Tonguç ve sanat eğitimi!

İsmail Hakkı Tonguç’un 1932 yılında yazdığı Resim-Elişleri ve Sanat Eğitimi kitabında vurguladığı gibi söz konusu ders, eğitim yaşamımızın en sorunlu derslerinden birisi olmuştur. Yayını üzerinden uzun yıllar geçtiği için bulunamayan bu kitabı Cumhuriyet Kitapları büyük boy ve özenli bir baskıyla yeniden gün yüzüne çıkardı. Dönemi gereği kimi terim ve anlatımların günümüze uygun düzenlemelerinde Işık Kansu’nun emeklerini anmadan geçmek eksiklik olacaktır.

Yayınlanma: 18.05.2023 - 00:02
Tonguç ve sanat eğitimi!
Abone Ol google-news

 

EĞİTİM YAŞAMIMIZIN EN SORUNLU DERSLERİNDEN BİRİ!

“Bizim okullarımızın çok acınacak derslerinden biri de resim dersidir” (İsmail Hakkı Tonguç). Kitabı açar açmaz bu sözler karşılıyor okuru. Yazının en altındaki tarih 1932 yılını gösteriyor. Demek ki üzerinden 90 yılı aşkın bir süre geçmiş. Geldiğimiz noktaya bakılırsa bugünkü görünüm de farklı değil. Sonuçta değişen bir şeyin olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.

İsmail Hakkı Tonguç ya da kısaca Tonguç (1893-1960), 1932 yılında yazdığı Resim-Elişleri ve Sanat Eğitimi kitabına yukarıdaki sözlerle giriş yapmış. Orada dillendirildiği gibi söz konusu ders, eğitim yaşamımızın en sorunlu derslerinden birisi olmuştur.

Bunun kaynağının dersin kendisinden çok genel olarak eğitimde aranması gerektiğine inananlardanım. Nedenler konusu üzerinde uzun uzun yorumlar yapılabilir, farklı öneriler öne sürülebilir.

Sözü o denli dolandırmadan söylemek gerekirse, bizde yaratıcılık ve düşünce alanının görmezden gelindiği tezinin varlığı ağırlık kazanır. Oysa günümüzün kalkınmış toplumlarındaki eğitim sistemlerine bakılırsa bilim ve sanat alanları arasında dengeli bir yapılanmaya gidildiği kolayca görülecektir.

ATATÜRK, EĞİTİM SAVAŞI VE TONGUÇ!

Osmanlı’nın çöken yapısı üzerine çağdaş bir anlayışla kurulan cumhuriyet, eski yapıdaki geri kalmışlık çemberinden kurtulup hedeflenen çağdaşlaşmaya ulaşma adına eğitimi öncelemişti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncesi, savaşın bitimiyle birlikte yeni bir savaş sayfası açmaktı: “Eğitim savaşı”. Birlikte yola koyulduğu arkadaşları onunla birlikte bu uğraşta özveriyle çalıştı. Yola koyulma derken akla gelen ilk adın Tonguç olması son derece doğal. Yaşamının dönüm noktaları Cumhuriyetin tarihiyle özdeş olan bir kişiden söz ediyoruz.

Muallim Mektebi’ni bitirdiği 1918 yılı Birinci Dünya Savaşı’nın bitimine denk gelir. Hemen ardından gönderildiği Almanya’da Ettlingen Öğretmen Okulu’nda üst öğrenim programını tamamlar. Yurda dönüşünde Eskişehir’de başlayacak öğretmenlik görevi sonrası Ankara’ya atanır. Bir yıl sonra yeniden Almanya ve dönüşte Konya’da görev onu beklemektedir.

GAZİ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ’NDE RESİM-İŞ BÖLÜMÜ’NÜN KURUCUSU

Tonguç’un hareketli öğretmenlik yılları Ankara’ya yönelmesiyle yeni bir ivme kazanır. Burada atandığı Gazi Eğitim Enstitüsü’nde yöneticilik yaparken Resim-İş Bölümü’nün kuruculuğunu yapacaktır. Değinilen süreçte köy enstitülerinin temelini oluşturacak girişimlerde bulunur.

O alandaki çabalarının unutulmazlığı bilinmez mi! Ancak burada üzerinde önemle üzerinde durulması gerekenin elimizdeki kitabı olduğunu yineleyelim.

Sunuş yazısında belirtildiği gibi kitap, yazarın Almanya’da bulunduğu sırada öğretmenleri olan E. Würtenberger ile G. Stiehler’in hazırladığı metinlerin çevirisi üzerine yeniden kurgulanmış.

PESTALOZZI’NİN EĞİTİM ANLAYIŞINDAN HAREKETLE YARATICILIĞI ÖNCELEDİ

Resim öğretimi ve sanat eğitiminin tarihçesi bölümü 17. yüzyılın Avrupası ile başlıyor. Ama asıl büyük atılım Pestalozzi’nin eğitim anlayışına kazandırdığı yeni bakış açısıyla bir yüzyıl sonra gerçekleşecektir.

Pestalozzi’ye göre çocuğun sağlıklı gelişiminde aile ve okul ilişkileri önemli bir role sahiptir. Tonguç, değinilen anlayıştan hareketle çocuğun yetişmesinde yaratıcılığı öne çıkaran bir eğitim sistemini uygulamaya koyar.

Uygulama alanı olarak köy okullarının seçilmesinin arkasında Anadolu insanını bilinçlendirme amacının yattığı bir gerçek. Çünkü izleyen günlerde köy enstitülerinin açılmasıyla kalkınmaya köyden başlanmasının önü açılacaktı. Burada izlenen yöntemle çevre koşullarından kopmadan çağdaşlığa uzanacak bir yolun rotası çizilmişti.

BİZDE 1926 YILIYLA BİRLİKTE RESİM-İŞ ÖĞRETİMİ VE SANAT EĞİTİMİ DAHA ÇAĞDAŞ BİR ANLAYIŞLA ELE ALINDI

Bizdeki resim-iş öğretimi ve sanat eğitiminin 1926 yılıyla birlikte daha çağdaş bir anlayışla ele alındığına ilişkin somut veriler var. Öncesinde “gezici öğretmen” olarak görevlendirilen resim öğretmenleri üzerindeki bu olumsuz anlayıştan vazgeçilmesi bile başlı başına vurgulanması gereken bir değişiklik sayılmalı.

Çocuk ve gençlerin kişilik gelişimini sağlayan en önemli etmenlerin başındaki yaratıcılık olgusunun uygulama yeri söz konusu sanat eğitimi alanından başkası değil.

Resim dersi ise bu alandaki pratik uygulamalarla yaşamı paylaşır. Özellikle fiziksel gelişimlerinin başlangıcında olan çocuklarda el işleri aracılığıyla bu becerilerini kontrollü bir şekilde disipline etme hedeflendiği izleniyor. El ve alet birlikteliğini basit malzemeler üzerinde uygulayarak yaratıcı çalışmalar yapmaya yöneltmek de aynı hedefler arasında.

ÇAĞDAŞ BİREYLER OLUŞUMUNUN ÖNDE GELEN UYGULAMACISI TONGUÇ!

Tonguç’un gerek Türkiye’de gerekse Almanya’daki deneyim ve eğitimleri sonucu edindiği birikimle yazdığı kitabın kanımca en önemli yanlarından birisi görev yaptığı farklı okullardaki uygulama örneklerine yer vermesi olmuştur.

Örnekler incelendiğinde yaş grupları ile öğrencilerin kullandığı malzeme ve teknik çeşitlilik dikkatleri çeker. Zaten sanat eğitiminin en temel hedefi de çocuk ve gençlerin düşüncelerini özgürce anlatabilmeleri değil midir?

Hiçbir kısıtlama olmadan imgeden somuta dönüştürme eylemi ancak sanat eğitimi ile gerçekleşebilecektir. Bugün içinde bulunduğumuz toplumsal yapıdaki en büyük sorun işte bu yaratıcılık eğitiminin dışlanmasında yatıyor.

Çünkü günümüzde aranan ideal insan modeli düşünmek yerine dürtülerle yönlendirilen birer robot olarak programlanmak istenmektedir. Atatürk’ün önderliğinde savaşım veren kadronun temel anlayışı bugünün çok ilerisinde çağdaş bireyler oluşumunu düşlemişti.

Tonguç, bu soylu girişimin en önde gelen uygulamacısı olarak eylemi ve kuramsal çalışmalarıyla cumhuriyet tarihimizdeki seçkin yerini almıştır. Yazının başında yer alan ona ilişkin tek tümceyle kitabını başlatması bu görüşün en açık kanıtı sayılır.

Yayını üzerinden uzun yıllar geçtiği için bulunamayan bu kitabı Cumhuriyet Kitapları büyük boy ve özenli bir baskıyla yeniden gün yüzüne çıkardı. Dönemi gereği kimi terim ve anlatımların günümüze uygun düzenlemelerinde Işık Kansu’nun emeklerini anmadan geçmek eksiklik olacaktır.

Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi ile günümüzdeki gerici yapılanma arasındaki çelişkiyi anlayabilmek için el altında bulundurulması gereken bir kitap var ortada. Yaratıcılığın zengin anlatı dünyası ile dayatmacı tekçiliğin renksizliğini görmek isteyenlere..


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler