Aydın Engin

Sonra “Oyyy, Oyyy” Dememek İçin...

29 Mart 2015 Pazar

Okurdan bir e-posta: “Son yıllarda yaşayacağımız en önemli seçim. Sandıklar ne kadar güvende peki?”
“En önemli seçim” vurgusu bir abartı mı?
Yok canım.
“Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi” diye yazan okurlar bile var ve bence hiç de haksız değiller.
Bakmayın AKP medyasının “Yok, yok, valla bir şey yok. AKP aslanlar gibi yoluna devam ediyor. Vatandaş desteği de eksilmek ne söz, artıyor” yollu yazıp çizdiklerine. Onların halleri gece yarısı mezarlıktan geçerken yüksek sesle türkü çığırıp korkusunu bastırmak isteyen ödleklerden farksız.
Keza 12 yıldır ekmeğini AKP iktidarından aldıkları siparişlerle kazanan kimi kamuoyu araştırma şirketlerinin, AKP elebaşılarını ve medyasını mutlu etmek için sayıları eğip büküp AKP’yi yeniden iktidara taşıyan sonuçlar çıkarmalarına da kulak asmayın.
Kısa ve kesin: 13 yıllık iktidarının son yılında AKP ciddi ölçülerde kan kaybediyor.
Bu kan kaybı sadece seçmen desteğinin azalmasından ibaret değil.
Parti içi iktidar çekişmesinden, üç dönem kuralıyla siyaset dışına itilenlere, Abdullah Gül’e bel bağlayanlardan, Davutoğlu- Erdoğan arasında yaptıkları seçimin sonuçlarından ciddi ciddi kaygı duymaya, “Ulan acaba yanlış ata mı oynadım” sorusunu kendilerine sormaya başlayanlara kadar AKP içinde kazanlar kaynıyor. Kaynayan kazan seçmen desteğini düşürmekte doğrudan etkili olmaz. Ancak seçim kampanyasında eskiden canla başla çalışan kadroların bir kesiminin bu defa “mış gibi” yapacağı bir seçim kampanyası izlememiz kimseyi şaşırtmasın.
Böylesi durumlarda devlet güç ve olanaklarını elinde tutanların sığınacakları yollardan biri de sandık sonuçları üstünde oynamaktır. Taaa 1957’de Demokrat Parti ile CHP arasındaki sert siyasal yarıştan bu yana benzeri kirli seçim (dışı) yöntemlere başvurulduğuna tanığım. O yüzden kaygılanmam doğal, uyarmak da ödevim.

***

7 Haziran sonrasında ne olur bilemem. Ancak 7 Haziran’a kadar geçecek sürede AKP’nin içinden çatlayacağı, bölüneceği gibi ham hayallere kapılmak sözcüğün tam anlamıyla aymazlık olur. Cumhuriyetin kuruluşundan beri iktidar özlemi çeken, buna ilk kez 2002’de AKP’nin sandık zaferi ile ulaşan kesimler var. Kimileri “Anadolu sermayesi” diye nitelenen, yeni palazlanan kapitalistler; kimileri kaldırım yenileme, köy çeşmesi, okul helâsı ihalesi alarak ufak ufak küpünü dolduran işbazlar; kimileri ekonomik çıkarları pek umursamadan siyasal İslamın iktidarının kesintiye uğramasını istemeyenler; kimileri tarikatlar, tarikatların alt kolları ve cemaatlerden ideolojik ve sosyal olarak beslenenler...
Bunlar AKP gemisini kolay kolay terk etmez, sandık başında eli fazla titremeden mührü AKP’ye basar.
Ancak seçmen kitlesi içinde bir başka ve gerek sayısal, gerek etki gücü epey yüksek bir kesim daha var.
Mesela milliyetçi önyargıları çok kemikleşmiş ve AKP iktidarının Kürt siyasal hareketi ile barışçıl çözüm için masaya oturmasına şiddetle itiraz edenler var...
Mesela Kürt bölgelerinde bugüne kadar dinsel tercihleri siyasal tercihlerine ağır basan; o yüzden de AKP’ye oy veren Kürt seçmenlerin barış sürecinde Hükümet kanadından somut adım atılmamasını gözleyen, Cumhurbaşkanı’nın “Ne Kürt sorunu yav. Yok öyle bir şey” yollu mahalle kabadayısı üslubuyla inkârcılığından yaralanan büyük bir seçmen kitlesi var.
Bu kesimlerden HDP, CHP, MHP’ye kayacak oylar AKP iktidarının sonu olabilir.
Eğer sandık sonuçları üstünde bezirgân hileleri ile oynanmazsa.
Oynanması çok ciddi olasılıktır.
Yerel seçimlerdeki “Trafoya giren kedi” yerine her trafoya girecek “kediler” ciddiye, hem de çok ciddiye almamız gereken bir olasılık...
Çare?
Çok basit: Seçmenliği oy vermekten ibaret saymayan yurttaşların örgütlü denetimi.
Başka çare?
Yok...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları