'Suriye'de demokrasi yokmuş, kendine baksana!'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bir başkasının içişlerinden bize ne? Suriye'de demokrasi yokmuş. Dönüp kendine baksana, kendi ülkende demokrasi var mı?'' dedi.

'Suriye'de demokrasi yokmuş, kendine baksana!'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.10.2012 - 12:40

Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya'daki CHP İl Başkanlığı önünde kurulan platformdan partililere seslendi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, halkına özgürlük ve demokrasi vadeden yeni bir demokrasiye ihtiyaç olduğunu, bu iktidarın adresinin de CHP olduğunu kaydetti.

AKP Hükümeti'nin 2002'de iktidar olduğunu, o dönemde terörün sıfıra indirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, yaşanan ekonomik krizin ardından uygulanan ekonomik tedbirlerle de AKP hükümetinin sorunlarını çözmüş bir ekonomiyi teslim aldığını söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bugün zam ve zulümle ekonomiyi idare etmeye çalışıyorlar. Geçen grup toplantısında söyledim. (Son yapılan zamlar, ahlaksız zamlardır) dedim. Öyle değil mi? Diyorlar ki 'Ahlaksız zam nedir?'. Şunun için söyledim, dünyada doğalgaz fiyatları düşecek, sen zam yapacaksın. Bunun akılla, mantıkla, vicdanla yakından uzaktan ilgisi var mı? Dünyada doğalgaz fiyatları artar, sen de zam yaparsın. (Ben yüzde 90-98'ini ithal ediyorum. Petrol arttı, doğalgaz fiyatları petrol arttı, doların fiyatı arttı, zam yapacağım). Tam tersi oluyor. Doğalgaz fiyatları düşüyor, sen zam yapıyorsun. Ne demektir bu? 'İktidar olarak ben elimi vatandaşın cebine uzatıyorum' demektir. 'Vatandaşın parasını çalıyorum' demektir. O yüzden bu zamlar ahlaksız zamlardır.''

''Bize düşen görev herkesle kavgalı iktidarı yolcu etmek''

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin geçmişte bölgesinde barış içinde yaşayan bir ülke olduğunu, Suriye, Irak, İran, Rusya ile sorun da bulunmadığını ifade etti. Bugün herkesle kavgalı bir Türkiye'nin ortaya çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Herkesle kavga eden, önce yurttaşıyla kavga ediyor. Onun için bize düşen görev, herkesle kavgalı olan bu iktidarı yolcu etmek. Bunun için mücadele ediyoruz'' dedi.

Antalya'da da herkesin birbiriyle kavgalı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, CHP arasında barış istediğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Kendi içinde barışık, ülke içi sorunları çözmeye kilitlenmiş, ülkenin bütün sorunlarına çözüm öneren, haklılığı, hakkı her zaman, her ortamda savunan, özgürlüğü, düşünce özgürlüğünü her yerde, her ortamda savunan, gazetecilerin hapiste olmadığı, üniversite öğrencilerinin hapiste olmadığı, milletvekillerinin hapiste olmadığı, parlamentoda bir kişinin iradesiyle 19 Mayıs hareketleri gibi el kaldırıp indiren bir iktidarın olmadığı, bağımsız, özgür, güzel bir Türkiye istiyorum.''

Kılıçdaroğlu, bu mücadeleyi kendileri için değil, çocuklar ve gelecek güzel Türkiye için verdiklerini dile getirdi. ''Geldiğimiz noktada bütün usulsüzlüklerin, kul hakkı yiyenlerin hesabını sormak, kardeşiniz Kemal'e ait'' diyen Kılıçdaroğlu, ne yapılırsa yapılsın halkla beraber, halkın iradesine güvenerek yollarına devam edeceklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, ''Çünkü bu yol, haklı bir yoldur. Bu yıl düzgün insanların yoludur'' diye konuştu.
 


''Demokrasilerde en güçlü olan silahınız, yani oylarınız var''


Kılıçdaroğlu, ileriki günlerde iğneden ipliğe her şeye zam geldiğinin görüleceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Beylerin karnı doydu, beylerin keyifleri yerinde... Altlarında lüks arabalar var, yatları var, katları var. Emeklilere soruyorum sizin neyiniz var? Vatandaşa soruyorum sizin neyiniz var? Sizin, demokrasilerde en güçlü olan silahınız, yani oylarınız var. AKP hükümetine, egosu şişmiş, Türkiye'yi uçurumun kenarına getiren Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına ders vermek, bu ülkenin faziletli, erdemli insanlarının temel görevidir. Bu görev için yürüyeceğiz.''

Türkiye'nin ekonomisinin, dış politikasının iyiye gitmediğini de savunan Kılıçdaroğlu, özgürlüklerin kısıtlandığını, vatandaşın ise gelecek kaygısı taşıdığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Biz diyoruz ki barış, huzur gelsin, herkesin karnı doysun, çocuklarımız özgür, bağımsız bir Türkiye ortamında istedikleri eylemi yapsınlar, özel mahkemelerin, özel yargıçların, özel sopaların olmadığı, beysbol sopasıyla Türkiye'de hükümete ders verilmediği, bağımsız, kararlı, yürekli bir iktidara her zaman ihtiyacımız var. Bütün vatandaşların, geçmişte hangi partiye oy vermişlerse onlara saygı duyuyorum, ama gelinen noktada ülkesini düşünen, vatandaşını düşünen, çoluğunun çocuğunun geleceğini düşünen, daha demokratik ve özgür bir Türkiye'yi düşünen, özgürce düşüncelerini dile getirebildikleri, (Benim telefonum artık dinlenmeyecek, Başbakan aleyhine bir şey söylersem başıma bir şey gelmeyecek) diyen bir Türkiye istiyorsanız, adres belli. Mustafa Kemal Atatürk'ün özgür Türkiye'si, Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsız Türkiye'si ve Mustafa Kemal Atatürk'ün çağdaş partisi, Cumhuriyet Halk Partisi...''
 


''Çıkar peşinde değiliz''

Kemal Kılıçdaroğlu, hiçbir kişisel çıkar peşinde olmadıklarını, temel hedeflerinin herkesin zengin olduğu, herkesin özgürce çalıştığı güzel bir Türkiye armağan etmek olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, ''Sanatçıların hapse atıldığı, gazetecilerin hapse atıldığı, milletvekillerinin seçildikleri halde milletin iradesine saygı duymayarak onları hapiste tutan bir yönetimi her ortamda, her yerde şiddetle kınayacağız. 'Bu demokrasi değildir' diyeceğiz'' dedi.

Bu süreçte CHP'ye katılanları da kutlayan Kılıçdaroğlu, gerçeği görmenin herkesin görevi olduğunu dile getirdi. Bireysel olarak soruna sahip çıkmanın yetmediğini, örgütlü olmanın gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Bunu Hakkari'deki de duysun, Edirne'deki de Trabzon'daki de duysun, Antalya'daki de, Çankırı, Çorum, Yozgat'taki yurttaşlarımız da duysun. Gelin CHP'nin şemsiyesi altına. Bu şemsiye halkın şemsiyesidir. Bu şemsiye herkese açıktır. Bu şemsiyede hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Bu şemsiye altında esnafı, sanayicisi, işçisi, işsizi, üniversite öğrencisi, memuru var. Halkın her kesimi var. Onun için bizim adımız halk partisi, Cumhuriyet Halk Partisi diyoruz.'' dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra partiye katılan kişiler adına temsili olarak 20 kişiye rozetlerini taktı. Nehirlerin kaynağının küçük olduğunu, oraya bütün kaynaklardan temiz ve duru su aktığını anlatan Kılıçdaroğlu, ''CHP'nin de bütün kanalları açıktır. Bütün temiz insanlara, düzgün insanlara, güzel insanlara, yüreğinde insan sevgisi taşıyan her yurttaşımıza kapımız açıktır. Gelin. Her birimiz birer damla isek güçlü bir nehir olalım. Bağımsız, özgür ve güzel bir Türkiye'yi ellerinizle yeşertelim ve büyütelim'' dedi.

 

Medyayı eleştirdi

Kılıçdaroğlu, parti binasında gazetecilere yaptığı açıklamada ise Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini söyledi. Dış politikada adeta Ortadoğu'nun bataklığına saplanan bir Türkiye görüntüsü olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Her aşamada kriz gittikçe derinleşiyor. Dün bir yolcu uçağının indirilmesi bu krizin derinleştiğinin bir başka göstergesidir'' dedi.

Medyaya, köşe yazarlarına büyük görev ve sorumluluk düştüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Savaş çığırtkanlığı yapan bir medya Türkiye'de kabul gören bir medya değildir'' diye konuştu.

Halkın vicdanının barış içinde yaşamaktan yana olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Türkiye, Suriye batağına sürüklenmek istiyor. Sırtımızı sıvazlayanlar var, 'aferin iyi yaptın' diyenler var. Ama hükümet şunu sakın unutmasın. O batağa girmek kolaydır, bataktan çıkmak zordur. '2 saatte, 3 saatte Şam'a gideriz' diye halkı bir anlamda dolduruşa getirmek, savaş çığırtkanlığı yapmak doğru değildir. Politikacı olarak hepimizin sorumlulukları vardır, bizden çok daha önemli olan Türkiye'nin geleceğidir, bekasıdır.''

Türkiye'nin bu coğrafyada her dönem barışın timsali olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ''Türkiye her zaman Ortadoğu'ya farklı bakmıştır. Daha tepeden bakmamıştır, ayrım yapmamıştır Arap halkı arasında, ne inanç açısından ne de etnik kimlik açısından. İlk kez Ortadoğu'ya farklı gözle bakılıyor. Bu son derece tehlikelidir'' diye konuştu.

 

"Bu, Türkiye'yi bataklığa sürükleme yolu"

Rusya ile ilişkilerin kötü bir noktaya gelmeye başladığını kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle sürdürdü:

''Bir taraftan demokrasi, uluslararası hukuk diyeceğiz, öbür taraftan yabancı askerlerin eğitimini Türkiye'de yapacağız, ellerine silah vereceğiz, Suriye'ye göndereceğiz. 'Gidin çarpışın, akşam gelin, yaralanırsanız size bizim hastanelerde bakarız' diyeceğiz. Türkiye'nin saygınlığına gölge düşüren bir politikadır bu. Bunun stratejiyle, akılla, mantıkla, engin diplomasi bilgisiyle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. Bu, Türkiye'yi bataklığa sürükleme yoludur. Sokaktaki yurttaşın düşündüğü gibi siyasal iktidarın düşünmesi lazım.''

Sokaktaki yurttaşın savaş istemediğini belirten Kılıçdaroğlu, barış varken savaşın tercih edilmemesi gerektiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan'a ''hangi gerekçeyle Suriye ile ilişkilerin bu noktaya geldiğini'' soran Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

''Efendim 5 yurttaşımız öldü top mermisiyle. Elbette gereken yapıldı, peki ben soruyorum. Uluslararası sularda 9 yurttaşımız hunharca şehit edildi. Teskere geldi mi? Gelmedi. Niye gelmedi? Bütün uluslararası sözleşmeler bize hak veriyor, uluslararası hukuk bizim yanımızda, niye teskere gelmedi o zaman? Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirildi, her yurttaşımızın gururu incindi, biz unutamayız. Nota vermeye bile cesaret edemedi sayın Başbakan. Yuttu onu. Çünkü kendisi şunu düşünüyordu, 'herhalde itiraz edersem beni deliğe süpürürler', bu anlayışta birisi Başbakanlık yapamaz.''

Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi 10 yıldır AKP iktidarının yönettiğini ifade ederek, Türkiye'nin bugün saman ithal eder duruma geldiğini, yaşananlar karşısında yurttaşın da şapkasını önüne koyup düşünmesi gerektiğini kaydetti.

 

"Dönüp kendine baksana, kendi ülkende demokrasi var mı?"

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Antalya İl Başkanlığı'ndaki programın ardından bir süre önce kanser teşhisi konan Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in eşi Havva Böcek'i evinde ziyaret etti. Basına kapalı gerçekleşen ziyaretin ardından bir restoranda yemek yiyen Kılıçdaroğlu, daha sonra Muratpaşa Belediyesi tarafından Varlık Mahallesi'nde yaptırılan kapalı halk pazarının açılış törenine katıldı.

Kılıçdaroğlu, açılışta yaptığı konuşmada, herkesin hayatının bir döneminde halk pazarını ziyaret ettiğini, pazarlardan alışverişin ayrı bir tadı olduğunu kaydetti. Esnafın da malını en iyi koşullarda satmak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, kapalı pazar yerinin yapımındaki emeklerinden dolayı Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen'e teşekkür etti.

Esnafın ve vatandaşların, huzurlu bir alışveriş istediğini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, aydınların da huzurlu bir Türkiye, herkesin birbiriyle barışık olduğu, birbirine selam verdiği, gülümsediği bir Türkiye istediğini anlattı.

Böyle bir Türkiye'ye özlem duyduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Şimdi yurttaşlarda büyük bir kaygı var. 'Ne olacak bu ülkenin hali? Savaş mı çıkacak, çocuklarımız askere mi gidecek?' diyorlar, 'Yeni şehitler mi gelecek, ne olacak bu memleketin hali?' diyorlar. Savaş, Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi 'Zorunlu olmadıkça bir cinayettir'. Mustafa Kemal Atatürk nelere karşı savaştı bir bakalım. Bir, emperyalist güçlere karşı, yani Türkiye'yi işgal edenlere karşı, yedi düvele karşı namusuyla milleti arkasına alarak mücadele etti. İki, yoksulluğa karşı mücadele etti. Üç, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında sıtma Anadolu'nun her yerine yayılmıştı. Sağlıklı bir toplum, huzurlu bir toplum yaratmak için onunla da mücadele etti, yani savaştı. Dört, savaş meydanlarında gencecik insanlar, babalarımız, dedelerimiz şehit olmuştu, çocukları yetim kalmıştı. 1921 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurdu. Yoksullukla savaş etti, ama onun arkasından çocuklarımıza güzel bir Türkiye vermek için onlara iyi olanaklar sağladı ve onun da mücadelesini verdi. Yetmedi. Ekonomide geriydik. Bir toplu iğne bile üretemiyorduk, onun da savaşını verdi. 10 yılda 10 milyon genç yarattık ve demir ağlarla ördük bu ülkeyi. Ne diyor Mustafa Kemal Atatürk, (Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça ülke bağımsızlığını kazanamaz) diyor. Onun da mücadelesini verdi. Bakın kendi Türk Lirası'nı basacak Merkez Bankası yoktu. 1930 yılında kurdu. 1930 yılında babalarımız bizim matbaalarda basılan, Merkez Bankası'nın bastığı Türk Lirası'nı eline aldı. O da yetmedi, 1925 yılında Kayseri'de uçak fabrikası kurdular. 9 yıl sonra 1934'te Kayseri'den uçan ilk uçak, Ankara'ya indi. Yolsuzluğa karşı da mücadele verdiler ve arkasından şunu eklediler: Yurtta da barış istiyoruz, dünyada da barış istiyoruz.''

''Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni her hafta okuyun''

Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkesinin bağımsızlığını savunurken özgürlük ve demokrasiyi de özlem olarak içinde tuttuğuna dikkati çekti. İnsanların düşüncelerini özgürce dile getirmesi, gençlerin okuyup daha iyi yetişmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Yaşı ne olursa olsun, zihni genç her yurttaşımın Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni her hafta okumasını isterim. Bugünkü koşulları daha iyi görülmesini sağlayacak'' dedi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin en fakir olduğu dönemlerde dahi hiç kimseden beş kuruş para almadığını anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çok partili hayata geçtiğimizde Merkez Bankası'nın kasamında 176 ton altın vardı. Hiç kimseye avuç açmadılar, yalvarmadılar. Yollarını yaptılar, Anadolu'nun her tarafına şimdi sata sata bitiremedikleri o fabrikaları yaptılar. Sonra üniversiteler kurdular, bakanlıklar kurdular, köy enstitüleri yaptılar, her şeyi alın teriyle yaptılar, kimseye yalvarmadılar, kimsenin önünde diz çökmediler. Şimdi geldiğimiz noktaya bakalım. Hiçbir komşuyla düşman değillerdi, Suriye ile düşmanız, Irak ile düşmanız, İran ile düşmanız, en son da Rusya ile kapıştık. Niçin, hangi gerekçeyle? Savaş bizim neyimize. Hangi gerekçeyle biz savaş istiyoruz? Yemen çöllerinde bizim dedelerimiz yatıyor. Libya'da bizim dedelerimiz, Kafkaslar'da yatıyor, Balkanlar'da var, ağır bedeli her yerde ödedik. Hala ders olmadı bunlara. Bizim yönümüz çağdaş uygarlık yönü. Bizim yönümüz etik değerlerin yüksek olduğu bir demokrasidir. Bizim yönümüz hiçbir zaman Ortadoğu'nun çöllerine yönelik olmamıştır.''


''Dönüp kendine baksana''

CHP olarak Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada barış içinde yaşaması için çabalayacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir başkasının içişlerinden bize ne? Suriye'de demokrasi yokmuş. Dönüp kendine baksana, kendi ülkende demokrasi var mı? Binlerce üniversite öğrencisi içeride. Niye üniversite öğrencileri hapiste olur? Anneleri babaları bu çocukları üniversiteyi kazansın diye az mı emek harcadılar. Ne umutlar bağladılar o çocuklara. Parasız eğitim isteyen bir çocuk hangi demokraside hapse atılır. Bunun adı demokrasi olmaz. Gazeteciler, milletvekilleri hapiste. Mahkum olmamış milletvekilleri hapse mi atılır? Neymiş, beyefendinin arzusu böyleymiş. Kendi ülkende demokrasi yok, başkalarının isteği üzerine 'Suriye'de demokrasi yok' diye aslan kesilirsin. Şunu unutmayın. Her ülkeye demokrasinin gelmesini isteriz. Her ülkede insan hakları kalitesinin yükselmesini isteriz. Her ülkede kadın erkek eşitliği isteriz. Her ülkede kadınların daha fazla siyasete girmesini isteriz. Her ülkede gençlerin kendi sorunlarına sahip çıkmasını isteriz, ama bunun bedeli hapse girerek olmamalı, bunun bedeli başka bir ülkeye müdahale ederek olmamalı. Sanki Suudi Arabistan'da demokrasi var, Katar'da demokrasi var, Suriye'de yokmuş. Parayı Suudi Arabistan veriyor, parayı Katar veriyor. Silahı da sen veriyorsun, 'Git kardeşini öldür' diye. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olay yaşandı mı hiç? Başka bir ülkenin askerleri ellerinde silahlarla bizim ülkemize geliyorlar, burada kamp kuruyorlar. Parlamentodan izin alındı mı? Hayır. Nasıl oluyor bu? Onun için her yurttaşımın düşünmesini istiyorum. Her yurttaşımın arkadaşlarını, kardeşlerini, akrabalarını, dostlarını, komşularını ikna etmelerini istiyorum. Türkiye'nin yeni bir iklime, huzura ihtiyacı var. Sabah huzur içinde insanlar kalkmalı, gazetelere korkuyla bakmamalı, 'Yarın ne olacak?' diye kaygı duymalı. Biz huzurdan barıştan yana bir politika izleyeceğimize söz veriyoruz. Bizim sözümüz halkın sözüdür.''


''Sosyal demokrat belediyelerin olduğu yerler huzurlu''

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin çalışmadığı, AKP'li belediyelerin ise çalıştığına yönelik bir algı yaratılmaya çalıştığını söyledi. ''AKP'li belediye çalışıyor'da doğruluk payı var. Malı götürmek için olağanüstü çaba harcadıklarını biliyorsunuz'' diyen Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin ise kendilerine değil, halkı için çalıştıklarını kaydetti.

Törene Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in de katıldığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Büyükerşen'in denizi olmayan Eskişehir'de kurduğu plajları anlattı.

Kılıçdaroğlu, insanların sosyal demokrat belediyelerin olduğu yerlerde huzur içinde yaşadığını belirterek, şöyle dedi:
''İstanbul'a bakın. İstanbullu nefes almak için Beşiktaş'a gider, Kadıköy'e, Bakırköy'e gider, Avcılar'a gider. Sosyal demokrat belediyeciler halka sosyal hizmet vermek konusunda ellerinden gelen her türlü çabayı gösterir. Bütün belediye başkanlarımıza yaptıkları mücadele dolayısıyla teşekkür ediyorum. Onlar iktidarın baskısı altında, savcı bir taraftan, polis bir taraftan, müfettiş, İçişleri Bakanlığı bir taraftan.. Hangi taraftan gelirseniz gelin, gelmezseniz namertsiniz. Ne yaparsanız yapın halka hizmet etme yolundan onları alıkoyamazsınız.''

Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra pazar yerinin açılış kurdelesini kesti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler