Yazarlar Günün Köşe Yazıları Tüm Yazarlar Spor Yaşam Konuk
Üniversitelerde ‘Genel Kültür’ Derslerinin Yalnızlığı (2)
Geçen haftaki yazıma şu satırlarla başlamıştım: “Türkiye’de, üniversitelerin çeşitli bölümlerinde ve konservatuvarlarda çoğunlukla ‘genel kültür dersleri’ anabaşlığı altında verilmekte olan çeşitli dersler, yalnızlık kokar… Bunlar, yükseköğretim kurumlarının ‘yalnız bırakılmış’ dersleridir. Bu dersleri hakkıyla verebilecek nitelikteki az sayıda öğretim elemanları da genellikle üniversitelerin en yalnız veya yalnız bırakılmış hocalarıdır…”
\nBazen “kuramsal dersler” diye de anılan bu derslerin amacı, üniversitelerin “evrensel kültür” kavramı ile olan/olması gereken göbek bağını her zaman canlı tutmak, bu kurumları birer “meslek okulu” olmaktan korumaktır. İçinde yaşanan zamanın ve ortamın gerekliliklerine göre değişiklik sergileyebilecek bu derslerin yardımıyla, herhangi bir bölümün, fakültenin veya başkaca bir birimin, asıl konusu (örneğin hukuk, iktisat, iletişim, mimarlık, kimya, tıp vb.) ne olursa olsun, “evrensel kültür” denilen bütün içersinde de yer edinmesi ve böyle bir çaba harcanmadığı takdirde asıl konularda verilecek eğitimin hayatın bütünlüğü ve çeşitliliği karşısında “kısır” kalacağının gösterilmesidir.
\nÖrneğin mimarlık eğitiminin çevreye, çevre bilincine, estetiğe ve sanatın genel kavramlarına ilişkin derslerle desteklenmemesi durumunda mimarlık, her şeyden yalıtılmış bir “bina dikme zanaati” olmaktan öteye geçemez. Ya da konservatuvarların tiyatro bölümünde verilmekte olan oyunculuk eğitimi, önce “tiyatro insanı” ve ancak onun çatısı altında “oyuncu” yetiştirmek gibi bir amaç gütmediği takdirde, eğitimin sonunda ortaya “kendi” tiyatro ve oyuncu kavramını geliştirmemiş, o yüzden de hep “oynatılmayı” bekleyecek oyuncular çıkar. Öte yandan, örneğin ruhbilime (psikolojiye) ait bilgilerle desteklenmemiş bir resim eğitiminin, ressam adaylarının ileride çizecekleri veya boyayacakları yüzlere nasıl “karakter” kazandıracakları gibi -Batı’daki sanat eğitiminde en geç Rönesans’tan bu yana sorulmakta olan- bir soruya karşılık getirmesi beklenemez.
\nBu örnekler elbette daha da çoğaltılabilir. Bu bağlamda, örneğin iletişim fakültelerinde öğrencilere kamera kullanımı konusunda bilgi aktarılırken bir kamera teknik açıdan ne kadar gelişmiş olursa olsun, sonucun yalnızca o kameradan bakan gözün eğitilmişliği oranında başarılı olabileceğinin söylenip söylenmediği de sorulabilir.
\nÜlkemiz üniversitelerinde sorun, bütün bu eksiklikleri giderecek derslerin programlarda bulunmamasından değil, programlarda bulunan genel kültür derslerine nasıl bir gözle bakıldığından ve bu dersler ile “asıl dersler” arasında ne ölçüde bir koordinasyon sağlanabildiğinden kaynaklanmaktadır. Kendi kültürüne, ondan da önemlisi, genel olarak “kültür” ve “kültürel kimlik” kavramlarına, yabancı dilde eğitim yapmakla övünecek kadar yabancılaşmış üniversitelerin sayısının hızla arttığı bir ülkede genel kültür derslerinin sayısal artışı, yalnızca yamaların sayısının artışı kadar önem taşıyabilir.
\nHa, bir de şu var: Kendi tarihimiz üzerine yabancı dilde yazılmış eserleri de okumak, yararlıdır; buna karşılık kendi tarihimizi yabancı dilde düşünerek oluşturmaya çalışmanın, böyle bir şeyin kendi kültürel kimliğimizi kendi dilimizde sorgulamadan gerçekleştirebileceğimize inanmanın adı, yalnızca gaflet olabilir!
\n\nYazarın Son Yazıları
Video Haberler
-
Bakanlardan gelişigüzel “keyif çayı”
-
Sakarya'nın Hendek İlçesi'nde patlama sesi
-
Sosyal medyadaki o video kurgu çıktı
-
Antalya'da korkutan hortum
-
Karısı tarafından sopa ve satırla darbedildi
-
Alaska semalarında Kuzey Işıkları'nın müthiş şovu
-
Kahramanmaraş'ta yük treni ile TIR böyle çarpıştı
-
Dikkat! Et tüketirken sakın bunu yapmayın
-
Korkunç an: İtfaiye erinin başına klima düştü
-
Rus turistlere dehşeti yaşatan şüpheli böyle yakalandı