Namuslular da namussuzlar kadar...

10 Ekim 2018 Çarşamba

Kurtuluş Savaşı’nın en önemli komutanlarından, Lozan müzakerelerinin yürütücüsü, İkinci Cumhurbaşkanı, özetle cumhuriyet tarihimizin ikinci adamı İsmet İnönü, Erdoğan’ın sıkıştıkça sığındığı bir kişi oldu.
Asıl hedef Atatürk...
Ancak ona doğrudan saldırmanın toplum karşısında maliyeti yüksek olacağı için bu yöntemi tercih ediyor. Biliyor ki, eğer İnönü’ye çatarsa toplumun pek çok kesiminden tepki yükselecek. Bu tepkiyi verenler, o günkü iktidarın eleştirilmesi gereken icraatını ister istemez ikinci plana itecekler. İnönü örneğinde olduğu gibi, tarihi gündeme getirecekler. Böylece asıl gündem gölgede kalacak.
Bunun genel adı şu:
En iyi savunma saldırıdır!

***

Erdoğan’ın Türkiye tarihine saygısı olmadığı için bugünkü başarısızlığını “tarihe bak” diyerek kendince örtmüş oluyor.
Bunda başarılı oluyor mu?
Bir söz vardır; gerçek ayakkabısını giyinceye kadar, yalan üç tur atar.
Sıcak gündemi tartıştırmama konusunu başarmış olsa bile; gerçek, zamanın çocuğudur. Zamanla büyüyen yalanlar değil, gerçekler olur.
Erdoğan bu yöntemle kendi medyasına da manşet vermiş oluyor. Bir süredir ekonomik kriz olmadığını anlatmak için çırpınıyorlardı. Erdoğan’ın tarihe ve CHP’ye saldırısıyla bir nefes aldılar.
Oysa en sıcak gündem şu: Biz IMF’ye bile borç verecek kadar güçlendik derken, IMF’nin ancak taşeronu olabilecek bir danışmanlık şirketine neden muhtaç olduk? Bu muhtaçlığı anlatırken, “Buna karşı çıkanlar ya cahildir ya hain” deyip, iki gün sonra neden vazgeçtiğimizi açıkladık?
Bu, şaşkınlığın, çaresizliğin, yalpalamanın fotoğrafı değilse, ne?
Bu soruların öne çıkmamasının başlıca yolu, gündemi değiştirmek.

***

Üç gündür, Erdoğan’ın İnönü’nün elindeki Türk bayrağını karartıp Amerikan bayrağını öne çıkaran fotoğrafına farklı kesimlerden yanıtlar veriliyor. Her biri gerek tarihsel gerçekleri gerekse İnönü gerçeğini ortaya koyan netlikte.
Aslında buna en güzel yanıt İsmet İnönü’nün kendisinden. Ne diyor:
Bir memlekette namuslular da namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memleket kurtulmaz.”
Gün, İnönü’ye, Türkiye Cumhuriyeti’nin kökenlerine yapılan saldırılara yanıt vermekten çok, bu saldırıların yapılamayacağı bir Türkiye için mücadele etme günü.
Gün, bu iktidarın yaptıklarını, yapamadıklarını listelemekten çok “başka bir iktidar mümkün” hedefini en karamsar kesimlere kadar ulaştırma günü.
Gün, siyaseti iktidarın istediği minderden alıp halkın önüne getirme günü.
Bunun yerine siyaset sadece karşılık vermekle sınırlı kalınca şu oluyor:
Hırsıza hırsız deme, çuvalı başına geçirir! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları