İktidarın 'Terörsüz Türkiye' adı altında başlattığı yeni süreç kapsamında kurulan Meclis komisyonunun üyesi olan ve İmralı'daki terör örgütü PKK'nin lideri Abdullah Öcalan ile görüşen heyette bulunan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, "Türkiye’nin terörle mücadelesi 'beka' ekseninde kurumsallaşmış tarihsel bir devlet refleksidir. Bu refleks, yalnızca güvenlik alanında değil; hukuk, diplomasi, ekonomi ve toplumsal dayanışma politikalarında da bütüncül bir yaklaşımla sürdürülmektedir. Beka, bu yönüyle yalnızca devletin varlığını koruma stratejisi değil; aynı zamanda milletin ortak hafızasını, kimliğini ve geleceğe dair iradesini temsil eden normatif bir çerçevedir" ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye’de 'beka' kavramı, yalnızca siyasal literatürde değil, toplumsal hafızada da tarihsel derinliği olan bir güvenlik paradigmasını ifade eder. Modern Türkiye’de terörle mücadele yalnızca güncel bir güvenlik politikası değil; devletin devamlılığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal kimliğini koruma iradesinin kurumsal ifadesidir.
Beka kavramının anayasal temelleri, 1982 Anayasası’nın ilk dört maddesinde açık biçimde tanımlanmıştır. Bu maddeler, devletin dili, bayrağı, başkenti ve üniter yapısı gibi unsurları 'değiştirilemez' hükmü altına alarak milli bütünlüğü hukuki güvenceye bağlamaktadır. Dolayısıyla, bu unsurları tartışmaya açan her söylem veya eylem, haklı olarak doğrudan beka ekseninde bir tehdit algısına yol açmaktadır. Nitekim T.C. İçişleri Bakanlığı’nın 2022 raporu, bölücü terör örgütlerin Türkiye’nin üniter yapısını hedef alan faaliyetlerini beka tehdidinin temel kaynağı olarak nitelendirmiştir.
Türkiye’nin 2016 sonrasında uyguladığı 'terörü kaynağında önleme' stratejisi, yalnızca sınır güvenliğini değil, aynı zamanda dış politikada caydırıcılığı da güçlendirmiştir. Bu politikalar, NATO’nun 2024 Güvenlik Raporu’nda da 'önleyici savunma modeli' kapsamında örnek uygulama olarak gösterilmiştir. Bununla birlikte, beka kavramının yalnızca askeri önlemlerle sınırlandırılması yeterli değildir. Milli güvenlik stratejilerinin toplumsal dayanışma, ekonomik istikrar ve demokratik meşruiyetle desteklenmesi, uzun vadeli sürdürülebilirlik için zorunludur.
''GÜVENLİK KAZANIMLARINI ZAYIFLATTIĞI GÖRÜLMÜŞTÜR''
Dünyada birçok devletin terörle mücadelede hukukun üstünlüğünden sapmaları hâlinde toplumsal rızayı kaybettikleri, bunun da güvenlik kazanımlarını zayıflattığı görülmüştür. Türkiye’nin terörle mücadelesi 'beka' ekseninde kurumsallaşmış tarihsel bir devlet refleksidir. Bu refleks, yalnızca güvenlik alanında değil; hukuk, diplomasi, ekonomi ve toplumsal dayanışma politikalarında da bütüncül bir yaklaşımla sürdürülmektedir.
Beka, bu yönüyle yalnızca devletin varlığını koruma stratejisi değil; aynı zamanda milletin ortak hafızasını, kimliğini ve geleceğe dair iradesini temsil eden normatif bir çerçevedir. Hayırlı Cumalar, Allah’ın selamı üzerinize olsun."