Kim haksız

20 Ocak 2023 Cuma

İbn Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi Fatma Zehra S’nin Avrupa Öğrenci Değişim Programı Erasmus çercevesinde staj yapmak için Stockholm Üniversitesi’ne yaptığı başvuru üzerine olanları önceki gün bu sütunda okumuşsuzdur. Stockholm Ünivesitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Per Calbring genç Türk öğrencisini “Sevgili Fatma, seni misafir etmeyi isterdim. Ancak Türkiye İsveç’in NATO’ya girişini engellediği için reddetmek zorundayım” diye yanıtlıyordu. İsveçli öğretim üyesinin yanıtı neresinden bakarsanız bakın, yakışıksızdır. Nitekim, “Bu kararı sindirmem uzun zamanımı alacak” diyen genç öğrenciye üniversiteden gönderilen diğer yanıtlar da bu yöndedir.

Türk hükümetinin genç öğrenciyi bağlamasına imkân olmayan bir kararı yüzünden Per Calbring’in keyfi bir davranışla genç Zehra’nın eğitime ulaşma eşitliğinin kısıtlanması düşünülemez. Böyle bir davranış hem İsveç yasalarına aykıdır hem de akademik ahlaka.

Salı günü bu ahmakça davranışı eleştirdik, şimdi de bir kez daha belirtmek isterim ki Zehra gerekli başvuruları yaptığında ırkçı profesör İsveç’te de yaptırımla karşılaşacaktır.

Ankara’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişine itiraz etmesi ülkeler arasında gerginleşen ilişkiler yüzünden çıkan olaylar bununla kalmadı, devam etti.

***

İsveç’in başkenti Stockholm’ün tarihi belediye binasının önüne Tayyip Erdoğan kuklalarının geçen hafta sonu ateşe verilmesi üzerine İsveç Başbakanı Ulf Kristersson bu eylemin İsveç’in NATO üyeliğine bomba yerleştiren bir sabotaj olduğunu söyledi.

İşveç başbakanının bu eylemi içtenlikle kınamasına karşın, Stockholm-Ankara ilişkileri daha da gerilecektir. Çünkü Türkiye’nin protesto ettiği olayla ilgili olarak açılan davada Stockholm şehir savcısının eylemin suç oluşturmadığını belirtmesi üzerine dava düşmüştür. Hürriyet’in “skandal” olarak nitelediği karar kuşkunuz olmasın ki Türk hükümeti katında da büyük tepkilere yol acaçaktır.

Oysa Tayyip Erdoğan’ın kuklasının yakıldığı gösterilerin benzerleri İsveç ve başka demokrasilerde normal karşılanmaktadır.

Ama Türkiye’nin PKK ile PYD’nin terörist olduğunu kabul etmemekte direnen İsveç’in tutumuna tepkisinin sert olması da normaldir. Terör örgütleriyle işbirliği yapılması bunlara karşı tavır alınmaması başka bir şeydir, demokratik gösteri daha başka bir şey.

***

Türkiye ile İsveç’in birbirlerini anlamaları çok güç görünüyor. Türkiye terör örgütleriyle işbirliğine karşı çıkarken derdini İsveç’e anlatmakta güçlük çekiyor, buna karşılık da İsveç demokratik gösterilerle terör eylemini birbirlerinden ayırmakta derdini Türkiye’ye anlatamıyor.

Türkiye terör eylemine katılan bazı kimselerin iadesini istiyor, terör örgütlerine destek verenleri başta ABD olmak üzere haklı olarak kınıyor, bu davranışlarından vazgeçmeye davet ediyor. Ama evvela uluslararası alanda eli güçlü olmadığı için derdini anlatamıyor, daha sonra da bunların iadelerinin yargının yetkisinde olduğunu yargının da yürütmeden bağımsız olduğunu bir türlü anlamıyor ve bir sağırlar diyaloğudur sürüp gidiyor.

Türkiye’nin insan hakları alanındaki imaj erozyonu ve baskıcı iktidarın muhalefetin her türünü terör olarak görüp göstermeye çalışması da güvenilirliğini zedeleyince durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Son olaya baktığımızda, bir yanda Türkiye’nin NATO ile ilgili tutumu yüzünden genç bir Türk öğrencinin eğitim hakkını engelleyen İsveçli profesör Carlbring haksızdır, öte yanda ise görüşleri, ilişkileri bağlantıları hoşumuza gitmese de gösteri hakkını kullananların suç işlemiş olmadığını söyleyen savcı Lucas Eriksson’un davranışına skandal diyenler de haklı değildir.

Aslında olay çok basit ama yine de anlatması güç. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları