‘Şiir ve müzik insanın merhemi’

Şiir dalında 112 yapıtın değerlendirildiği ve Seçici Kurulu Ataol Behramoğlu, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk’ten oluşan 75. Yunus Nadi Ödülü’nün kazananlarından Mehtap Meral’le; ses ve ritmin eşlik ettiği ve birçok şairden alıntılarla canlandırdığı İncirin İçindeki Arı kitabını konuştuk.

Yayınlanma: 15.12.2020 - 23:59
Abone Ol google-news

- Öncelikle yeniden tebrik ediyorum. “Otuz beş yaşıma…” diye başlıyorsunuz kitabınıza. Cahit Sıtkı’yı anımsadığımız bu girişle birlikte şiirlerinizde çokça şaire, yazara, türkülere göndermeler ve onlardan alıntı var. Kitabın da bir bölümünü kadın yazarlara ithaf etmişsiniz. İncirin İçindeki Arı esinlenilen yazarlara bir armağan kitabı mı?

Teşekkür ederim. Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü almak benim için çok anlamlı. Çok mutlu oldum. Otuz beş yaşın önemli bir eşik olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple Cahit Sıtkı Tarancı’ya da gönderme yaparak kitabımı kendi otuz beş yaşıma ve aslında her insanın kendi hayatında geçtiği ve unutamadığı o eşiğe de ithaf etmek istedim.

RUHİ SU’DAN TURGUT UYAR’A...

Şiirimde gelenekten besleniyorum. Halk şiirinden, müzisyen olmam, köklerim ve yetiştiğim Ruhi Su Vakfı sebebiyle halk türkülerinden ve birçok şairden çok etkilendim. Okulum onların dizeleri oldu. Günlük yaşantımda da sık sık dizeler geçiyor aklımdan. Hayatımı bir sarkaç gibi şiirden müziğe müzikten şiire gidip gelerek geçiriyorum. Bu nedenle şiirimde de onlara göndermeler, alıntılar var oldukça.

“Turgut Uyar’ın Geyikli Gece’sinde konaklıyorum” diyorum mesela bir dizemde. Cemal Süreya’nın “Yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey” dizesine “bir ovanın düz oluşu gibi bir şey” olabilir sevmek de” diye sesleniyorum. Sonra bir şiirime bir Diyarbakır türküsü olan “kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı” sızıyor onun ardına “kolay değildi içimdeki Leyla’yı saklamak dizesini yazıyorum. Şiirimi besleyen damarlar benden önce yazılmış şiirler, söylenmiş türküler.

GELİNCİK İNATLI KADINLARA…

Kitabın ikinci bölümünün adı Gelincik İnadı… Bu bölümü sevdiğim kadınların bazılarına ithaf ettim. Aslında daha çoklar. Sevgi Soysal, Gülten Akın, Tezer Özlü, Duygu Asena, Sezen Aksu gelincik inadındaki kadınlar benim için. Bu onlara bir armağan olsun çok isterim. Çünkü onların ürettikleri hayatım boyunca armağan oldu bana. Kitaba adını veren İncirin İçindeki Arı şiirim şu dizelerle bitiyor

“ne diyordu Aysel

“ben o kadın olamadım”

denemiş miydim?

Asla”

Toplumun dayattığı, kadına biçilen rollere karşı gelmiş, “o kadın” olmamış, gelincik inatlı bütün kadınlara armağan olsun çok isterim bu kitap.

‘SÖZLÜ MÜZİK GELENEĞİNİN PARÇASIYIM’

- Müzisyensiniz aynı zamanda. Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü mezunusunuz. Profesyonel müzik eğitiminize Ruhi Su Vakfı’nda başladığınızı belirtmiştiniz bir söyleşinizde. Şiirle müziğin arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Şiir yazarken müziğin ritmi size yardımcı oluyor mu?

Şiirin kendine ait bir müziği var. Kendi şarkılarını ve şarkı sözlerini yazan biri olarak kendimi sözlü müzik geleneğinin bir parçası olarak görüyor, şiirlerimi yazarken de bazen içimden bazen dışımdan tekrar ediyorum dizelerimi. Şiirin müziğini bulmayı, en azından ona yaklaşmayı çok önemli buluyorum çünkü.

Ataol Behramoğlu’ndan “Göre”, Şükrü Erbaş’tan “Bir Özlemin İzdüşümü”, Metin Altıok’tan “İzin Verin de”, Gülten Akın’dan “Kuş Uykusu” benim bestelediğim şiirlerden bazıları. Yine de buna rağmen benim şiirim bestelenebilir değil. En azından ben kendi şiirlerimi besteleyemiyorum. Şarkı sözleri yazıyorum onun yerine.

Sezen Aksu kendi şarkı sözlerini paylaştığı kitabına Eksik Şiir adını vermişti. Çok sevmiştim. Benim için her şarkı sözü eksik bir şiir, her şiir gizli bir şarkı müziğini saklayan. Okuyucusu mutlak bulacak ve şiirin ritmi herkesin kalp atışı kadar farklı olacaktır bu sebeple.

Yazarken de müzikler eşlik ediyor bana. Hatta bazı müzikler bana yazdırıyor bile diyebilirim. Ama yazarken sözsüz müzikleri tercih ediyorum. Müziğin ritmi, sözü hep dalgalandırır benim için.

‘AŞKTANDIR BÜTÜN YARALAR’

- Önceki kitaplarınızda hatta albümlerinizde yoğun bir aşk teması belirgin. Bu kitapta da bir dizede “Neye yarar aşk kendini aşmazsa” diyorsunuz. Aşk kendini nasıl aşabilir?

Bu sorunun cevabı herkes için değişecektir. Yine de ben, aşkın kendisini aşmasının yolunun insanın kendisini aşmasından geçeceğine inanıyorum. Kitabımdaki şiirlerden biri olan Yanlışlar Kraliçesinde; “insan isterse taş olabilir / yemeden tadına bakabilir bir meyvenin / dokunmadan dokunabilir birine /

o zaman ayrılık ayrılık değil / aşk değil aşk / bütün zamanlarda yaşarken kendimi / beden hapishane” diyorum.

İnsanın dünya üstünde ve bir başkasında gördüğü ne varsa kendine aittir biraz da. Dünya bize, insan insana aynadır. Belki aynada gördüğünü severek aşar kendini aşk. Belki aşk da kendini aşamaz. Kendine eksilir. Kim bilir? Bense Furuğ Ferrruhzad dizesi gibiyim “ve aşktandır tüm yaralarım benim

aşktan, aşktan, aşktan”.

‘UMUT HER DAİM İNSANDA’

- Son olarak, “İnanmak gerek insana” diyorsunuz bir dizede. Ben de Nâzım’a gönderme yaparak sorayım; Umut insanda mı?

Elbet insandadır. Çünkü “yaratan, bizleri insan yarattı” Ruhi Su’nun dediği gibi. Bu sebeple yaratan da yaralayan da saran da insandır. Şiirin ve müziğin de insanın yarattığı bir merhem olduğuna inanıyorum dünya yaralarını usulca saran.

“kuş kendi uçtu / balık kendi yüzdü / bana sen öğrettin her şeyi / sende başlar insan olmak” darken ben de ‘Umut sendedir’ diyorum aslında. Umut her daim insanda. Böyle dirilecektir İncirin İçindeki Arı…

MEHTAP MERAL: 1983 yılında Ankara’da doğdu. Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümünden mezun olduktan sonra şiirlerini çeşitli edebiyat dergilerinde yayımladı. Yayımlanmış Kedi Mevsimi (Yasakmeyve Yayınları, 2010), Ses ve Toz (Yasakmeyve Yayınları, 2015) adlı iki şiir kitabı bulunuyor.

İncirin İçindeki Arı / Mehtap Meral / Mona Kitap / 58 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler