbest kalabildi, ya da yaşı geriye itilebildi.
- Eskiden mülkiyete karşıyım diyordunuz, bugün de aynı görüşte misiniz?
- Evet, mülkiyet hırsızlıktır. Dünyada birilerinin evi yok ve sizin varsa birilerinin hakkını çalmışsınız demektir. Ben geçen yıl, Bodrum’da bir ev aldım ve ne yazık ki hırsızlık yaptım. Aslında yapmamam lazımdı, kendimi iyi hissetmiyorum. Mahalle baskısına boyun eğmiş oldum. (Gülüyor)
- İstanbul’dan kaçmak mı istiyorsunuz?
- İstanbul’da yaşamayı düşünmüyorum. Paylaşım savaşları beni çok sıktı ve bunalttı.
- İstanbul, “kavgamızın başkenti” değil mi?
- Elbette. Ancak kavgamızın başkenti için dövüşenler, bundan vazgeçtiler. En önce onlar, mülk sahibi oldular.
- “Kapalıçarşı” adlı dizinin ardından Ejder Kapanı filminde de, erken ölüm sizi buldu. Neden?
- Benim kurallarım belli, insanca yaşamak ve çalışmak isterim. Haftada beş gün çalışacaksam, iki gün de izin yapmalıyım. Sekiz saatlik iş günü ve iki saat mesai, daha fazlasına “evet” demem, mümkün değil. En başında dizinin yapımcısıyla konuştuk, kabul edince anlaştık. Aramızda herhangi bir tatsızlık yok.
- Set işçilerinin yaşamlarını yitirmesinin sebebi de köle gibi çalıştırılmalarından kaynaklanmadı mı?
- Ben, Sine-Sen’in faal bir üyesiyim, oyuncuların mesleki birliği Biroy’un da... O olayı size anlatayım, kamyon şoförü olmayınca, kostüm kamyonunu setin kuaförü kullanıyor ve ardından kaza meydana geliyor. Kamyon kullanmak kuaförün işi değil ki, kamyoncu da suçlu değil, adam dinlenmek zorunda... Sette çalışan birini tanıyorum, beş ayda bir gün izin yapabildi. 150 gün çalışacaksınız, bir gün izin yapacaksınız. Böyle bir şey olmaz, olamaz. Benim bir vicdanım var, insanların köle gibi çalıştırılmalarına karşıyım. Bu yüzden koşullar düzelene dek, TV dizilerinde yer almayacağım.
- Sinemaya devam...
- Geçen sene “11’e 10 Kala”, şimdi Ejder Kapanı, yakın bir tarihte de “Siyah Beyaz” gösterime girecek. Sinemaya devam edeceğim. Çünkü toplasan çıkarsan iki ay sürüyor, ben kısa işlerin adamıyım. İki ay bilemedin üç ay, sonrası bana uymuyor.
Tiyatroyu çok özledim
- Ya tiyatro...
- Tiyatroyu çok özledim. 2002’den buyana tam sekiz yıldır uzağım sahneden. Bu yıl, tiyatroya döneceğim. Yapımcı yok, kanal yok, büyük sermaye yok. Arkadaşlarla hep birlikteyiz. Sahne senindir, set ise yönetmenin. Filmde yönetmen böyle istedi dersin, topu ona atarsın. Tiyatroda asla yırtamazsın. Sahnede hata da sana yazılır, sevap da...
- İleride yönetmenlik yapmayı düşünüyor musunuz?
- Tiyatro, beni asıl var eden yer. Tiyatronun eğitimini aldım, hakkında laf edebilir ve sorumluluk alabilirim. Sinema konusunda ise kendimi henüz yetkin görmüyorum. Ancak anlatmak istediğim hikâyeler var. Belki ileride yönetmenlik yapabilirim. Bakalım.
- (Üzerimde Fenerbahçe’nin 100. Yıl montu var, dakikada ilgisini çekiyor. Muhabbet hemen koyulaşıyor. Ben de soruyorum) Fenerli olduğunuzu bildikleri halde niye başka takımlarla adınızı anıyorlar?
- Tüm bunları, Fanatik bir Fenerbahçeli olan beni kızdırmak ve sinirlendirmek için yazıyorlar. Fener’in her maçına gitmeye çalışırım. Hatta bir film çekilse ve ben, 42 yaşına dek top oynayan efsanevi futbolcumuz Lefter Küçükandonyadis’i canlandırsam. Çok isterim bunu...
- Sizi, Recep Tayyip Erdoğan’ın akrabası diye biliyor pek çok kişi, bu nereden kaynaklanıyor?
- Sanırım 2003 yılı idi, Recep Tayyip Erdoğan hayli popüler, ben de “Gülbeyaz”da oynuyorum. Hakkı Devrim köşesinde, “Başroldeki çocuk, Erdoğan’a benziyor” diye yazdı. Bu belayı başıma Hakkı Devrim açtı. Aslında beni pek çok kişiye benzetirler, Erdoğan da bunlardan biri... Onunla bir yakınlığımız dahi yok.
- Sizinle ilgili setlerde disiplinsizlik yapıyor diye yakıştırmalar var, ben ise tam tersini duydum.
- Mesleğin başında, henüz konservatuvar öğrencisiyken benzer bir durumla karşılaşmıştım. Sanırım 21 yaşındaydım, hakkımı aradığım için kolaya kaçıp disiplinsiz dediler. Bir disipline inanırım, o da meslek disiplinidir. Yeşilçam Sokağı’na gidin, AKM’nin önünden kalkan otobüstekilere sorun. Ben anlatmayayım, ayıp kaçar. Benimle çalışanlar beni anlatsın. Yan yana gelmenin değerini, meslek birliğinin önemini iyi bilirim.
Ben sadece artistim
- Haberin yerini magazin alıyor. Ve siz de magazinin ilgi odağındasınız, bu böyle sürecek mi?
- Bence bu durum daha uzun yıllar böyle gider. Geçtiğimiz günlerde DİSK’in bir etkinliğine katıldım, en önlerde yürüdüm. Kimse haber yapmadı, ancak bir bardan çıkıyorsam üşüşüyorlar, ertesi gün bütün haberlerde varım. Kısıtlanamam, kendimi ifade ederek yaşarım. Adım çıkmış dokuza, inmez sekize... Ne de olsa bellemişler, alkolik, ailesinin reddettiği oğlan...
- Siz, “kara koyun” musunuz?
- Ben sadece artistim, bu halde bile bunlar başıma geliyorsa, memleket meseleleriyle uğraşan aydınların başlarına neler geliyordur. Harbiden konuşanları, suya sabuna dokunanları, biliyoruz ki katlediliyorlar. Onların olduğu yerde bizim ne hükmümüz var ki... Dedem feshanede, babam fabrikada işçiydi. Emin olduğum şey, ölene dek sınıfımın yanında kalacağım.
- Galatasaray’da “Tezgâh” adlı kafe ve kitabeviniz var, orası sizin için sığınılacak bir liman mı?
- Aynen öyle... Orayı, bir şeyler gelsin, para kazanayım diye açmadım. İstediğimi yapıyorum. Yani sığınılacak limanımda mutlu ve huzurluyum.
- Nejat İşler, eskiden tişört ve kitap satarak hayatını idame ettirebilirdi, ya bugün?
- Tembelim ama eve ekmek getirebilecek her işe varım. Bu saatten sonra zor ama yine de yaparım.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı