Barış Doster

İlkeli itirazlar ve ilkesiz ittifaklar

05 Ekim 2022 Çarşamba

Kurumları kurmak zor, yaşatmak hele de kurumsallaştırarak yaşatmak daha zordur. Kavramsal bilinç, ideolojik berraklık, politik tutarlılık sahibi olmak gerekir öncelikle. Fakat bunlar da tek başına yetmez. Sağlam karakter de şarttır, inanılır ve güvenilir olmak da. Sözünün eri olmak ise zorunludur. Dün kıyasıya eleştirdikleriyle bugün kol kola girenlerin, koltuğunu korumak için yalan konuşanların, iftira atanların, dedikodu yapanların bulunduğu, hele de çokça bulunduğu hiçbir kurum gelişmez, güçlenmez, yaşamaz. Bu siyasette de böyledir ticarette de. Kamu kurumları için de geçerlidir özel şirketler için de. Holdinglerde de görülür vakıflarda da.    

Maalesef ülkemizde her alanda, her sektörde, her kurumda görülen çürümenin ulaştığı boyut, sadece siyasal ve kurumsal düzlemde değil, toplumsal ve kişisel düzlemde de ürkütücü hale gelmiştir. Siyasette ve bürokraside var olmak, dahası bir adım yükselmek için yapılan ilkesiz ittifaklar ve ayak oyunları, akademiden medyaya, meslek kuruluşlarından demokratik kitle örgütlerine kadar her yeri sarmıştır. Bu da kaçınılmaz olarak insan malzemesini çürütmüştür. Toplumda kişiliksiz, kimliksiz, omurgasız, “gelene ağam gidene paşam” diyen, ezik, özgüven yoksunu, müfteri, yalancı, kifayetsiz muhteris, hırsı boyunu aşmış insanların sayısındaki artışı görmek için, yüksek izlenme oranlarına ulaşan sabah programlarına, izlenme rekorları kıran dizi senaryolarına bakmak yeter. Daha vahimi, her yer bu tiplerle doludur. Dolu olduğu için de kurumsal ve siyasal düzlemde, asıl çözülmesi gereken sorunlara odaklanmak, çalışanların, emekçilerin gerçek gündemiyle buluşmak oldukça zordur. Yine de savrulmaya, yalpalamaya, yozlaşmaya karşı içeriden ve dışarıdan ilkeli itirazlarda bulunmak, ilkesizliğe karşı direnmek, önemlidir. 

MUHATABI BELİRSİZ MESAJLAR  

Siyasetten bir örnek verelim hemen. TÜİK, enflasyon oranını yüzde 83.45 olarak açıklamışken, herkes bu oranın gerçek enflasyonu yansıtmadığı, çok altında olduğu konusunda hemfikirken, ana muhalefet partisi genel başkanının, türbana yasal güvence verilmesi yönündeki çıkışı, bizzat kendisinin de katkısıyla çözülmüş olan bir sorunu, bir kez daha gündeme getirişi, toplumun gündemini ıskalamaktır. Bu açıklamayı yaptığı sırada masasında büyük düşünürümüz, seçkin toplumbilimcimiz Ziya Gökalp’in “Türkçülüğün Esasları” adlı önemli eserinin bulunması ise kime verildiği belirsiz bir mesajdır.  

Türban mesajıyla, CHP’nin laiklik hassasiyeti yüksek seçmenlerini mi hedef almıştır, AKP yönetimini mi? Altılı masadaki müttefikleri Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Deva Partisi’ne midir mesajı, yoksa muhafazakâr, mütedeyyin seçmenlere mi? Belirsizdir. “Türkçülüğün Esasları” kitabıyla verilmek istenen mesajın muhatabı kimdir? Altılı masadaki müttefiki İyi Parti mi? Oylarına talip olduğu ülkücü, milliyetçi yurttaşlar mı? Sert polemiklere girdiği MHP genel başkanı mı? CHP içinde HDP’yle ittifakı savunan çevreler mi? Belirsizdir. Belirsizlik de şüpheleri, endişeleri, kaygıları artırır.  

 Oysa yapılması gereken, doğrultu tutarlılığında ısrar ve inat etmektir. Eskilerin deyimiyle fikri müstakim olmaktır. Unutulmasın ki  Cumhuriyet şehidimiz, Kemalizm’in yetkin kuramcılarından olan hocamız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın da sıklıkla vurguladığı gibi, siyasette tutarlılık inandırıcılığı, inandırıcılık da büyümeyi getirir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları