Tek çiçekle bahar olmaz

06 Eylül 2022 Salı

“Seni Şişli Tünel tramvayında ikinci mevki vagona biletçi bile yapmazlar.”

Bu sözleri, 1940’lı yıllarda İstanbul Beyoğlu’ndaki evlerinde küçük Moris’e (Gabbay) Osmanlı’nın eski zaptiye müdürlerinden Samuel Efendi söylemekteydi.

Bu sözler küçük Moris’in hiç aklından çıkmayacak ve okulda bazı arkadaşlarından duyduğu, bahriyeli olmak, pilot olmak, asker olmak yollarının kendisine kapalı olduğunu küçük yaşta anlayacaktı. O olaydan on yıl kadar sonra, çocukluk ideali Paşa olmak olan, küçük Stelyo (Berberakis) azınlıkların herkes ile aynı çocukluk hayallerine sahip olamayacağını bir uyaran çıkmadığından bilemeyecekti. Rüyadan erken uyanan Moris Gabbay ise TİP’te ve Nâzım Hikmet Vakfı’nda geçirdiği uzun yıllar boyunca ülkemiz sosyalist hareketinde iz bırakarak zamanla ötekileştirilmeyi, sosyalizmle bütünleşerek aşacaktı.

2022’nin 3 eylülünde Hürriyet’te yayımlanan haberde ise Ermeni asıllı Berk Acar, azınlık mensubu çocukların, bir zamanlar kendilerine yasak rüyaların peşine artık düşebileceklerini gösterecekti. 3 Eylül Cumartesi günkü Hürriyet’in 10. sayfasındaki bir haberden öğreniyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Ermeni asıllı Kaymakamı Denizli’nin Babadağ ilçesinde görevine başlamıştır.

***

Hürriyet’in haberine göre, ilçe halkı tarafından çok olumlu karşılanan ilk Ermeni asıllı kaymakamın görevine başlaması için Cumhuriyetin 99. yaşına kadar beklemek zorunda kalmamız, övünülecek bir durum mu dersiniz?

Öyle ya! Din, mezhep, soy, sop, ırk, etnik temel öğelerine dayanmayan subjektivist Türk ulusçuluğunun ürünü olan Cumhuriyetin bir Ermeni kaymakam, bir Rum vali, bir Yahudi yargıca sahip olması için bu kadar beklemek mi gerekirdi ve işler yolunda, normal seyrinde gitseydi, doğal karşılanması gereken bu olaylar haber mi olurdu??

Yaşadığımız son yirmi yıllık süreç, “Demokrasiye gidiyoruz lay lay lom” diye güle oynaya dinci bir diktanın en karanlık dip dehlizlerine bir kez daha düşmemek için yukarıdaki soruyu doğru yanıtlamamız gerektiğini gösteriyor.

Her konuda bizden olanlar ve olmayanlar ayırımını yapıp devletin bizden olanların, olmayanları sömürdüğü, baskı altında inlettiği bir ortamda, “Nihayet bir Ermeni kaymakamımız da oldu” diye zil takıp oynamak saplantılı bir aldanma tutkusundan başka nedir ki? Devleti şeffaflığa, hukukun üstünlüğüne, liyakate saygıya ulaştırmadan valiler ve kaymakamların, her şeye muktedir AKP’nin il ve ilçe başkanı konumunda biat etmiş kullar olarak kullanıldıkları bir ortamda Denizli’nin genç nüfusun bırakıp göçtüğü Babadağ ilçesine Ermeni asıllı kaymakam, hukuk ve demokrasi ayıplı düzenimizi bir anda aklamaya yetecek midir??

Nihayet, ancak Cumhuriyetin 99. yılında bir Ermeni asıllı Türk gencinin devletin kaymakamı koltuğuna oturması onur duyulası bir demokrasi ve eşitlik atılımı olarak mı, yoksa giderilmesinde çok geç kalınmış bir utanç vesilesi olarak mı algılanacaktır??

***

Devletin kendi imam kadrosunda tuttuğu, kendi bütçesinden maaşını ödediği kişilerin namaz kılmamakta direnenlerin katlinin vacip olduğu fetvalarına karşı gıkının çıkmadığı bir düzenin ayıbını Ermeni asıllı bir genci kaymakam atayarak silmesi mümkün müdür?

Devlet görevine atama yaparken, liyakati bir yana bırakarak, biatta, din, dil, ırk farkı gözetmemek, eşitlik ilkesine saygı olarak nitelenebilir mi?

Aydınlanmacı laik demokratik Cumhuriyetin, Ermeni kökenli valiler, Rum kökenli yargıçlar, Yahudi kökenli subayların da hiçbir ayırımla, kuşkuyla karşılaşmaksızın görev yapacağı, şovenizme dirsek çevirmiş Türkiye özlemi içindeki bir vatandaşı olarak, AKP’nin yurttaşa hukuk dışı baskısının, hiçbir ırk, dil ve din ayırımı olmaksızın biat uygulamasına kanmayacağız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları