Rıza Sarraf'tan sonra Mehmet Hakan Atilla da tanık oluyor
New York’ta görülen ABD’nin İran’a yaptırımlarının ihlali davasında tutuklu tek sanık Halk Bankası eski genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın mahkemede kendine isnat edilen suçlamalara dair ifade vereceği duyuruldu.
Savunma makamının son dakikaya kadar isimlerini basınla paylaşmadığı tanık listesinde müvekkilleri Atilla'nın da dahil edildiği Perşembe günü görülen duruşmanın öğle arası verilmeden beyan eden avukat Cathy Fleming, Yargıç Richard Berman'a hitaben, “Biz hazırız” dedi.
Davayı takip eden ancak ismini vermek istemeyen bir avukata, Atilla hakkında savcılığın elinde şimdiye kadar duyurulan delillerden başka bir belge olup olmadığında emin olmak isteyen savunma makamının, bu kararı dava bitimine bir haftalık bir süre biçildikten sonra almasının akıllıca olduğunu söyledi.
Çapraz sorgusu Atilla'nın savunma avukatlarından Todd Harrison tarafından yapılan eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz'a Türkiye'den getirdiği ve davanın bel kemiğini oluşturan deliller hakkında detaylı sorular sormaya Perşembe günü de devam etti.
Deliller nasıl elde edildi
Görevinden alındıktan sonra, yönettiği 17 Aralık soruşturmasında elde edilen delillerinin karartılmasından endişe ettiğini defaatle belirten Korkmaz, bu belge ve görüntülerin kopyalarını almaya başladığı 25 Aralık tarihinde konunun tesadüfen gündeme geldiğini de iddia etti.
Mali Şube ile ilişiğinin kesildiği ve Boğaz Koruma Şubesi'ne atandığı döneme denk gelen günde 17 Aralık soruşturmasında görevli savcıyı
"Muhafaza etmek için bana verir misiniz? dedim çünkü ikimiz de mevcut konjektürde imha edebileceklerinden korkuyorduk” diye konuşan Korkmaz, “Bir kopya da ben istedim, kabul etti” dedi.
Harrison'un neden ikinci yolsuzluk operasyonun yapıldığı 25 Aralık gününü seçmiş olabileceğine dair herhangi bir soru yöneltmediği eski polis, bu tarihten sonra en az altı ayrı zamanda delillerin kopyalarını topladığını beyan etti.
25 Aralık'ta bazı ses dosyalarının aslı ve metinlerini, Ocak ayının başında savcı dosyasına giren bilirkişi raporları, mahkeme kararları gibi delillerin taranmış hallerini, ayın sonunda teknik takipte ve operasyonda elde edilen fotoğrafların CD'sini, Şubat ayında o güne kadar temin edemediği belgelerin kopyalarını alarak şifreli harddiskine kopyalağını belirtti.
Bir sonraki delil toplama hamlesinin ise 2014 yılı Temmuz ayında yine aynı savcının evine yaptığı bir ziyarette gerçekleştirdiğini belirten Korkmaz, BDDK'ye ait raporları, bazı ifadelerin dökümünü, fezlekenin dijital formattaki dökümünü de bu seferde kopyaladığını söyledi.
Son olarak da Şubat 2016'da cezaevinden şartlı salıverildikten sonra Haziran ayında soruşturmada görevli bilirkişiden aldığını belirten tanık, bu tarihte delil toplamanın hakkında soruşturma olan bir kişi olarak yasal olabileceğini iddia etti.
Ancak Harrison'un memurun bu delili kendisi ile yasal yollarla paylaşmadığını söylemesi üzerine, “O yüzden yasal olduğundan emin değilim, demiştim” diye cevapladı.
Ancak Harrison’un memurun bu delili kendisi ile yasal yollarla paylasmadigini söylemesi
Hapishanede olduğu dönemde şifreli hard disk ve flaş diskini annesine emanet ettiğini belirten polis memuru, savunma avukatının bu delilleri yasa dışı yollarla zimmetine geçirdiği yönünde sorduğu ısrarlı ve keskin sorulara soğukkanlılığını kaybederek, zaman zaman sinirlenerek cevap verdi.
Memur, “Yolsuzluk soruşturması siyasilere dokunduğu için örtbas edilmesine sessiz kalamazdım, suç olduğunu biliyordum, bunu göze aldım” dedi.
Daha sonra suçlanacak biri varsas onun da daha sonra sürüldüğünü ve yurtdışına kaçtığını öğrendiği savcı olduğunu işaret eden Korkmaz, “Kopyalamama o müsaade etti, ben zorlamadım ki” dedi.
Delillerin bu tarihlere kadar imha edilmemiş olmasına vurgu yapan avukatın, yasa dışı elde edildiğini ısrarla altını çizmesi üzerine, tanık, “İmha edilebilecği yönünde ciddi kuşkularım vardı” diye yanıt verdi.
Bilirkişi raporunda bulunan imzaların taranmamış kopyadan çıkarılmış olmasına tahrifat olarak niteleyen savunma avukatının ardından söz alan savcının sorgusunda bu imzanın taranmış kopyada görüldüğü, dolayısıyla delillerde tahrifatın söz konusu olmadığı ileri sürüldü.
17 Aralık soruşturmasının Gülen cemaati ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetinin ters düştüğü döneme denk geldiği yönünde ifadeyi de kabul etmeyen Korkmaz, “Bu ters düşme Ekim 2013 tarihinde dershaneler tartışması ile gündeme geldi” iddiasını dillendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın soruşturmanın sürdüğü tarihlerde Gülen'e hitaben, “Artık bu hasret bitsin” temalı bir konuşması olduğunu da belirten tanık, Harrison'un Gülen cemaati ile ilişkisini sorguladığı her soruya kesin bir dille “Hayır” dedi.
ABD ile ilk temas
ABD ile ilk temasının New York Savcılığı tarafından kendisine avukatı aracılığıyla 2016 yılı Nisan ayında gerçekleştiğini iddia eden tanık, ABF makamlarının elindeki belgelerden o tarihte haberi olmadığını da savundu.
Avukatının adını soran Harrison, bu bilginin üzerinde gizlilik kararı olduğu için sorusunu geri çekti. “Avukatım sadece bana kendisine ulaşıldığına dair bilgi verdi. Nisan ayında tanıklık meselesinin geçtiğini hatırlamıyorum ama tanık olma durumu üzerine bir konuşma olmuştu” dedi.
Bu temasın Korkmaz'ın hapisten çıktıktan 2 ay sonra, hakkında ikinci iddianame hazırlanmadan 2 ay önce gerçekleştiğinin altını çizen Harrison, darbenin tarihinden de 3 ay önce olduğu eklemesini yaptı. Korkmaz bu son ilişkilendirmeyi de reddetti.
Avukatı ile ikinci teması temmuz ayında kuran New York savcılık ofisinin daha somut bir talepte bulunduğunu ve kendisinde bulunan delillerin bu aşamada gündeme gelmiş olacağını belirtti.
Darbe ve Gülen bağlantısı
15 Temmuz'da başlayan ve 21 Temmuz'da biten darbe teşebbüsünün Gülen cemaatine bağlu Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları tarafından gerçekleştiğini beyan eden ve “Doğru mudur?” diye tanığın görüşünü soran Harrison'a Korkmaz'ın cevabı Çarşamba günü verdiği cevapla aynı oldu.
“Ben bu girişimin 21 Temmuz'da bitip bitmediğini, iç yüzünü, hadiseyi bilmiyorum” diye tanık, “Kontrollü mü değil mi, arkasında kimler var bilmiyorum. Ama ilk dakikadan itibaren benim haklarıma, savunma hakkıma, esasen bana darbe olduğunu hissettim” dedi.
Harrison'un kısa ve net sorularına ısrarla uzun, kendi durumuna dair detaylı ve duygusal içerikli cevaplar vermeye çalışan Korkmaz'ı, genç avukatın “Bir sonraki soruya geçiyorum” diyerek durdurduğu görüldü.
Gülen'le bağlantı ve serbest bırakılmasına vesile olduğu iddia edilen mektup Atilla'nın savunma avukatı Harrison tarafından Korkmaz'a, 3 Şubat 2016 tarihinde cezaevinden çıkmadan önve Asliye Ceza Hakimi Mustafa Baser tarafından hakkında çıkarılan 26 Nisan 2015 tarihli tahliye kararı soruldu.
Bu mahkeme kararını avukatından duyduğunu ancak incelemediğini söylemesi üzerine kendisine kararın Türkçe bir kopyası sunuldu. Ancak metin Yargıç tarafından onaylı delil dosyasında yer almadığı için jüriye gösterilmedi.
Hemen ardından “Hakim bu kararı verdi çünkü Gülen 5 önce siz ve diğer bazı emniyet görevlilerinin serbest bırakılmasını talep eden bir mektup yazdı, doğru mudur?” diye soran avukat bu mektubun bir kopyasının jürinin göremeyeceği şekilde tanık ekranında yayınlattı. “İddianız bana çok saçma geldi” diyen Korkmaz, “Ben ne Gülen'i tanırım ne de hakim Baser'i tanırım. Tanımıyorum kendilerini” diye konuştu.
19 Nisan 2015 tarihli mektubu da inceleyen tanık, ilk önce tarihi göremediğini söyledi. “İlk kez burada böyle saçma bir şey duyuyorum” diye de ekleme yaptı.
Avukat ise Korkmaz hakkında bu mektup yazıldıktan 6 gün sonra hakim Baser imzalı bir tahliye kararı çıktığını bir kez daha tekrarlayarak, çapraz sorguyu sonlandırdı.
Duruşmaya yarına kadar ara verildi. Yarın Mehmet Hakan Atilla'nın savunma avukatları, hükümet tarafının davaya kendi taraflarına sunumlarının bittiğini söyledi. Atilla'nın avukatları davanın düşürülmesi talebinde bulunacağı bekleniyor. Bu talebin yargıç tarafından olumlu ya da olumsuz mu değerlendirileceği şimdilik bilinmiyor. Devam etmesi kararı olursa Perşembe de duyurulduğu üzere Atilla'nın ifade vermesi söz konusun olacak. Cumhuriyet'e görüş bildiren avukat Cathy Fleming, “Genel olarak sanıkların haklarındaki davalarda son dakikaya kadar ifade verip vermeyeceği bilinmiyor. Nihayetinde ismini temize çıkarıp çıkarmama, ifade verme kararı sanığa aittir, bu sanığı kararıdır” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?