Şile kazısına iki tutuklama

Ergenekon soruşturması kapsamında Şile'deki ormanlık alanda yapılan kazıya ilişkin 1'i tutuklu 4 sanığın, ''Ergenekon terör örgütüne üye olmak'' ve ''patlayıcı madde bulundurmak'' gibi suçlardan yargılandığı davanın ilk duruşmasında, tutuksuz sanıklardan 2'sinin tutuklanmasına karar verildi.

Şile kazısına iki tutuklama
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.07.2011 - 17:50

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Ulaş Özel ile tutuksuz sanıklar Okan İşgör, Hüseyin Yanç ve polis memuru Yusuf Ethem Akbulut katıldı.
Görüntü ve ses kaydı alınarak yapılan duruşmada savunması sorulan tutuklu sanık Ulaş Özel, 1993 yılında yasa dışı TİKKO terör örgütüne katıldığını, örgütün Tunceli bölge sorumlusu olduğunu, terör örgütünün insanlara bir fayda getirmediğini fark ettiğini, vicdani pişmanlık duyduğunu ve 6 yıl faaliyet gösterdikten sonra bu örgütten ayrılarak yanındaki iki kişiyle güvenlik güçlerine teslim olduğunu ifade etti.

Örgütten ayrılıp cezaevinde yattığını, Tunceli İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden görevliler ile kendi durumundaki insanların gelip kendisiyle görüştüklerini ve güvenlik güçlerine yardım etmesi durumunda pişmanlık yasasından yararlandırılacağı yönünde telkinde bulunduklarını belirten Özel, itirafçı olmayı kabul ettiğini ve bir süre sonra görevliler tarafından cezaevinden alınarak bölgedeki operasyonlara götürüldüğünü dile getirdi.

Tüm bildiklerini devletin yararına kullanmaya başladığını ve yetkililerin kendisine güvendiğini, üst görevlerde çalıştırıldığını ifade eden Özel, zaman geçtikçe şehir yapılanmalarıyla ilgili faaliyetlerde çalıştırıldığını, jandarmaya örgüt üyelerini bildirdiğini, güvenlik güçleriyle birlikte TİKKO, DHKPC ve PKK örgütlerine ilişkin istihbari çalışmalar yapıp operasyonlara katıldığını ve bu süreçte yasa dışı sayılacak faili meçhul cinayetler gibi suçlar işlemediğini söyledi.

Sanık Ulaş Özel, çalışmaları sonucunda jandarma bölge komutanlıklarından takdirname ve teşekkür belgeleri aldığını anlatarak, Ankara'da 2 yıl boyunca istihbarat grup komutanlığında görev yaptığını ve Tunceli Özel Harekat Taburunda sivil timlerle çeşitli faaliyetlerde bulunduğunu, kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yapmasına rağmen Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Komutanlığı'nın bu faaliyetleri kabul etmeyerek geçmişini de inkar ettiklerini ifade etti.

Soruşturma sürecinde evinde ele geçirilen silah ve mühimmatlarla ilgili diyeceği de sorulan Özel, Tunceli ve Elazığ komutanlıklarında askerlik yapmasının ardından İstanbul'da görevlendirildiğini, burada diğer sanık Hüseyin Yanç ile birlikte çalışmasının söylendiğini, tüm istihbaratçıların toplandığı Ambarlı'daki nakliye şirketine gittiğini, Okan İşgör'ün kendisinden elindeki silahları kullanılmaz hale gelmemesi için annesinin evine götürmesini istediğini, Yüzbaşı Ali Barış Sevindik'in bundan haberi olduğunu, devletin malzemesi olduğunu düşündüğü için silahları Okan İşgör ve Hüseyin Yanç ile birlikte annesinin evine götürdüğünü ve silahları imha etmediğini ifade etti.

Sahte kimlikler

Mahkeme heyetinin sorusu karşılığında evinde bulunan sahte kimliklerin tanınmaması için ve Tunceli'de operasyonlara katılması için adına çıkarıldığını aktaran Özel, JİTEM'de gerçek kimliğini bilen kişi sayısının çok az olduğunu ve kimliklerden hiç birini herhangi bir suçta kullanmadığını söyledi.

Yaptığı bütün çalışmaları ve katıldığı bütün operasyonları devlet adına yaptığını bildiğini savunan Özel, ''Ergenekon'' davası sanıkları Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'i tanımadığını, örgütten kimseyle bağlantısının olmadığını, İstanbul'da çalışırken Hüseyin Yanç ve Okan İşgör ile birlikte o zamanın alay komutanı Korgeneral Osman Eker ile görüştüklerini, terör örgütlerine yönelik 2010 yılına kadar faaliyetlerine devam ettiğini ve tüm faaliyetlerini bilmediği 'Ergenekon' örgütü için değil, devlet için yaptığını dile getirdi.

Çalıştığı dönemlerde JİTEM'in yasa dışı faaliyetlerde bulunduğunu düşünmediğini belirten Özel, ''Terör örgütündeyken devlete karşı olduğumu biliyordum. Ama teslim olduktan sonra bana verilen görevi yaptım. Türkiye'de koşullar değişmeseydi belki bugün suçlanmayacaktım. Bana verilen silahları kontrol etme şansım yok zaten. Ben tamamen devletin çıkarı doğrultusunda hareket ettiğimi düşündüm'' dedi.

Mahkeme başkanı Mehmet Karababa'nın, ''Bir kişiyi öldürmen konusunda emir verilmiş sana. Güvenlik güçleri varken neden tercih edildiğini düşünmedin mi hiç? Devlet adına cinayet işlenmeyeceğini bilmen gerekmiyor mu?'' diye sorduğu sanık Özel, ''Bana verilen görev etkisiz hale getirmekti. O görevi bana İstanbul İl Jandarma Komutanlığında görevli bir başçavuş verdi. Dağı tanıdığımız, bildiğimiz için bize söylendi. Bize doğuda bu tür görevler veriliyordu zaten. Suç olduğunu düşünmemiş olsam öldürürdüm o kişiyi. Şüphelendiğim için duraksadım ve öldürmeyi o yüzden kabul etmedim zaten'' diye konuştu.

''Pişman olduğum için pişmanım''

Genelkurmay Başkanlığı'nın görev alarak faaliyetlerde bulunduğunu kabul etmemesi nedeniyle, çalıştığı ve operasyonlara katıldığı dönemde askeri yetkililerle çok sayıda telefon görüşmesi yaptığını belirten ve bu telefon kayıtlarının dikkate alınmasını isteyen Özel, şunları söyledi:

''Ergenekon' davası sanıklarından emekli albay Arif Doğan'ın JİTEM ile ilgili verdiği ifadelerinin dikkate alınmasını istiyorum. Öldürdüğüm teröristler ve verdiğim zarar nedeniyle örgütlerin hedefi konumundayım. 1 yılı aşkın süredir hapisteyim. Normal bir insan gibi yaşamak istiyorum. Terör lanetinden kurtulup devlete layık olmak için elimden geleni yaptım. Terörist olsam örgütten ayrılmazdım. Pişman olup teslim oldum ama şu anda pişman olduğum için pişmanım. Can güvenliğimin sağlanmasını istiyorum. Bana sahip çıkılmadığı gibi can güvenliğim de sağlanmadı. Bütün bunlar göz önüne alınmalıdır. Tahliyemi istiyorum.''

Duruşmada savunmasını yapan sanıklardan Okan İşgör de, Ambarlı'daki nakliye şirketinin JİTEM ile ilişkilendirildiğini, oysa o şirketin kendi kurduğu bir şirket olduğunu belirterek, Hüseyin Yanç'ın tanıştırdığı Ulaş Özel ile birlikte tanıdığı hiç bir askeri yetkilinin olmadığını, şirketine gelen görevlilerin istihbarat görevlileri olduğunu ve görevlilerin İBDA-C terör örgütü mensuplarıyla cezaevinde 18 ay birlikte kaldığı için deneyimlerinden yararlandıklarını aktardı.

Sanıklardan Ulaş Özel'in kendisiyle ilgili iddialarını kabul etmediğini anlatan İşgör, 'Ergenekon' davasının sanıklarından Kemal Kerinçsiz'i hiç tanımadığını, bir arkadaşı vasıtasıyla tanıdığı Veli Küçük'e ise sadece bayram ve kandillerde kutlama mesajı attığını, ''Poyrazköy'de bulunan mühimmat'' davasının tutuklu sanıklarından Levent Bektaş ile arkadaş olduklarını ve gözaltına alınma sürecinde ona destek verdiğini aktardı.
İşgör, evinde bulunan Şile'deki ormanlık alana ait krokilerin ise ticari anlamda iş yapmak için bulundurduğu krokiler olduğunu ve bununla ilgili müracaatlarının da mevcut bulunduğunu söyledi.

PKK itirafçısı olduğu belirtilen davanın diğer sanığı Hüseyin Yanç da, 'Ergenekon' üyesi olduğu iddialarını reddetti.
Üst düzey generallerle görüştüğünü aktaran Yanç, mahkeme başkanı Mehmet Karababa'nın ''Bu görüşmelerin askeri kurallara uygun olup olmadığı'' sorusuna karşılık, ''Bize güveniyorlardı. Biz çok hizmet ettik. Biz hiç bir suça bulaşmadık. Osman Eker Paşa benim babam gibidir. Onunla randevuyu ben aldım. Jandarma Kurmay Başkanı Korgeneral İbrahim Açıkmeşe ile de Ankara'da görüştük'' dedi.
Tutuksuz sanıklardan polis memuru Yusuf Ethem Akbulut da, suçlamaları kabul etmeyerek Ulaş Özel'in sevgilisiyle ilişki yaşadığı için kendisine iftira attığını ileri sürdü.

Duruşma salonunda tutuklama kararı

Duruşmada savunmalarla ilgili görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmat Saraç, tutuksuz sanıklar Okan İşgör ve Hüseyin Yanç'ın, dosyada bulunan delil durumu, dosya kapsamı, suça ilişkin cezanın sınırı ve atılı suçun Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması nedeniyle tutuklanmasına karar verilmesini talep etti.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bir ve ikinci ''Ergenekon'' dava dosyalarının DVD ortamına aktarılarak mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine hükmetti.

Heyet, üzerlerine atılı suçun mahiyeti, sanıkların eylemleri işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, bu olguların halen devam etmesi, olası cezanın sınırı ve ''örgüt üyeliği'' suçunun CMK'nın 100/3. maddesinde sayılı suçlardan olmasını da dikkate alarak sanıklar Okan İşgör ve Hüseyin Yanç'ın tutuklanmasına karar verdi.
Duruşma ertelendi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan iddianamede, ismini vermek istemeyen bir kadının 28 Temmuz 2010'da İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yaptığı ihbar üzerine, cezaevinden çıkan Ulaş Özel'in üvey babasının oturduğu tespit edilen eve yapılan operasyonda 1 kalaşnikof tüfek, 2 şarjör, 51 kalaşnikof fişeği, MKE yapımı 3 el bombası fünye grubu, 3 el bombası gövdesi ve 1 fırlatmalı aydınlatma roketinin ele geçirildiği, daha sonra Balıkesir Altınoluk'ta sahte kimlikle yakalanan Ulaş Özel'in, arama yapılan adreslerde başka mühimmatların da bulunduğu bilgisini verdiği aktarılıyor.

Şüpheli Ulaş Özel'in beyanlarına da yer verilen iddianamede, Özel'in, ''eski bir TİKKO silahlı terör örgütü üyesi olduğunu, örgüt üyesiyken teslim olup pişmanlık hükümlerinden yararlandığını, cezaevinde kaldığı sürede JİTEM isimli askeri kurumda çalıştığını, kendisine resmi kimlik ve silah verildiğini, kırsal alanda terör örgütüyle JİTEM adına çatışmalara girdiğini, yakalanan silahları kendisine Okan İşgör'ün verdiğini, kendisi gibi eski bir örgüt üyesi olan JİTEM görevlisi Hüseyin Yanç'ın da bundan haberi olduğunu, eski bir itirafçı olan İşgör'ün yanında çalıştığı dönemde iş yerine resmi birçok görevlinin geldiğini, kendisi ve arkadaşlarının 'Ergenekon' soruşturması kapsamında tutuklanan birçok şahısla irtibatlı olduğunu, kendisine bildirilen görev doğrultusunda polis memuru Yusuf Ethem Akbulut ile birlikte tanımadığı bir şahsı öldürmeye teşebbüs ettiklerini fakat bu olayın başka bir hesaplaşmadan kaynaklandığını ve devletin menfaatleriyle ilgisi olmadığını anlayınca vazgeçtiğini'' söylediği ifade ediliyor.

Özel'in, 2005'in sonlarına doğru devletin resmi görevlilerinin yönlendirmesiyle İstanbul'da bulunan Hüseyin Yanç ile irtibata geçerek Okan İşgör'ün iş yerine gittiğini, İşgör'ün İBDA-C, Yanç'ın PKK-Kongra/Gel üyesi ve her ikisinin de itirafçı JİTEM üyesi olduğunu, Yanç'ın örgüt içindeyken bomba yaptığını ve İşgör'ün bomba yapımı konusunda Yanç'tan bilgi aldığını söylediği anlatılan iddianamede, tutuklu sanık Ulaş Özel ve tutuksuz sanık Hüseyin Yanç'ın, ''Ergenekon terör örgütü üyesi olmak'' suçundan 7,5 ile 15, ''Ateşli Silahlar Kanununa muhalefet'' suçundan 7,5 ile 12, ''vahim nitelikte patlayıcı madde bulundurmak'' suçundan 13,5 ile 36 ve ''resmi evrakta sahtecilik'' suçundan da 4,5 ile 11 yıl olmak üzere, toplam 33 ile 74'er yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Tutuksuz sanık Okan İşgör'ün, ''Ergenekon terör örgütü üyesi olmak'', ''patlayıcı madde bulundurmak'' ve ''Ateşli Silahlar Kanununa muhalefet'' suçlarından toplam 25,5 ile 63 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, tutuksuz sanık Yusuf Ethem Akbulut'un da ''Ergenekon terör örgütü üyesi olmak'' ve ''Ateşli Silahlar Kanununa muhalefet'' suçlarından 10,5 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler