Arınç'tan, tepki toplayan cuma hutbesine ilişkin açıklama: Laikliğe aykırı bir eylem söz konusu değildir

Arınç'tan, tepki toplayan cuma hutbesine ilişkin açıklama: Laikliğe aykırı bir eylem söz konusu değildir

17.08.2025 16:32:00
Güncellenme:
ANKA
Takip Et:
Arınç'tan, tepki toplayan cuma hutbesine ilişkin açıklama: Laikliğe aykırı bir eylem söz konusu değildir

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Diyanetin 15 Ağustos 2025 tarihli "kadınların eşit miras hakkını hedef aldığı" yönünde tepki toplayan cuma hutbesine ilişkin, "Diyanet İşleri Başkanlığının hutbede İslam’daki miras hukukunu (Feraiz) anlatması onun görevidir. Laikliğe aykırı bir eylem söz konusu değildir" değerlendirmesinde bulundu.

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığının cuma hutbesi için hazırlanan metninde anlatılan miras konusu üzerine bir kesim vatandaşın "Nasıl olur da İslam’da miras hukuku anlatılır?", "Kadınlar yarım pay mı alacak?" gibi söylemler ile tepki gösterdiklerini anımsattı.

"Bu tepkiler kanaatimce yersizdir" ifadesini kullanan Arınç, mesleği gereği yıllarca TCK'nın 163'üncü maddesi uyarınca açılan davaları takip ettiğini bildirdi. "Laikliğe aykırı olarak, devletin içtimai veya iktisadi veya siyasi veya hukuki temel nizamlarını, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla…" diye başlayan ve 1991'e kadar mevcut olan madde esas alınarak, o dönem bazı dini görüşler ve eylemlerin laikliğin ihlali olarak görüldüğünü ve madde esas alınarak yargılamalar yapıldığını bildiren Arınç, şunları kaydetti:

"Bu madde üzerinden ben de yargılandım, mahkum da oldum ve sonrasında beraat ettim. O dönem Yargıtay bu madde üzerinden verilen cezaları onamaya başlamıştı. 1986 yılında, yani 39 yıl önce Yargıtay içtihatta bulundu. Kayseri’de bir vaizin hutbede İslam’da miras hukukunu anlattığını duyan bir takım işgüzar insanlar hemen savcılığa müracaat ederek vaiz hakkında şikayetçi oluyorlar. Mahkeme ceza veriyor ancak Yargıtay, bir vaizin İslam’da konu olan miras hukukunu anlatmasını vaizin görevi olarak değerlendirerek bunun laikliğe aykırı bir faaliyet olmadığını ve özgürlük içerisinde olduğunu ifade ederek örnek bir karar ile cezayı bozuyor.

Laikliğe aykırı olan ise şudur: Eğer bu vaiz, hutbesinin sonunda 'Anlattığım miras sistemi bugünkü Medeni Kanun’da yer alan miras sisteminden çok daha iyidir. Bu sistem terk edilmeli ve anlattığım sistemin herkes için uygulanması mecburi olmalıdır.' demiş olsaydı bu durum laikliğe aykırı bir eylem olurdu. Bugün de Diyanet İşleri Başkanlığının hutbede İslam’daki miras hukukunu (Feraiz) anlatması onun görevidir. Laikliğe aykırı bir eylem söz konusu değildir.

"YENİ MEDENİ KANUN AK PARTİ DÖNEMİNDE YÜRÜRLÜĞE GİRDİ"

Diğer bir örnek ise şudur: Yeni Medeni Kanun AK Parti döneminde yürürlüğe girdi. Onun öncesinde İsviçre’den iktibas edilmiş bir Medeni Kanun vardı. Günümüzde dahi eğer muris, bu medeni kanunlar yürürlüğe girmeden yani 1926’dan önce vefat etmiş ise onun mirası, mirasçıların bu yönde bir talebi olur ise eski hukuka göre yani Feraiz’e göre halen de taksim edilebilir. Mahkemeler buna dikkat ederler ve hatta yüz yıl öncesinin verasetini uygulama noktasında kalırlarsa bilirkişi istihdam ederler. Durum böyleyken bu sistemin anlatılmasının laiklik karşıtı bir eylem olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Dolayısı ile bu konu üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığının hedef alınması son derece yanlıştır. Ben şahsen Diyanet İşleri Başkanlığını günümüzün sosyal ve içtimai konularına dikkat çeken ve toplumu aydınlatma görevini yerine getiren çalışmalarından dolayı tebrik ve takdir ediyorum."

Arınç, açıklamasının sonunda, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nde hayatını kaybeden yurttaşları rahmetle andığını belirtti.