Rıza Sarraf'ın avukatı bile yolsuzluktan utanmış

TBMM Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu Üyesi Erdal Aksünger, soruşturmayı değerlendirdi.

Yayınlanma: 18.01.2015 - 13:53
Abone Ol google-news

CHP İzmir Milletvekili, TBMM Soruşturma Komisyonu Üyesi Erdal Aksünger, yolsuzluk soruşturmasının bir gerçeği ortaya çıkardığını belirterek, “Rıza Sarraf milyon dolarları çekirdek gibi harcayan birisi. Daha geçenlerde 58 milyon dolara uçak aldı. 200 bin lirası olan herkes sorgusuz vize alır bu ülkede. Neden bakanlardan vize içir yardım istiyor? Bunlar uluslararası bir örgütün parçası olarak MASAK gibi kurumlar tarafından Avrupa ve dünyanın çoğu yerinde tescillenmiş fişlenmiş kişiler. O yüzden onlara vize vermiyorlar. Onlar da bakanlardan istiyor. Bu işlerin temeli karanlık. Bunlar uluslararası bir suç örgütünün parçaları. Bakanlar bu suç örgütüne bulaşmışlar” dedi. Aksünger, AKP’li vekilerin dosyaların özetinin kapağını açmaları halinde Yüce Divan için “evet” diyeceklerini ve Yüce Divan kararı çıkmamasının sebebinin soruşturmanın ucunun Erdoğan'a dokunacağının bilinmesinden kaynaklandığını ifade etti.

'Dosyalar için yasa değiştirildi'

“Bu sürecin tamamı senarize edilmiş, kurgu bir olay. Düşünün, suç isnadı dosyalara bakanların avukatlarının görmesine dönük düzenlemeyi yapıyorsunuz. Bir kanun fıkrasını ortadan kaldırıyorsunuz. Avukatlar geliyorlar, dosyaları görüyorlar o düzenleme birkaç ay sonra AKP tarafından yeniden değiştiriliyor. Bu kişiye özel, bir gruba özel muameledir ve sürecin tamamının senaryosunun yazıldığını kanıtlamaktadır. 17-25 Aralık öncesinde toplumsal gerginlik yaşanıyordu. Bir toplumsal direniş oluştu. Gezi Direnişi sürerken AKP Genel Merkezi'nde TİB yöneticileri ile bir araya geliyorlar, direnişi bastırma, cadı avı planları yapıyorlardı. Bugün ‘paralel’ diye suçladıkları isimlerle ortak iş tutuyorlardı. Ne yaptılarsa birlikte yaptılar. Bugün ise bakanların Anayasa Mahkemesi’ne gitmesine direniyorlar. Gerekçeleri ‘paralel yapı ağırlığının' olması. Böyle bir şey olabilir mi? Herşeyi birlikte yaptılar sonra bozuştular. Şimdi şikayet ediyorlar.”

'Dosyalar zayıflayarak geldi'

"Komisyon ilk günden bu yana gerçekçi anlamda bir çalışma yapmadı. 5 Mayıs’ta kuruldu, 9 Temmuz’da ilk toplantısını yaptı. Kasım ayına kadar bir kişiyi dinlemeyi başaramadı. Toplamda üç ay süresi olan Komisyon 8 aya yayıldı. Tapelerle ilgili bilimsel destek almamız engellendi. Uzmanları çağırmamız engellendi. Düşünün MASAK uzmanı Komisyon'a görev süresi biterken gönderildi. Operasyonu yapan polislerin dinlenmesi engellendi. Tüm bunlar bir algı operasyonu varlığını bize gösteriyordu. Komisyon Başkanı da ilk günden itibaren hep engelleyici oldu. Düşünün ,‘dizin pusulası yok’ diye dosyaları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na geri gönderdi. Yazın dizisi var mı yok mu bilmiyoruz, dosyaları görmedik ki! Bir uzman gelip hazırlayabilirdi. Oraya giden dosyalar yeniden komisyona zayıflayarak, eksilerek geldi. Çok fazla soru işareti var. 309 sayfalık bir fezleke gönderildi Komisyon'a. Oysa asıl fezleke 504 sayfa idi. 309 sayfa 17 Aralık sabahına kadar olan operasyonları içeriyordu. Ondan sonrası gözaltılar, görüntüler, belgeler, bilgiler, ifadeler var. Bunlar ilk 309 sayfada konulmadı. Sonra aylarca o dosyalar gelmedi. Ardından 500 küsür sayfa 309 sayfa savcılıktan Komisyon'a gönderildi. Bilgi belge kaçırıldığı ortada

'Karartma uygulandığı açık'

“Dosyaları bizim incelememiz bu yöntemlerle engellendi. Gelenleri de bir odada incelememiz istendi. Sürekli olarak bizden belge, bilgi kaçırıldı. Niye gitti, niye geldi? İlk geldiğinde ne vardı bilemiyoruz. Bir karatma uygulandığı açık. “

'Sarı zarftaki medyalar gizlendi'

“Bizden sürekli bir şeyler gizlendi. Tapeler, sarı zarfların içinde çok sayıda dijital belge, dvd’ler vardı. Komisyon Başkanı Hakkı Köylü bunları beraber açıp bakacağımızı söyledi ama bu hiç mümkün olmadı. Sarı zarftaki medyalar bizden gizlendi. Bizim o medyaları dinlememiz engellendi. Deşifreleri var deniyordu. Ama çok sayıda sarı zarflı medyaları görmemiz, dinlememiz, incelememiz engellendi. 'Kumpas' deniyor ama bu görüntülerin olduğunu herkes biliyordu. Ama biz bunları asla göremedik. “

'Sarraf'ı Meclis'ten kaçırma oyunu'

“Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, bir alt komisyon kurdurdu. Ben hiçbir komisyonda Başkan’ın alt komisyon başkanı olduğunu görmedim. İki AKP’li bir CHP’li üyeden oluşan alt komisyonda Köylü de başkanlığı üstlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dosya incelemeye gittiler. Aslında bu bir oyundu. İstanbul’da Rızza Sarraf’ı Meclis’ten kaçırma oyunuydu bu. Biz 60 kişilik liste çıkartmıştık, Meclis’te dinlenmesini istedik ama bu konuşulmadan bir emrivaki yaptı Hakkı Köylü. Ertesi gün akşam ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Rıza Sarraf dosyası ile ilgili takipsizlik kararı verdi. Ama Hakkı Köylü oraya gitti, daha tanık listesini sunmadığımız, karar almadığımız halde onları çağırıp dinledi. Buna Sarraf da dahildi. Birçoğu ifade vermekten kaçındı. Meclis böyle bir adamın ayağına gitmiş oldu. Meclis’in saygınlığı yerle bir edildi. Bu Sarraf’ı Meclis’ten kaçırma oyunuydu!”

'Sarraf'ın arabalarında ne taşınıyordu?'

“Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan İnce ilginç bilgiler verdi. İnce, Rıza Sarraf’la daha önceden tanışan ancak sonradan aralarının açıldığı, Muammer Güler aracılığı ile sürdürdüğü, sonradan ihraç edilen polis müdürüydü. Orhan İnce’nin Sarraf ile önceden tanışıklıkları var. Artık orada ne paylaşılıyor bilmiyorum ama ters düşülmüş. Sarraf da Güler’i devreye sokarak bunu pasif hale getirmeye çalışıyor. İşte burada rüşvet iddiası gündeme geliyor. Sarraf ve adamlarına Güler, çakarlı araba, emeniyet şeridinin kullanılmasına dönük kartlar veriliyor. Orhan İnce o arabalarda bir sürü yasa dışı şeyin taşındığını anlattı. Sarraf’ın çakarlı arabalarında ne taşınıyordu? Bunun yanıtını Komisyon olarak ortaya çıkartamadık. Bunları hiç dikkate almadı AKP’li üyeler. Komisyona gelen eski bakanlar her şeyi inkar ettiler. Verdikleri sözlü ve yazılı bilgiler de bizi de, MASAK bilirkişisini de tatmin etmedi. Suçlamalara dönük her sorumuzu geçiştirdiler. Ama şu gerçek, stresten kıvranıyordu. Örneğin Egemen Bağış her sorumuz karşısında geveledi, yanıt veremedi, yazılı vereceğini söyledi. Alttan avukatları ayaklarına mı vuruyordu anlamadım ama sorularımızın hepsini geçiştirdiler.

‘Böyle bakan olur mu?’

“Bağış’a ‘şirketleriniz ne iş yapıyor?' diye sordum. Bağış, 'Yazılı yanıt vereceğim' dedi. Bir insan ortağı olduğu şirketlerin ne iş yaptığını bilmez mi? Bazen sert tartışmalarımız da oldu. Amrullah Alevcan isimli kişi bununla ortak. Bu kişi, AKP Gaziosmanpaşa Belediye Meclis Üyesi. Bununla ne iş yaptığını bir bakan bilmez mi? Mesela Muammer Güler kan ter içinde kaldı ifade verirken. Bir kadın avukat var. Sarraf’ın adamı olan Happani’nin avukatı. Güler’in oğlunun avukatlığını da yapıyor. İfadeler alınırken Muammer Güler’in 'Senin önüne yatarım Rıza' tapesini duyunca sinirleniyor ve 'Böyle bakan mı olur? Bu nasıl bakan yahu, utanıyorum' diye tepki gösteriyor. Düşünün Sarraf’ların avukatı bu tepkiyi veriyor. Bunlara da şahit olduk...”

“Barış Güler Emniyet’e geldiğinde, Müdürün odasında ağırlanıyor. Görevli polis geliyor ve Barış Güler’e rüşvet ve evindeki paralara dönük sorular yöneltiyor. Emniyet Müdürü devreye giriyor ve polisi “Bir bakan çocuğu böyle yapar mı? Ne biçim soru soruyorsun!” diye azarlıyor. Emniyet’te her gelen Barış Güler’i soruyor, onu ağırlamak için yarışıyor.”

'Kardeşinin ticari ilişkisini açıklayamadı'

“Zafer Çağlayan’ın kardeşine 2 milyon 400 bin küsür lira Abdullah Happani’nin ortak olduğu şirketten transfer ediliyor. Birkaç gün sonra kardeşinden Zafer Çağlayan’ın hesabına gidiyor. Kardeşi ile bu adamlar arasındaki ticari ilişki nedir? O paranın ne olduğuna dair hiçbir açıklama getirmediler. Zafer Çağlayan, oğlunun düğündeki takılarla alınan evleri izah etmeye çalıştı. Van depremi olduğu için çiçek göndermeyin bağış yapın demişler. Van depremzedelerine 350 bin lira bağış yapılmış, 4 bin cumhuriyet altını ise çocuğuna takılmış... Böyle de bir ilginç durum da var. Bu dava bakanlarla ilgili değildi. Bir suç örgütüne bulaşmışlardı. Bu suç örgütü uluslararası bir suç örgütü. Bu örgütün İran, Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Pakistan, Afganistan, Dubai’de ayakları var. Burada gömmeye çalıştılar örgüt bu. Bu bir çöplük. Çöplüğün üzerini örterek metan gazının patlamasını önlemek istediler. Ama örterek bunu önleyemezsiniz. Bu çöplük tamamen kaldırılmalıdır.”

'Kesinlikle müdahale var'

“AKP’liler 5 Ocak’ta vicdanlarını evlerinde bırakmış gelmişlerdi. Yüzde bir milyon müdahale edildi komisyona. Ben bunları yaşadım. Yüce Divan’a giderlerse işin Erdoğan’a gideceğini, yeni davalarla yukarıya uzanacağını düşündüler. Yeni suçlar ortaya çıkarsa savcılıklara bildirmek zorundaydı Yüksek Mahkeme. Bu nedenle oraya uzanmasın diye parmak hesabı ile aklama yoluna gittiler.”

'Vicdanlarıyla sınavları var'

“Erdoğan’ın seslenişini gördüğümde ciddi biçimde endişeli olduğunu hissettim. AKP milletvekilleri bir vicdani muhakeme yapacak. Bu dosyanın özetinin kapağını açan olursa, bakarlarsa kesinlikle yüce divan yolunu açarlar. Çünkü o kapak vicdanlarının açılmasını sağlayacak olan kapaktır.”

'Erdoğan'a sen de yanarsın dediler'

“17 Aralık’tan sonra Erdoğan Bayraktar çıkıp televizyonda talimatın Erdoğan’dan geldiğini onun da istifa etmesi gerektiğini söyledi. Sonra bunu 'duygusallık'la açıkladı. Ama o konuşma önemliydi. Başbakan'ı suçluyordu aslında. Gelinen noktada diğer üç bakan da aynını yaptılar kanımca. Yukarıya, 'Bizi gönderirseniz konuşuruz' diyerek bu noktaya getirdiler. Çünkü 22 Aralık’a kadar birkaç bakan gidebilir algısı vardı. 21 Aralık’ta Davutoğlu ‘Yolsuzluğa bulaşanlar kardeşimiz de olsa kolunu koparırız’ dedi. Hemen ardından bakanlar Erdoğan’a gittiler ve 'Biz gidersek sen de yanarsın' dediler. 22 Aralık’ta iş koptu. Herkesin benzi atmıştı. 5 Ocak’a kadar, medya da dahil algı operasyonu yürüttüler. Ve Yüce Divan kararı Komisyon'dan çıkmadı.”

‘Fişlenmiş, tescillenmiş örgüt’

“Rıza Sarraf 58 milyon dolara uçak almış kendine. Bankada legal 200 bin dolar parası olan adama dünyanın her ülkesi kayıtsız şartsız vize verir. Sarraf milyon dolarları çekirdek gibi harcayan bir adam. Neden bakanlardan vize için yardım istiyor? Nedeni söyleyeyim. Bunlar uluslararası bir örgütün parçası olarak MASAK gibi kurumlar tarafından Avrupa ve dünyanın çoğu yerinde tescillenmiş fişlenmiş kişiler. O yüzden onlara vize vermiyorlar. O yüzden Türk vatandaşlığına geçmek istiyorlar. Türk vatandaşı olarak daha rahat işlerini yapacaklarını düşünüyorlar. Bu işlerin temeli karanlık.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler