Selanik’te Gerçeklik Sanatı bölümü

Gerçeklik Sanatı: Gözlemin Ötesinde adlı bölümde yer alan belgeseller türün öncüsü Nanook of the North’un (Kuzeyli Nanook) anlatım stilinden, İtalyan Yeni Gerçekçi ile Fransız Cinéma Vérité (Gerçek Sinema) akımından, Amerikan bağımsız sinemasından, sosyal antropoloji biliminden hareket ederek gerçekleştirilen belgesellerdir.

Bu özel türde yönetmen gerçek yaşamı ve insanın durumunu gözlemler. Farkedilmesi zor ayrıntılara, zamana ve mekana odaklanan yaratıcılar yalın kayıt ve belgelemeden öte bir yapıta imza atarlar, yüzeyin altındaki gerçeğe ulaşırlar.

NANOOK OF THE NORTH

Nanook of the North (Kuzeyli Nanook /1922), Robert Flaherty’nin sessiz klasiği bu türün ilk örneğidir. Chronicle of Summer’da (1961), yönetmen ve antropolog Jean Rouch’la sosyolog Edgar Morin sokakta gezerken rastladıkları insanlara mutlu olup olmadıklarını sorarlar.

CHRONICLE OF SUMMER

Titicut Follies (1967) adlı şok edici belgeselinde Frederick Wiseman, Massachusetts Bridgewater’daki akıl hastanesindeki hastalarını gözlemler.

DON’T LOOK BACK

Don’t Look Back’te (1968) Donn Alan Pennebaker folk müzikten elektronik müziğe geçmeden hemen önce Bob Dylan’ın 1965 İngiltere turnesini yakından izleyerek kaydeder.

To Live with Herds’te (1973), David MacDougall, Uganda’daki köklü Jie kabilesinin geleneklerini göreneklerini kenara bırakıp yeni devlet standartlarıyla uzlaşmasını betimler.

MUHAMMAD ALI: THE GREATEST

Muhammad Ali: The Greatest’ta (1974) William Klein dünyaca ünlü boksör Muhammed Ali’nin efsane bir ikona dönüşmesini irdeler.

DIVORCE IRANIAN STYLE

Divorce Iranian Style’da (1998) Kim Longinotto ile Ziba Mir-Hosseini her türlü baskıya boyun eğmeyen, karşı duran cesur, gözüpek İranlı kadınların mücadelesini anlatır.

AUSTERLITZ

Austerlitz’de (2016) Sergey Loznitsa, Nazi toplama kampının turistik, ticari bir mekana dönüştürülmesini eleştirir.

THE DAZZLING LIGHT OF SUNSET

The Dazzling Light of Sunset’te (2016) Salomé Jashi Gürcistan halkının örf ve adetlerinin sözde etnografik portresini tanımlamaya çalışan gazeteciyi izleyerek toplumun ikilemlerini, trajikomik portresini yansıtır.

Honeyland’de (2019) Tamara Kotevska ile Ljubomir Stevanov Balkanlar’ın dağlık ırak bölgesinde arıcılık yaparak yaşamını sürdüren Hatice’nin sıradışı dünyasını betimlerler.