Barış Doster

Suriye siyasetinin ağır faturası

24 Ağustos 2022 Çarşamba

Türkiye ve Suriye arasındaki gerilim düşerken kimi yorumcular, Rusya lideri Putin’in, Ankara ve Şam yönetimlerini bir masa etrafında buluşturacağını yazıp, konuşmaya başladılar. Sonuçta, 11 yıl aradan sonra bu aşamaya gelinmesi, gerekçesi, sebebi ne olursa olsun, önemli ve olumlu olsa da 11 yılda yapılan büyük hataların muhasebesini yapmak da zorunlu. Muhasebeye şöyle başlayalım... 

Bu süreçte, Suriye’den sonra en büyük zararı Türkiye gördü, hem de her açıdan. En kazançlı çıkan devletler ABD, Rusya, İsrail ve İran oldu. PKK- PYD-YPG terör örgütü de ABD desteğiyle kazançlı çıktı. ABD, Suriye’ye yerleşti. Rusya, Suriye’de zaten güçlü olan nüfuzunu ve Suriye’deki üslerinin sayısını artırdı. İsrail, Arap dünyasında en çok çatıştığı ülke olan Suriye’nin, iç savaşla yıpranmasından dolayı kazananlar arasında yer aldı. İran, Suriye’deki mevcut etkisini daha da yükseltti. Türkiye’nin yanında, Suriye ve Irak’taki Türkmenler de kaybetti bu süreçte.  

Daha geniş ölçekte, Doğu Akdeniz ölçeğinde bakarsak Yunanistan; hem Mısır hem de İtalya ile münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması imzaladı. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY); arkalarına ABD ve Avrupa Birliği’ni, yanlarına Mısır ve İsrail’i alıp, Türkiye’ye karşı cephe kurdular. Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn, İsrail’le ilişkileri normalleştirmeye başladılar. Yunanistan; Doğu Akdeniz ülkesi olmadığı halde, Doğu Akdeniz’de öne çıkmaya başladı. GKRY 2004’te, Suriye 2009’da, Libya 2009’da, Lübnan 2010’da MEB ilan ettiler. GKRY; 2003’te Mısır, 2007’de Lübnan, 2010’da İsrail ile MEB imzaladı. Türkiye ise ancak 2019’da Libya ile deniz yetki alanlarına ilişkin mutabakat muhtırası imzaladı. Henüz Doğu Akdeniz’de MEB ilan etmedi. Çok gecikti.  

TÜRKİYE’NİN HESAP HATASI 

Soruna ulusal ve bölgesel açıdan sonra, küresel ölçekte bakarsak, ABD; Suriye’ye yerleşti. PKK-PYD-YPG terör örgütüne her türlü desteği veriyor. Türkiye’ye karşı açıktan destekliyor. Suriye’nin petrol zengini bölgelerinde, petrol çıkarmak için, birlikte çalışıyorlar. ABD; Türkiye’nin yalnızlığından faydalanarak Yunanistan’ı adeta açık bir üs haline getiriyor. Girit ve Güney Kıbrıs’ta da üs kuruyor. Fransa; Yunanistan ve GKRY’yi Türkiye’ye karşı kışkırtıyor. Güney Kıbrıs’ta üs kuruyor. Libya’da Türkiye’nin karşısında konumlanıyor.  

Sonuçta şu görüldü. Son aylarda Türkiye; Arap ülkeleriyle ilişkilerini yeni yeni normalleştirmeye başlarken Arap ülkeleri İsrail’le çoktan normalleştiklerinden, din ve mezhep temelli dış politikanın, Ortadoğu’da kaybetmeye mahkûm olduğu anlaşıldı. Türkiye’nin, İslam dünyasının öncüsü, Arap aleminin lideri, Ortadoğu’nun sözcüsü olduğunu söyleyen, Lozan’ı beğenmeyen, Montrö’yü küçümseyen dış politika çöktü. Türkiye’deki Müslüman Kardeşler (İhvan) sevgisi, Türkiye’ye büyük zarar verdiği gibi, Arap dünyasını da ürküttü. Laikliğin, sadece iç siyasette değil, dış siyasette de ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları