Deliliğe övgü

05 Şubat 2023 Pazar

Sevgili,

Uğur öleli, dile kolay 30 yıl olmuş. 30 Uğur’suz, hele hele AKP baskısı altında geçen son 20’si daha daha da uğursuz 30 yıl...

Biliyorsun, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) her yıl Uğur’un öldürüldüğü 24 Ocak ile Muammer Aksoy’un öldürüldüğü 31 Ocak arasındaki haftayı “Adalet ve Demokrasi Haftası” ilan ediyor ve aralarında Bahriye Üçok, Abdi İpekçi, Çetin Emeç ve Turan Dursun’un da bulunduğu bütün demokrasi ve adalet şehitlerini birlikte anıyor.

Yaşamın, demokrasi, bağımsızlık, emeğin kutsallığı, hukukun üstünlüğü ve özgürlük mücadelesinde bir araya getirdiği Uğur Mumcu ile Muammer Aksoy iki yakın dosttular. 1961 Anayasası’nda katkısı olan, onu sürekli savunan, milli petrol davasının öncüsü, hukukun ve demokrasinin savunucusu olan Muammer Aksoy’un dur durak bilmeyen araştırmacılığı ve titizlikle izlediği dosyalar üzerindeki hâkimiyeti benim de kendi yaşamımla ilgili olarak merak ettiğim, ama bir türlü yanıt bulmadığım bir hususun aydınlanmasını da sağlamıştı.

***

12 Eylül diktasının önde gelen adli cinayetlerinden Barış Derneği davası boyunca hakkımda istenen cezalar benzeri durumdaki arkadaşlarıma oranla hep daha ağır oluyordu. Duruma bir türlü bir anlam veremiyordum.

Dava sürerken ama tahliye edildiğim dönemde bir gün Muammer Hoca heyecanla “Ali Sirmen, hakkımızdaki ortak raporu buldum” dedi.

Hocanın bir dosyayı didiklerken bulduğu Nurettin Ersin imzasını taşıyan ve savcılara belge, hâkimlere kanaat olmak üzere kaleme alınmış bir MİT raporuydu ve 1968 yılında Batı Berlin’de yapılan Vietnam mitingine katılmış olan Muammer Aksoy ile benim Avrupa’daki komünist faaliyetlerin önderlerinden olduğumuz yazılıyordu.

Muammer Hoca’nın titiz araştırmacılığı MİT’in gizli belgesini açığa çıkararak 12 Eylül duruşmalarının hangi baskılar altında yapıldığını gözler önüne sermişti.

Muammer Aksoy ile Uğur Mumcu’yu Adalet ve Demokrasi Haftası’nda bir araya getiren, “Ben yanmasam/ sen yanmasan/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyerek, tarihle görkemli randevularına giderken yollarının kesişmiş olmasıydı.

Hep merak etmişimdir. Bu iki insanın pırıl pırıl yaşamlarına bakarak, Uğur Mumcu veya Muammer Aksoy olmaya özenen var mıdır diye. 

Sonra kendi sorumu kendim gülerek yanıtlamışımdır:

-Deli olma oğlum!

***

Ardından da aklıma şu olay gelmiştir hep: Bir gün kalabalık bir eş dost toplantısındaydık, bir ara bir konuda alışılmış dışındaki bir çıkışıma Uğur’un deyimiyle “aşırı ortacı” tutumuna hep içerlediğim bir uyanık “Ali bu, delidir, söyler!” diye tepki verince kızdım ve “Bak dostum, bunu hep yapıyor, halkımızın çokça düştüğü bir yanılgıya kapılıyorsun. İkide bir ‘Bana dokunmayan yılan bir yaşasın! Bana mı kaldı!’ diyen halkımız, kendisi gibi pısırık ve tepkisiz olana ‘akıllı’ der, onun tersine tepkisini ortaya koyanı delilikle damgalar, asıl delilere ise evliya diye çaput bağlar, mum diker. Git bak Anadolu’ya, nerede çaput bağlanıp mum dikilmiş biri varsa bil ki o köyün eski delisidir. Sen de bu yanlışa düşme!” dedim.

Böyle bir toplumda kim, oğlunun, kardeşinin, babasının, kocasının tepkisini çekinmeden açıkça ortaya koyan demokrasi, bağımsızlık, özgürlük, adalet adına savaşan Uğur Mumcu veya Muammer Aksoy gibi olmasını ister?

Ankara ziyaretlerimden birinde, Uğur Mumcu ile birlikte avukat Halit Çelenk’in evinde Hasibe Çelenk ve Muammer Aksoy ile sohbet ederken laf döndü dolaştı hepimizin tanıdığı birine geldi. Kimilerinin “Deli Muammer” dediği Muammer Hoca söz konusu kişiyi övdü. Uğur hınzırca bir gülüşle,

-İyidir hoştur da biraz da delidir hocam, dedi.

Muammer Hoca oturduğu yerden ok gibi fırlayarak yanıtı yapıştırdı:

-Bütün doğru dürüst insanlar zaten biraz da delidir Uğurcuğum.

O an düşündüm, keşke delisi daha bol olan bir toplum olabilseydik.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları