Barış Doster

Ermenistan açılımı ve vahim sorular

29 Aralık 2021 Çarşamba

Türkiye ve Ermenistan, normalleşme adımları atmaya karar verdiler. Bu kapsamda geçen günlerde özel temsilciler atadılar. İki ülke ilk toplantıyı Moskova’da yapacak. Türkiye; bu toplantıdan önce, karşılıklı ziyaretler dahil, doğrudan temasların başlamasını istiyor. İstanbul-Erivan uçuşları yakında başlayacak. Belli ki Türkiye’nin de ısrarıyla, önümüzdeki günlerde müzakere süreci hızlanacak.  

 Bu gelişmeler karşısında insan sormadan edemiyor: Türkiye, acaba 2008-2009 yıllarındaki Ermenistan açılımının başarısızlıkla sonuçlanmasından ders almadı mı? O dönem, bu adım, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini çok olumsuz etkilemişti. Bu kez ne bekleniyor? O dönemde Ermenistan açılımını ABD ve Avrupa Birliği destekliyordu. Bu yeni açılımı acaba kimler destekliyor?  

Yeni Ermenistan açılımından umutlu olanlar, Azerbaycan ve Ermenistan’ın liderler düzeyinde görüştüğü bir süreçte, Türkiye’nin bu adımı attığına dikkat çekiyorlar. Türkiye’nin, Ermenistan’la yaşanan gelişmeleri Azerbaycan’la paylaştığını, bu kez Ankara’nın, Bakû’nun rızasını alarak bu adımı attığını öne sürüyorlar. Öyle mi? Yaşayarak göreceğiz.  

Fakat geçen sefer fiyaskoyla sonuçlanan açılım sürecinden edindiğimiz deneyimler var. Türkiye’nin Ermenistan’dan hiç ödün koparmadan, Batı’nın baskısıyla oturduğu masadan, ödün vererek ayrıldığını, protokollerin Meclis’ten geçmediğini, Ermenistan’ın imzadan önce kriz çıkardığını, Azerbaycan bayraklarının Bursa’daki Türkiye - Ermenistan milli maçına alınmadığını, Erivan’daki milli maçta ASALA üyesi teröristlerin protokol tribününde oturduğunu unutmuyoruz.  

AYNI HATAYI YAPIP FARKLI SONUÇ BEKLEMEK  

 O dönemde AKP, CHP ve MHP’nin tüm uyarılarına karşın yanlışta ısrar etmişti. Bu ısrar, toplumda ters tepmişti. İç cephenin öfkesi, Bakû’nun tepkisiyle birleşince, emperyalizm destekli proje çökmüştü. Türkiye; Batı ve Erivan tarafından, imzaladığı protokolleri Meclis’ten geçirmediği için suçlanmıştı. O nedenle insan merak ediyor: Acaba mevcut bakan Çavuşoğlu, o dönemki bakan Davutoğlu’nun hatalarından hiç ders çıkardı mı?  

 Başka vahim sorular da geliyor akla elbet. Malum, ABD Başkanı Joe Biden, sözde soykırım iddialarını kabul etmiş, Türkiye buna tepki vermemişti. Acaba bu yeni açılım, ABD’yle ilişkileri düzeltmeye yönelik bir hamle mi? Arkasında stratejik planlama, kısa, orta, uzun vadeli hesaplama, bütüncül bir program, risk analizi var mı? İsrail’le, Mısır’la, Suudi Arabistan’la, Birleşik Arap Emirlikleri’yle yürütülen normalleşme çabaları kapsamında mı ele alınmalı? Yoksa ayrı bir başlık olarak mı? Bu yeni açılım, Türkiye’nin Azerbaycan’la, Gürcistan’la, Rusya’yla, İran’la, Fransa’yla, Avrupa Birliği’yle ilişkilerini nasıl etkiler? Açılımın, Batı’dan mali kaynak bulma çabalarıyla ilgisi var mı? Türkiye hangi ödünleri verip, karşılığında neler alacak? Dağlık Karabağ’daki Ermenistan işgali tamamen sona ermeden, kalıcı barış sağlanmadan, Türkiye’nin böyle bir adım atması doğru mu? Moskova, yeni açılıma nasıl bakıyor ve neresinde?  

Soruları daha da çoğaltabiliriz. Peki, yanıt alabilir miyiz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları