‘Yeter! Söz milletindir’

27 Ocak 2023 Cuma

14 Mayıs 1950 seçim kampanyası sırasında duvarlarda o zamana kadar alışılmış boyutta bir ilan vardı. Dur işareti yapan bir sağ avuç bir de yazı: Yeter! Söz milletindir.

Bu kadarı yetti! Halk büyük bir coşku ile sandıklara akın etti ve DP seçimleri kazandı.

Toprak ağaları, emperyalizm, köylüler ve irtica birleşerek toprak reformu yapmaya çalışan (çiftçiyi topraklandırma kanunu) CHP’yi devirdiler ve Türkiye’de kısa aralarla bugüne kadar sağı iktidarda tuttular.

1950 seçimleriyle söz millete falan da geçmedi tabii. O büyük bir aldatmacaydı. 2023’te her alanda iflası belli olan AKP aynı aldatmaca ile sandığa gidiyor. Ama herkes biliyor ki AKP sözün millete değil, beşli çetelere, çocuk tecavüzcülerine, mürtecilere, tarikatlara, uyuşturucu baronlarına, paramiliter güçlere geçmesi için savaş veriyor ve normal koşullarda demokratik serbest seçimleri almasına imkân yoktur. Önümüzdeki seçimler hileli, baskılı olacaktır. Seçimden başka yolla iktidara ulaşmayı düşünmeyen ve zaten öyle bir olanağı da olmayan muhalefet ise “Olsun, ben seçimi öyle de olsa kazanırım” demektedir.

***

Anketler de muhalefetin bu iddiasını gerçekleştirebileceğini düşündürüyor. Yeter ki seçim olsun. Burada şu sorunun yanıtı gerekli: İktidarın yasadışılığı, hilesi, hurdası, komplosu, baskısı, tehdidi, sindirmeye yönelik terörü nereye kadar varırsa yine de serbest seçimden söz edilebilecektir?

Bu nokta belirlenmeden hiçbir şey kesinleşmeyecektir. Öyle bir nokta gelir ki baskılar, hileler, sindirmeler, öldürmeler, içeri tıkmalar artık serbest bir seçimden söz edilmesine imkân bırakmaz, o zaman da muhalefetin, “Biz bütün bunlara karşın seçimi alırız” savının geçerliliği kalmaz.

Örneğin, seçmen listelerinin, Süleyman Soylu’nun başında bulunduğu İçişleri Bakanlığı tarafından sahte seçmenlerle doldurulmuş olması seçimin daha başlamadan bitmesi anlamını taşıyacaktır. AKP’nin vurucu gücü olan ve iktidarın hukuk dışı tasarruflarına meşruiyet kılıfı hazırlamak işlevini yüklenmiş bulunan bir YSK’nin vereceği mazbatalar, milli iradeyi değil, sahteciliği üstün kılacağından seçimi anlamsız kılacaktır.

Görüldüğü gibi, “Biz her ne koşulda olursa olsun seçimi alırız” iddiası bir yere kadar geçerlidir. Ve seçimler, olağandışı koşullarda yapılacaktır.

Böyle bir ortamda mücadele edip kazanmak için bütün muhalefetin, sıkılmış tek bir yumruk gibi güçlü olması gerekiyor. Yalnız siyasi parti örgütlerinin değil, ama aynı zamanda, vatandaşın da disiplinli, yürekli, azimli, sabırlı bir mücadeleye şimdiden hazır olması gerekli.

Bir ara bu mücadelenin örgütü olarak bel bağlanmış olan altılı masanın, şimdi yetersiz kalmakta olduğu görülüyor.

***

Ekrem İmamoğlu ve tüm demokratik güçlerin büyük zaferiyle sonuçlanan son İstanbul yerel seçimleri CHP’nin adayının karizması, genel merkezin adayın arkasındaki kararlı, azimli tavrı, İstanbul örgütünün enerjik çalışmasının ürünüydü. Ve görünen o ki önümüzdeki seçimlere hazırlanırken CHP o kıvamın uzağındadır.

Altılı masa bir an önce silkinip kendine gelmeli, önce ortak adayını ilan etmelidir.

Artık bu konuda gecikme zararlı olmaktadır. Türkiye’yi güçlendirilmiş parlamenter sisteme götürmek asgari müştereğinde birleşmiş olanlar, bugüne kadarki tutumuyla bu yolu açan Kılıçdaroğlu’nun, politikaları, konumu, birikimi ile ortak adaylığın tabii lideri olduğunu içlerine sindirmelidirler. Seçilebilecek aday Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Yeni bir Ekmelettin abesliğine gerek yok.

Çözümü makulde aramak en akıllı yoldur.

İşte o zaman gerçekten tok sesle “Yeter! Söz milletindir” diyebilecek güç olarak ortaya çıkıp, sözü millete geçirebilecek olan altılı masa olabilecektir.

Yoksa!...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları