Metafelsefe!

Felsefe tarihini ve ünlü filozofları, bu alanda yayımlanmış kitaplardan öğrenmiş olabiliriz ama tarihini ve düşünürlerini bilmek felsefe yapmayı bilmek anlamına gelmiyor. Felsefe bilmek ve yapmak için onun üzerine eğilmek, “neliğini” ve “nasıllığını” kurcalamak gerekiyor. Felsefenin, felsefe yapmanın ne olduğunu bilmenin önemini vurgulayan yazar ve şair Hasan Şahingöz’ün Felsefe Nedir, Ne Değildir?’de (Kora Yayın / 190 s.) yaptığı tam da bu, yani metafelsefe (felsefenin kendisi üzerine bilgi edinmek, düşünmek, bir anlamda felsefenin felsefesini yapmak)!.

Yayınlanma: 09.05.2022 - 00:03
Abone Ol google-news

TOPLUMSALLAŞTIRILMIŞ FELSEFE!

Felsefe üzerine yazılan kitaplar, akademik tarzın ortak özelliklerini taşıyor. Felsefeyi ünlü filozofların düşünceleri, düşünme biçimleri ve ortaya koydukları ya da bağlı oldukları akımlar üzerinden 2500 yıllık tarihini kronolojik bir süreçte ele alıyorlar.

Bu kitaplarda felsefi düşüncenin başlangıcından, artık daha çok edebiyata bakan kıta felsefesine kadar, bu disiplinin önemli kişilerini ve düşünce köşe taşlarını öğreniyor, büyük filozofların fragmanlarından türlü paradokslara kadar felsefeye ilişkin birçok konu hakkında bilgi edinebiliyoruz.

Ne var ki bu öğrenmede, felsefenin “neliği” ve felsefi düşünmenin “nasıllığı” gibi felsefenin içinde kalan, bizzat onun kendisine ilişkin kimi temel bilgiler genellikle eksik kalıyor.

Bu bilgilenme biçimi felsefenin kendisi ile okur arasında var olan mesafeyi kısaltmaya yetmiyor. Disiplinin kişiye kazandırabileceği felsefi bakış ve kavrayış eksik kalıyor.

Günümüzde postmodernizmin kopuk, eklektik, boşluklu, en önemlisi bağlamsız, dolayısıyla anlam kaymalarıyla dolu, parçalı ve yatay düşünme biçimi; yaşamı anlamlandırmada, insana ait temel değerleri korumada zihnimize yoğun bir sis perdesi çekiyor.

Oysa entelektüel ediminin yanında toplumsallaştırılmış felsefe biçimleriyle o perdenin ardını görmemiz olanaklı.

FELSEFENİN ÖLÜMÜ!

Öte yandan 17. yüzyılda başlayan akıl çağının yaktığı aydınlanma ateşiyle birlikte pozitif bilimler sıçramalı bir gelişim gösterdi.

Bilim artık felsefesiz de kendi ayakları üzerinde durabilirdi. Felsefe de bilimin bilgisi dışında o alandan çekilir, enerjisini kendisini yetkinleştirmekte kullanabilirdi.

Ne var ki bilim ile felsefe arasındaki bu ayrılma, ünlü fizik kuramcısı Stephen Hawking tarafından “felsefenin ölümü” olarak değerlendirildi.

Öyle ya gözlem ve deneye dayalı pozitif bilimlerin yanında felsefe, “koltuk felsefesi” (armchair philosophy) olarak sahaya inmeye gerek duymadan, oturduğu yerden konuşup duruyordu. Bilim insanın güvenmediği felsefe, kimseye güven veremezdi.

POLITZER’İN YORUMU: ‘FELSEFE, İP CAMBAZLIĞI’

Nihayet Marksist felsefeci George Politzer, Felsefenin Temel İlkeleri’nde filozofu ayakları yere basmayan kişi, felsefeyi de ip cambazlığı olarak tanımladı; bu nedenle felsefe proletaryaya güven veremezdi.

Felsefeye karşı bu yaklaşım ve son yüzyılla birlikte felsefenin dil ve edebiyata daha fazla yönelmesi, onun olumsuzlanmasına neredeyse pekiştirdi.

Toplumumuzdan bakacak olursak; pek yaygın olan “hariçten gazel okumak”, “bilir bilmez konuşmak”, “ahkâm kesmek”, “boş konuşmak” (şimdilerde boş yapmak), “kafa karıştırmak” gibi yargılar neredeyse özdeyişleşen “Felsefe yapma!”ya kadar genişledi. Toplum da bu nedenle felsefe yapmıyor!

TARİHİNİ VE DÜŞÜNÜRLERİNİ BİLMEK BAŞKA, FELSEFE YAPMAYI BİLMEK BAŞKA!

Yazar ve şair Hasan Şahingöz, üç şiir kitabının ardından kaleme aldığı yazdığı Felsefe Nedir, Ne Değildir? (Kora Yayın / 190 s.) adlı çalışmasında bu duruma itiraz ediyor ve bizi felsefe yapmaya çağırıyor.

Şiirle felsefenin akrabalığını bir yana koyalım ve yukarıda sıraladığımız felsefe olumsuzlamalarına karşı Şahingöz’ün bu çağrısına odaklanalım.

Felsefe tarihini ve ünlü filozofları, bu alanda yayımlanmış kitaplardan öğrenmiş olabiliriz ama tarihini ve düşünürlerini bilmek felsefe yapmayı bilmek anlamına gelmiyor.

Felsefe bilmek ve yapmak için onun üzerine eğilmek, “neliğini” ve “nasıllığını” kurcalamak gerekiyor. Felsefenin, felsefe yapmanın ne olduğunu bilmenin önemini vurgulayan Şahingöz’ün söz konusu kitabında yaptığı tam da bu, yani metafelsefe!

FELSEFENİN FELSEFESİ; METAFELSEFE!

Metafelsefe, felsefenin kendisi üzerine bilgi edinmek, düşünmek, bir anlamda felsefenin felsefesini yapmak demek.

Felsefe nedir, ne değildir; neyi nasıl ele alır, düşüme biçimi / biçimleri nelerdir; bilimle, dinle, dille, etikle, estetikle ne türden ilişki kurar; insanı ve doğayı anlamlandırmada, yaşamı anlamada, kör noktaları göstermede zorlukları ve yeterlilikleri nelerdir?

Bir disipline bu ve benzeri sorular sormak, onun felsefesini yapmak demektir. Bu anlamda metafelsefe bir üst disiplin olarak felsefenin olanaklarını irdeler. İrdelerken de, sorular ortaya koymanın ve bu sorulara yanıtlar oluşturmanın yol ve yöntemlerini bulmamızı sağlar.

FELSEFE SOSYALLEŞTİRİLMELİ!

Hasan Şahingöz’ün, Felsefe Nedir, Ne Değildir? adlı çalışması, bir yönüyle de okulların yüksek duvarları arasında sıkışıp ağırlaşmış “akademik felsefeyi” bu hantallığından uzaklaştırıp toplumsal alana kaydırıyor.

Duyular aracılığıyla algılayabildiğimiz fenomenleri, ne anlama geldiklerini felsefenin araçlarıyla düşünmemiz gerektiğinin altını çiziyor. Bu araçları günlük yaşamımıza katmamızı ve orada kullanmamızı teşvik ediyor.

“Akademik felsefe” yayınlarında dondurulmuş doğru düşünme araç ve yöntemlerini, topluma kazandırmak, felsefeyi belli ölçüde sosyalleştirmek ve belli bir esneklik içinde çocuklara, gençlere, yaşlılara, çalışanlara, çalışmayanlara, herkese iletebilmek önemlidir.

Sosyal felsefe bunu yaparken, yani felsefenin sağladığı farkındalığı günlük yaşamımıza aktarırken neoliberalizmin, felsefeyi poplaştırma, bir tüketim nesnesine dönüştürme etkisinin önüne geçmek de bu alana kafa yoranların görevidir.

Görev, sosyalleşmiş felsefenin toplumda yaratacağı olumlu etki, ikna, farkındalık ve ortak değerlere katkısı düşünülerek gerçekleştirilmelidir.

Değilse eleştirel düşünme yoluyla bireysel, toplumsal sorunlarımızı çözmekte; etik, estetik, politik ilkelerimizi belirlemekte; ülkemiz adına yaptığımız siyasal tercihlerimizin doğruluğunu sınamakta yetersiz kaldığımız ve kalmaya devam edeceğimiz kaçınılmaz bir gerçektir.

Felsefe Nedir Ne Değildir?, bu dikkatle okunmalı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler