‘Acil’de sabah saatleri…

20 Mart 2017 Pazartesi

Başlığı doğru okudunuz.
Acil” ile, “Alo 112”ye yöneltilen çağrının ardından varacağınız servisi kastediyorum.
Birkaç yıl önce, işim düşene kadar, benim için de “Alo 112” TV ekranlarında, canavar düdüklerinin eşliğinde beliren bir görüntüden ibaretti.
Bir binanın önüne, “olay yerine” yaklaşan cankurtaranlar. Onların içinden sedyelerle fırlayan “Alo 112” görevlileri. Daha yardımlarına koşulanlar arabalara alınmadan başlatılan ilk yardımlar.
Heyecan verici görüntüler.
Benim için de öyleydi. Ta ki bir sabah, daha gün ağarmamışken, yalnız oturduğum evde, telefonu açıp zorla: “Alo… sanırım bir kalp krizi geçiriyorum…” diyene kadar.
 
‘Lütfen sakin olun ve hemen adresinizi verin…’
Ve ardından: “Ambulansı hemen yönlendiriyorum…
Duyar duymaz inanmış mıydım acaba? İnanmak istediğim kesin. Ama inanmış mıydım? Telefon aracılığı ile gecenin karanlığına yönelteceğim bir imdat çağrısına somut bir yanıt verilebileceğine umut bağlamış mıydım?
Bilmiyorum. Kesin bildiğim tek şey, bu konuşmalardan yaklaşık on, on beş dakika sonra evimin önünde bir ambulansın belirdiğiydi.
Sonra beni sedyeye yerleştirip arabaya taşıyanlar. Daha araba kalkmadan: “Lütfen korkmayın hocam, artık buradayız!” diyen sesler.
O güne kadar, “…artık buradayız!” gibi kısacık bir cümlenin böylesine güçlü bir hayat kaynağı olabileceğini hiç düşünmemiştim!
Oysa, o günden bu zamana kim bilir kaç kez oldu.
Ve her oluşunda, bana bir noktayı daha bir yoğunlukla düşündürdü: “Ekranlarda gördüğümüz kadar kolay iş midir insan hayatının kurtarıcısı olmak? Hayat ile ölüm arasındaki çizginin en ince noktasına varmış birini ya da birilerini kolundan tutup tekrar ‘bizim’ tarafa çekmek, nasıl bir güç ve insan sevgisi ister?”
 
Her ‘kurtarılış’, yeni bir deneyimdir…
Kendi “ilk kurtarılışımdan” bu yana akan zaman, bana her kurtarma noktasına yinelenen yeni bir sıradanlık olarak değil, ama “Acil’de sabah saatleri”nden doğma yeni bir mucize gözüyle bakmayı öğretti.
Bir de elbet, insan’dan ve onun eliyle gelecek kurtuluşlardan hiç, ama hiç umut kesmemeyi.
Hayatta en büyük güç kaynaklarının kapılarının bize en beklemediğimiz, dahası hiç tanımadığımız kişilerce açıldığını acaba yeterince düşünüyor muyuz?
Bugüne kadar gecelere yönelttiğim bütün çağrılara “…artık biz buradayız!” diye yanıt veren, böylece de her defasında beni yalnızca kurtarmakla kalmayıp çoğaltan bütün Alo 112’lilere binlerce teşekkür borçluyum! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları