‘Zorbanın cinsiyeti yok’

Lorca’dan uyarlanan Bernarda oyunu, otoritenin kadına uyguladığı baskıyı ele alıyor.

Yayınlanma: 01.02.2023 - 04:00
‘Zorbanın cinsiyeti yok’
Abone Ol google-news

“Her zorba ölür bir gün elbet. Ama önce bir ölüm yatağı hazırlar kendine, gencecik bedenlerden.” Federico Garcia Lorca’nın “Bernarda Alba’nın Evi” adlı yapıtından Pelin Temur’un uyarladığı Bernarda’nın belki de en çarpıcı repliklerindendi bu söz. Can Ali Çalışandemir’in yönettiği, Onur Duru’nun yönetmen yardımcılığını yaptığı oyunda genç, başarılı ve ödüllü bir oyuncu olan Özge Arslan kişilikten kişiliğe geçiş yaparak tek başına sahneyi doldurdu. En son Kadıköy Boa Sahne’de izlediğimiz Bernarda’daki rolleriyle 22. Direklerarası Seyirci Ödülleri’nde “tek kişilik performans”, 29. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Tiyatro Ödülleri’nde “en iyi kadın oyuncu” ödüllerini kazanan Arslan, bir ailenin beş kadın üyesinin yaşamlarını yansıtarak otorite ve zorbalık kavramlarının yine kadınları ezişini örnekliyor. 

Bernarda eşini kaybetmiş, kızları ve annesiyle yaşayan ve sekiz yıl boyunca yas tutulacağını aileye dikte eden bir kadın. Son derece sert, otoriter, “dediğim dedik” bir tip. Öyle ki bu süreçte eve hiç kimse giremez ve evden çıkamaz. Ölüm bile. Kadınlar ve erkekler noktasında tam bir eril tahakkümle kurallar koyan Bernarda, “Kadınlara iğne iplik yaraşır, erkeklere kırbaç ve katır. Ahlak kadının işidir” diyecek kadar bağnazdır. 

Özge Arslan ve Deniz Burak Bayrak

1 OYUNCU, 5 KADIN...

Özge Arslan oyun boyunca sahnede gerilmiş olan beyaz çarşafların ardına gidip gelip Bernarda’nın kızları Adela, Marsilyo, Angusia ve annesi Maria Josefa’yı izleyenlere tanıtıyor. Farklı karakter ve kişiliklere sahip olan bu kadınlarla Arslan’ın ani rol değişimi takdire değer. Her birini kendi ses tonu, vücut yapısı, zekâ seviyesi ve ahlak anlayışı ile veren Özge Arslan ile oyun sonrası bir araya geldik. Beş kadını bir kişinin canlandırdığı oyun metnini görünce ne hissettiğini sorduğumda, “Önce tedirgin oldum çünkü hep kalabalık oyunlarda oynadım. Bu kadar fazla karakter olması noktasında çok kaygılandım, ilk başta yapamam gibi geldi. Ama yönetmenim Can Ali beni hep yüreklendirdi” diyor. Çok inanarak bu işe başladığını ve kendisini Bernarda’ya “feda” ettiğini dile getiren sanatçı, her bir rolde kendisini çok iyi hissettiğini dile getiriyor. 

"NE KÖTÜ BİR İNSAN!"

Lorca’nın yapıtı aynı zamanda İspanya’daki faşist Franco rejimine de bir eleştiri niteliğinde. Bu bağlamda, Bernarda özelinde kadının zorbalığını bir kadın olarak Özge Arslan nasıl okuduğunu şöyle ifade ediyor: “Bence zorbalığın cinsiyeti yok. Ne yazık ki zorba gibi düşünmediğimiz ‘kadın’ ya da ‘anne’nin de ne kadar korkunç, tehlikeli olabileceği gerçeğini gösteriyor bize oyun. Bu, beş ayrı kadının hikâyesini anlatan bir kadın oyunu ama zorbaya baktığımızda ‘ne kötü bir anne’ ya da ‘ne kötü bir kadın’ değil ‘ne kötü bir insan’ diyoruz. Ben de buradan yola çıkarak başladım.”

Oyun süresince Özge Arslan sahnede çok etkili dans gösterileri sergileyip şarkılar da söylüyor. Oyun sonunda sanatçı Betül Arım’dan şarkıların Özge Arslan’a ait olduğunu öğreniyoruz. Çok başarılı bir ses rengine sahip olduğu görülen sanatçı, ağıt havası uyandıran şarkıları da kendisi yazmış. Karakterlerin duygu durumları üzerinden şarkı çalışmaları yapmayı hedeflediğini vurgulayan Arslan, her kahramanın bir makamı, bir tonu, bir rengi olduğunu ve onlara bunu yüklemeyi istediğini belirtiyor. Bu açıdan çok yönlü bir sanatçıyla da karşı karşıyayız. 

Kadınların hepsinin kendisini çok zorladığını ifade ederken bütün postürleri algılayana, çözene, bedenine oturtup hazmedene kadar çok uğraştığı anlaşılıyor. “Hamur yoğurur gibi hepsini emek vererek yoğurdum. Hepsini çok seviyorum” diye sözlerini noktalıyor. Otoritenin kadın kimliğine uyguladığı cinsiyetçi ve ayrımcı baskıyı, ev içinde adeta kurulan bir rejimi gösteren Projeno2 oyunu Bernarda’nın alkışı bol olsun!


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler