Şairler ve babaları
Cumhuriyet, Babalar Günü için şairlerin şiirlerinde babalarının izlerini derledi.
Nâzım Hikmet, ismini aldığı babası Hikmet Bey’i, “Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım” dizeleriyle andı.
Sabahattin Ali, babasının ölümünü, “Ben bugün haber aldım/Babamın öldüğünü/Bitti hayatın tadı” sözleriyle anlattı.
Can Yücel babası Hasan Âli Yücel için unutulmaz, “Bu hayatta ben en çok babamı sevdim” dizelerini yazdı.
Kendini “Veli’nin oğlu” olarak tanıtan Orhan Veli’nin şiirleri ise müzisyen olan babası tarafından bestelendi...
Bugün Babalar Günü. Her yıl haziran ayının üçüncü pazarında kutlanan Babalar Günü, bu yıl koronavirüs salgınının gölgesinde kutlanacak. Kimi baba çocuğundan hediye alacak, kimi kaybettiği çocuğunun mezarına, kimi de kaybettiği babasının mezarına... Şiirlerinde anlattıklarıyla yapıtlarını dillerimizden düşürmediğimiz büyük şairler de babalarını şiirlerle anmayı hiçbir zaman unutmadı. Milli Mücadele yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’da başlattığı harekete katılmak isteyen Nâzım, babası Hikmet Beyin evini terk ederken ona veda mektubu yerine bir şiir bırakır. “Gençlik” adını taşıyan bu şiirde, şu dizeler yer alır:
Bir ah, demeden de bak Anadolu
Bekliyor imanla son saatini
Göklere dayanan dağların yolu
Hep kardeş kemiği hep kardeş teni
Git bugün o ıssız yollarda ağla
Dört yıldır her yerde can verirken ilk
Bak bugün mukaddes duygularınla
Sana sus derlerken haykır ey gençlik
‘HİCİV VADİSİNDE BİR TECRÜBE-İ KALEMİYE’
Süreyya Paşa Sineması’nda müdür olarak çalışan Hikmet Bey’in ölmeden önce yaşadığı son anlar da Nâzım’ın bir şiirine konu olur. Hikmet Bey’i, öldüğü gece koltuğunda can çekişirken çalıştığı salonun sahibi Süreyya Paşa’nın oğlu rahatsız eder ve ondan sinemanın hesaplarını gözden geçirmesini ister. Ölüm döşeğinde hesaplarla uğraşan Hikmet Bey’in son gördükleri, kara kaplı defterdeki rakamlar olur. Nâzım Hikmet “Hiciv Vadisinde Bir Tecrübe-i Kalemiye” başlıklı şiirinde, ölüm döşeğindeki babasından para hesabı yapmasını isteyen Şevket Süreyya Paşa’nın oğluna seslenir:
Ölmüş sizin serasker
Peder.
Benim de babam öldü.
Ve dünyaya yummadan evvel
Işıklı çocuk gözlerini
Siz onun yanındaydınız.
Son beş papelin hesabını vermeden ölmesin, diye
Kalbinin atışını saydınız.
Tutmuyordu babamın öpülesi elleri.
O eller..
Babamın gözleri artık
Simsiyah defterleri göremiyordu...
Fakat yine siz haklısınız:
O gündü hesap günü.
Taktınız tenezzülen kendi elinizle siz
Bir ölünün burnuna gözlüğünü,
Beş papelin hesabını istediniz.
İşte o hesabı şimdi ben veriyorum.
Size bir tokat
borcum vardı.
Dikkat!
SABAHATTİN ALİ’DEN: BABAM İÇİN...
Babasının ölümünün ardından ona şiirleriyle seslenen bir diğer şair de Sabahattin Ali’dir. Babasıyla İzmir sokaklarında çorap ve fanila satarak hayatın zor koşullarıyla çocuk yaşta tanışan Sabahattin Ali, 13 yaşına geldiğinde de babasını kaybetmenin üzüntüsünü yaşar. Onu hiç unutmayan şair, “Babam için” başlıklı şiiriyle babasına şöyle seslenir:
“Allahım! .. İşte bugün,
Şu zavallı ömrümün
En matemli bir günü.
Elim böğrümde kaldım,
Ben bugün haber aldım:
Babamın öldüğünü.
Bitti hayatın tadı,
Bu haber bırakmadı,
Dudağımda tebessüm.
Kalbim oyuldu yer yer,
Aman Yarabbi, meğer
Ne acıklı imiş ölüm.
Daha birkaç gün evvel,
Yüzümü okşayan el,
Şimdi toprak oluyor.
Kendi vücudum kadar
Bana yakın olanlar,
Birden, uzak oluyor.
Ah Baba! ..
Daha düne kadar
Senin göğsüne
Saklıyordum başımı.
İnan babacığım, inan,
Bu ateş, menba’ından
Kuruttu gözyaşımı...
‘YALNIZ ELİNİ ÖPMEK İÇİN...’
Her zaman babasını sevgi ve saygıyla anan Nâzım, “Baba” adlı şiirinde ona olan duygularını şu dizelerle gösterecektir:
Baba!
her yılbaşında
sana söyleyecek
bir tek
sözüm var:
‘Seni ne kadar çok seversem
o kadar
çok olsun ömründen geçen yıllar...’
Baba!
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku
başımı eğemez!
Yalnız senin elini öpmek için
eğilir başım.
‘BU DÜZEN BÖYLE Mİ GİDECEK?’
Kendini “Veli’nin oğlu” olarak tanıtan Orhan Veli Kanık için ise durum farklıdır. Onun yazdığı şiirler, müzisyen olan babası tarafından bestelenmiştir. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda şeflik de yapan Veli Bey 1953’te öldüğünde, oğlunun “Pireli Şiir” başlıklı şiirinden yaptığı beste, onun anısına şu dizelerle Ankara Radyosu’nda yayımlanır:
Bu düzen böyle mi gidecek?
Pireler filleri yutacak;
Yedi nüfuslu haneye
Üç buçuk tayın yetecek?
Karışık bir iş vesselâm.
Deli dolu yazar kalem.
Yazdığı da ne?
Bir sürü ipe sapa gelmez kelâm.
‘EN ÇOK BABAMI SEVDİM’
Şair Can Yücel, babası Cumhuriyet tarihinin unutulmaz Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Âli Yücel’e “Hayatta ben en çok babamı sevdim” şiirini yazar ve şu dizeleri kaleme alır:
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.
Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hep acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a,
Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.”
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama