‘Yaşam bir rüyadır’
En son pazar yazım “Huzurun olduğu yer” gazetede yayımlandığı akşam bir e-posta aldım. Cumhuriyet’in zarif okurlarından geri bildirim almaktan her seferinde onur duydum, mutlu oldum, minnettarım.
Bu sefer gelen mektup bana büyük sürpriz oldu. Mektup yıllar önce Endonezya büyükelçimiz olan, çeşitli önemli görevlerde bulunmuş değerli devlet adamı Pulat Tacar’dan geliyordu. Endonezya yazılarımı ilgiyle takip ettiklerini ve yazıda anlattığım Baduy bölgesine görevi sırasında gitmek istediğini ama kısmet olmadığını yazıyordu. 1981-1984 yılları arasında kaldığı Endonezya en sevdiği görev yeri olmuştu. Bir sonraki görevi olan AB Daimi Temsilciliği’ne atandığından biraz erken ayrılmıştı. Mektubunda Endonezya anılarının da yer aldığı “Yaşam bir rüyadır” nehir söyleşi kitabından da bahsediyordu. İnternette yaptığım taramayla bir sitede buldum ve sipariş ettim, kitap iki gün sonra elimdeydi. Kitabı heyecanla karıştırırken içinden bir uçuş kartı çıkmasın mı! Ankara-İstanbul uçuşunu gösteren kart tesadüf bir gazeteciye, Nur Batur’a aitti. Nereden nereye deyip kitabın sayfaları içine gömüldüm.
Elçilik binası inşası
Bir kitabı okumaya ortadan başlamam ama bu kez durum farklıydı. Çok ilginç anılarla dolu kitaba 143. sayfadan, Endonezya anılarından başladım. Büyükelçi Tacar, Cakarta’da kaldığı üç yılda ülkeyi çok iyi tanıyıp, analiz etmiş, bir çok ilke imza atmış, Endonezyalı yazar Guy Sorman’ın kitabını çevirerek Türkçeye kazandırmıştı.
Söyleşiyi yapan akademisyen Esra LaGro’nun Endonezya’da ilk izlenimi sorusuna Tacar’ın verdiği yanıt çok tanıdıktı: İnsanın yüzüne vuran fırın sıcağı ve rutubet! Halen hizmet verilen, defalarca ziyaret ettiğimiz Jalan Rasuna Said’deki büyükelçilik binasının 1980’lerde kendisi tarafından yaptırıldığının hikâyesini öğrenmek de ilginçti. İlk gittiklerinde devlet tarafından kiralanmış bakımsız, akan, mobilyalarının çoğu eski, kırık bir evde kalmışlar. İlk işi eski Cumhurbaşkanı Sukarno tarafından hediye edilen arsayı görmek olmuş ve arkasından hemen inşaat başlamış: “Sadece bir dönümü hukuken bize ait olan bir arsa karşılığında dört dönüm büyüklükte bir arsa, iki memur villası ve kançılarya yapımını devletimize sıfır maliyetle sağladım. Yapıma 1982’de başlandı ve bize 15 Eylül 1983’te teslim edildi, 26 Eylül’de de taşındık.”
Ne yazık ki aynı gün eşi kendisine acı bir haber verir. 75 yaşındaki babası vefat etmiştir. Yirmi gün önce gördüğü babasının cenazesine yetişemez! “Rezidans binasının her taşında, her odasında ve bahçesinde emeğimiz vardır. Seramik panolar Yıldız Sarayı porselenlerinin tıpkı yapımıdır.”
Atatürk’e hayranlık
Büyükelçilik binası bugün hâlâ aynı yerinde Cakarta’nın merkezinde hizmet vermeye devam ediyor. Ancak ne emeklerle yapılan bu rezidans ne yazık ki artık büyükelçilik konutu olarak kullanılmıyor. Belki bir onarım ve tadilat ile yeniden yaşanabilir hale getirilebilinir...
Pulat Tacar kendisine Endonezya’da gösterilen yakınlığın ardındaki temel nedenin Atatürk’ün düşüncesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını izleyen devrimler olduğu görüşünü vurgularken aynı sebeple halkın da Türkiye’ye özel bir sempati duyduğunu belirtiyor. Tesadüf o ki büyükelçilik binasını yapan mimarın adı Kemal, kardeşininki ise İsmet’miş. Babalarının Atatürk’e duyduğu hayranlık oğullarının isimlerini belirlemiş. Bugün de aynı sempatinin devam ettiğini söylemek mümkün.
Eşi Endonezyalı olan rahmetli Hollandalı arkadaşım Iris de aynı sebeple oğluna Kemal adını koyduklarını ve Atatürk hayranlığını hep anlatırdı. Adı Kemal olan taksi şoförleri de tanıdık. Tacar, Endonezya’nın kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Sukarno’nun anılarının Atatürk ile ilgili bölümlerinin çevirisini yaptırıp Atatürk Kurumu’na bir örneğini yolladığından da söz etmekte.
Sadık bir Cumhuriyet okuru olan Pulat Tacar yurtdışı görevlerinde hep aboneliğini sürdürmüş. Aynı zamanda kendisine Cumhuriyet Gazetesi Jürisi tarafından Yunus Nadi Sosyal Bilimler Araştırması Ödülü verilmiş. Emeklilik hayatını eşi Selda Sylvia ile Bodrum da geçirmeyi tercih etmiş ve orada yaşıyor. Kendisini tanımak büyük bir şans. Endonezya anılarından çıkardığım sonuç Cakarta’da dış görünüş değişse de aslında 35 yılda değişen fazla bir şey yok! Yaşam bir rüyadır.
gjtozkoparan@hotmail.com
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev