Bir mücadele adamının gözünden savaş ve göç!

Deneyimli siyasetçi ve Atatürkçü mücadele adamı Hakkı Keskin’in kendi deyişiyle “yüz yılı aşkın bir zaman diliminden derlenen bu iki özyaşamöyküsü”nü birleştirdiği, Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan Kızıl Ordu Süvarisi Hacı Hasan ve Yedinci Oğlu adlı kitabında kaderi ülkesinin kaderiyle iç içe geçmiş bir ailenin tarihine tanık oluyorsunuz. Keskin ailesinin baba Hacı Hasan’la Rusya’ya, oğul Hakkı ile Almanya’ya uzanan serüveni Türkiye’nin tarihindeki savaş ve göç olgularına ışık tutuyor.

Yayınlanma: 25.03.2022 - 00:03
Abone Ol google-news

YÜKSEL PAZARKAYA: ‘KİŞİSEL BİR BİYOGRAFİ OLMANIN ÇOK ÖTESİNDE!’

Deneyimli siyasetçi ve mücadele adamı Hakkı Keskin’in kendi deyişiyle “yüz yılı aşkın bir zaman diliminden derlenen bu iki özyaşamöyküsü”nü birleştirdiği kitabında kaderi ülkesinin kaderiyle iç içe geçmiş bir ailenin tarihine tanık oluyorsunuz.

Dolayısıyla Birinci Dünya Savaşı’ndan başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ve bugüne uzanan yakın tarihin önemli olaylarını bir ailenin belleğinden öğreniyorsunuz.

Editoryal yönden birkaç süzgeçten daha geçirilmeye ihtiyaç olduğu göze çarpmakla birlikte bu, kitabın okuyucuya uzun soluklu, keyifli bir kişisel tarih serüveni sunmasına engel oluşturmuyor.

Bir dönemi o dönemin öznesinin gözünden, onun kavrayış ve değerlendirişiyle yansıtıyor. Bir anı kitabını, bir sözlü tarih çalışmasını anlamlı kılan bu olsa gerek!

Zira siyasi tarihin önemli olaylarının ve olgularının bireyler ve aileler üzerinde yarattığı etki hakkında fikir edinebilme fırsatı veriyor.

Keskin ailesinin baba Hacı Hasan’la Rusya’ya, oğul Hakkı ile Almanya’ya uzanan serüveni Türkiye’nin tarihindeki savaş ve göç olgularına ışık tutuyor. Yüksel Pazarkaya’nın ifadesiyle kitap “kişisel bir biyografi olmanın çok ötesinde”.

Bunu şu şekilde yorumlamak yanlış olmayacaktır: Tarihi olay ve olgular merkeze anılar konularak kavranamaz ancak tarihi olayların merkezinde yer alanların anıları doğru değerlendirilirse bu kavrama eylemini güçlendirecektir.

Bu bakımdan Hakkı Keskin gibi yakın tarihin olaylarının merkezinde bulunmuş kişilerin böyle ürünler vermesi önemli ve olumludur.

Nitekim bunu yine kitaptan Hakkı Keskin’in kendi sözleri en iyi şekilde özetliyor:

“Babam konumunda olan, ölüme meydan okuyarak ayakta kalmasını bilen kişilerin o özgün hayatlarını yazacakların bulunamaması nedeniyle nice serüvenin tarihin tozlarına karıştığı bir gerçektir. Ailenin en küçük oğlu olarak benim yaşadıklarım, onun yaşadıklarının devamı niteliğini taşıyınca bu durum onun etkileyici yaşamını yazıya dönüştürmeme yol açtı.” (s.126)

‘KURULUŞ SAVAŞI’NDA ÖN SAFTA!

Kitabın ilk üç bölümü Hakkı Keskin’in, babasıyla yaptığı söyleşiden oluşuyor. Öykü 1901 doğumlu Hasan Keskin’in 1913’te, henüz çocuk yaşta tütün işçisi olarak Trabzon’dan Batum’a gidişiyle başlıyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle ağırlaşan koşullar içinde bu çocuğun yurdundan uzakta hayatta kalma mücadelesini okuyorsunuz. Kızıl Ordu saflarında Beyaz Ordu’ya karşı çarpışarak, esaretle, hastalıkla boğuşarak geçen bir çocukluk!

Ve soruyorsunuz kendinize: “Bu olayların içinde acaba kaç Hasan daha vardı ya da kaç Hasan daha bunları yaşadı ve onlar hayatta kalacak kadar şanslı mıydı?”

Hasan bütün güçlüklere karşın 1923’te yurduna dönmeyi başarıyor. Evet Kurtuluş Savaşı’nda cephede değil; ama yurda döndükten sonra gönüllü asker oluyor, “Kuruluş Savaşı”nda ön safta yerini alıyor. Şeyh Said İsyanı’nın bastırılmasında Cumhuriyet ordusunun bir askeri olarak görev yapıyor.

Askerliğini yaptıktan sonra da hayat ve ekmek mücadelesine atılıyor. Samsun’dan tekrar Trabzon’a oradan Erzincan’a uzanan ekmek uğruna göçün son durağı Bursa oluyor.

Kitabın sonraki üç bölümünde ise Hakkı Keskin’in yaşamöyküsünden son derece önemli kesitleri öğreniyorsunuz. Onun da öyküsü 1943’te Maçka, Hamsiköy’de başlıyor.

ALMANYA YILLARI

Eğitim yaşamı, ilköğreniminin ardından Erzincan Lisesi’ne oradan da yükseköğrenim için gittiği Almanya’ya uzanıyor. Bir yandan çalışıyor bir yandan da Almanca öğreniyor. Elbette yeni bir ülke, yeni bir yaşam biçimi, kültür, deneyim demek. Almanya’daki her bir deneyim ufkunu genişletiyor.

Hamburg Üniversitesi’nde başlayan öğrenciliği, çok istediği Berlin Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam ediyor. O dönem 68 gençlik eylemlerinin dünyayı kuşattığı bir dönem. Alman gençliği de Almanya’da bulunan Türk gençleri ve tabii Hakkı Keskin de bu olayların tam merkezinde.

Üstelik Hakkı Keskin o dönem Almanya Türk Öğrenci Federasyonu (ATÖF) başkanı oluyor. “Emperyalizm”, “geri kalmışlık”, “gelişmişlik” konuları ana gündemlerini oluşturuyor.

Dolayısıyla Türk gençleri yalnızca Almanya değil kendi memleketleri Türkiye için kafa yoruyorlar, mücadele ediyorlar.

ATATÜRKÇÜ, CUMHURİYETÇİ BİR MÜCADELE ADAMI

Hakkı Keskin, Türkiye’den asla kopmuyor, abone olduğu Cumhuriyet gazetesi yayımlanmasından bir gün sonra eline ulaşıyor ve böylece Türkiye’yi de “Benim için bir okul gibiydi” dediği Cumhuriyet gazetesinden takip ediyor.

Atatürkçü ve antiemperyalist siyasi çizgisinin oluşumunda “özellikle İlhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu, Nadir Nadi, Şevket Süreyya gibi değerlerin yayınlarının belirleyici” olduğunu dile getiren Keskin’in siyasi mücadelesi de buna koşut olarak sürüyor.

Tabii bütün bu faaliyetleri Türkiye tarafından karşılıksız bırakılmıyor. Bakanlar Kurulu Süleyman Demirel’in başbakanlığında vatandaşlıktan çıkararak ödüllendiriyor Keskin’i!

İLHAN SELÇUK: ‘HAKKI KARDEŞ... BİR DERS OLSUN BU SANA!’

İlhan Selçuk da bu olay üzerine ironi dolu üslubuyla kaleme aldığı yazısında, “Hakkı kardeş! Bir ders olsun bu sana. Bir daha dünyaya gelirsen sakın devrimciliğe özenme, bozuk düzene karşı çıkma, sömürüyle savaşacağına sömürücülerin yanında yer al!” diye sesleniyor.

Keskin daha sonra Türkiye’ye geliyor ve DPT’de görev alarak ülkesine önemli hizmetlerde bulunuyor. Derken tekrar Almanya’ya dönüyor, Almanya’daki Türklerin hakları için büyük mücadeleler veriyor, öncülük ediyor ve ilk Türk ve yabancı kökenli milletvekili seçiliyor.

Özetle kitapta, yakın tarihte aydınlanma ve uygarlık savaşı içinde bir ailenin yaşamının nasıl şekillendiğini ve ne tür anılar biriktirdiğini okuyorsunuz.

Yakın tarihe bir pencere daha açan Hakkı Keskin’e teşekkürler.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler