Türkiye'nin cezaevi rekormenlerinden Gülbahar'dan mektup
Hasan Gülbahar 53 yaşında ve bunun 30 yılı cezaevlerinde geçmiş. 4. yargı paketiyle 11 Mayıs 2013 tarihinde tahliye edildi. Adalet Bakanlığı karara itiraz edince tekrar cezaevine gönderildi. Gülbar cezaevinden yazdığı mektupta, Haluk Kırcı’nın tahliyesi için devreye giren Bakanlığın kendisini tekrar cezaevine gönderme çabasına tepki göstererek ‘Özgürlüğümü geri istiyorum’ diyor.
Cezaevinde 30 yıl kaldıktan sonra tahliye edilen, ancak 17 aylık özgürlükten sonra “pardon” denilerek tekrar cezaevine konulan Türkiye’nin cezaevi rekortmenlerinden Hasan Gülbahar’dan mektup var. Gülbahar “Bana, 19 yaşında darbeyle başlayan mahpusluk hayatımı birkaç yıllık soluklanma dışında 60 yaşında noktalamam fatura ediliyor. Özgürlüğümü geri istiyorum!” diyor.
Gülbahar 53 yaşında ve bunun 30 yılı cezaevlerinde geçmiş. Kamuoyunda “4. yargı paketi” olarak bilinen düzenlemeyle 11 Mayıs 2013 tarihinde tahliye edildi. Ancak özgürlüğü sadece 17 ay sürdü. Adalet Bakanlığı tahliye kararına itiraz ederek Yargıtay’a başvurunca, 2014 yılı ekim ayında yeniden cezaevine girdi. Hasan Gülbahar, Osmaniye 2 No’lu T Tipi Cazevi’nden gönderdiği “Görülmüştür” damgalı mektupta “İnfazım yakılırsa 30.11. 2024’te tahliye edilebileceğim” diyor. Adalet Bakanlığı’nın geçmişte Haluk Kırcı’nın tahliyesini sağlamak için Yargıtay’a başvurduğunu anımsatan Gülbahar, kendisiyle ilgili “kişiselleştirilmiş bir karar” verildiği görüşünde. Gülbahar “12 Eylül dönemi mahkûmiyetlerinden dolayı birkaç on yıldır içeride olanların tahliyesini sağlamak için çıkarılanyasada tüm partilerin imzası olduğuna” dikkat çekerken şu görüşleri dile getiriyor:
“Bakanlık ve Yargıtay kararlarıyla yeniden tutuklanmamı sağlayarak yasayı/amacını benim özelimde yok saydıkları gibi aynı hukuki pozisyona sahip tahliye edilenler içinde sadece benimle ilgili itirazla karar değişikliğine gidilmesi de özel bir tutumu yansıtmaktadır. Kişiselleştirilmiş hukuk olabilir mi? Ben çıkışımdan itibaren tüm toplumsal eylem ve etkinliklerde yer almış biriyim. Öne çıkanı ise Mersin İHD Cezaevi Komisyonu Başkanlığı ve İHD Genel Merkezi Cezaevleri Merkezi Komisyonu üyesi olarak insan hakları alanında aktif çalışmalarımın varlığıdır. Böylesine kişiselleştirilmiş bir karar verilmesinde en önemli nedenin de bunlar olduğuna inanıyorum. Anlaşılan tahliyemi bir ödül gibi algılayıp bir köşeye çekilmemmiş beklenilen.”
Hükümetin AB için oluşturduğu Reform Eylem Grubu’nun kasım ayındaki toplantısında “12 Eylül darbesi döneminin izlerini taşıyan tüm mevzuatın gözden geçirilmesi için çalışma grubu oluşturduğu” açıklamasına dikkat çeken Gülbahar, “Anlaşılan o ki, biz 12 Eylül tutsaklarının varlığı darbe izi sayılmıyor ya da insanlar gözden geçirilme kararı verilen mevzuatlar kadar önemli, öncelikli görülmüyor” diyor.
Gülbahar, duyarlı insanlara şöyle sesleniyor: “12 Eylül darbe dönemi mahkûmiyetinden dolayı tutsaklıkta geçen 30 yılım sonradan verilen 12.5 yıla sayılmayarak -ki mahkeme mayıs ayında bu düşümü yapıp tahliye etmişti- açıkça darbe hukuku onandığı gibi; tahliyeleri amaçlayan 4. yargı paketindeki yasa maddesi de olumsuz yorumlanarak boşa çıkarılıyor bu kararla. Bana da 19 yaşında darbeyle başlayan mahpusluk hayatımı -birkaç yıllık soluklanma dışında- 60 yaşında noktalamam fatura ediliyor. Özgürlüğümü geri istiyorum!”
‘Özgürlük’ kampanyası
Bir grup aydın “Hasan Gülbahar’a özgürlük” kampanyası yürütürken kardeşi Sema Gülbahar da change. org’da bir imza kampanyası başlattı. İmzaya açılan metinde “Eğer Anayasa Mahkemesi özgürlüklerden yana bir karar vermezse Hasan cezaevinden 60 yaşında çıkacak. Tam 37 yıl yatmış olacak. Yaşamının üçte ikisini cezaevinde geçirmiş olacak” deniliyor.
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı
- Kayıp Amerikalı Suriye'de bulundu: 'Hacıyım' dedi...