Hâlâ Tehlikenin Farkında Olmayanlara

11 Eylül 2016 Pazar

Değerli hocamız Korkut Boratav geçen günlerde birlikte ve mutlaka okunması gereken iki makale yayımladı. Birincisi “Eski Türkiye Düşmanlığı” başlığını taşıyor. Makale bugünkü vahim durumun ortaya çıkışını, İslamcı iktidara verdikleri destekle derinlemesine beslemiş liberallerin temel tezlerini, “eski Türkiye”nin hâlâ yok edilemeyen kazanımları ışığında eleştiriyor, O çürük tezi Korkut Hoca şöyle özetliyor: “Halkının ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede demokrasi, İslamın siyasette ağırlık taşımasını zorunlu kılar. Laiklik bu durumu engelliyorsa, demokrasiden söz edilemez.”

***

Liberaller siyasette varlık nedenlerini oluşturan, İslamcı otoriter rejimin yolunu açan bu tezlerinde ısrarlıdırlar. Israrın temel nedenini de Korkut Boratav’ın ikinci önemli yazısında, “Emperyalizm ve ‘Kaybeadenlerin İsyanı’”nda buluyoruz. Batı ülkelerinde yükselen eğilim Korkut Hoca’nın ifadesiyle “halk sınıflarının neoliberalizme tepkileri ile burjuvazinin gerici-tutucu kanadı arasında ortaya çıkan; merkez sağ ve sol siyaseti tehdit eden ‘popülist ittifak’tır.” Bu ittifak Türkiye’de siyasal İslamın yükselişi olarak kendini gösteriyor. Diğeri en azından şimdilik etkisizleştirilmiş, Latin Amerika’da, Yunanistan’da ortaya çıkan bizim Gezimiz gibi sol halk isyanları ve kimi Batı ülkelerinde görülen sol siyasetteki ikircikli kıpırdanmalardır.

***

Türkiye, “eski Türkiye”nin refleksi ve mirası ile uzun bir süre neoliberalizme direndi. 24 Ocak kararları ancak 12 Mart -12 Eylül’ün baskısıyla uygulanabildi. Bu darbelerin yüzde 50’leri geçen sendikalaşma oranını sıfırlamaya, sol siyaseti ezmeye verdikleri özel önem bu kapsamda hatırlanmalıdır. Neoliberal tezlerin, “sol” soslu olarak, piyasayı sarması da bu dönemdedir. Halkın neoliberal politikalara isyanı ise tümüyle başka bir şekilde gelişti. Boratav Hoca’nın dediği gibi; “1998-2002 döneminde IMF programlarının eseri olan ekonomik, toplumsal krizlerle cebelleşen Türkiye halkının da kendine göre bir ‘isyanı’ var: Parlamentodaki düzen partilerini külliyen tasfiye etti ve ‘en muhalif’ seçenek olarak ortaya çıkan AKP’yi iktidara taşıdı.”

***

Liberallerimizin hayallerinin tökezlediği, “aldatıldıkları” ama aldatıldıklarını anlamadıkları nokta, çürük tezlerinde ısrarın kaynağı da burasıdır. AKP 14 yılı bulan iktidarında halkın neoliberal sistemden duyduğu hoşnutsuzluğu nihai hedefine, “menziline” ulaşmak için kullandı. Bu yolda liberalleri de eski Türkiye düşmanlığında ortaklık yemiyle, özellikle Cemaat üzerinden ustalıkla mobilize etmesi de eski değil, güncel bilgidir. Liberaller “eski Türkiye’ye” duydukları öfke nedeniyle olsa gerek, durumu kavrayamadılar. Belki de neoliberalizmin tüm dünyada sarsılması onların da kafalarının karışmasına yol açmıştır, kim bilir!

***

“Neoliberalizme isyan” Batı’da aşırı sağ partilere yönelirken, Türkiye’de liberallerin derin desteğiyle büyüyen siyasal İslamın otoriter rejimine dönüşüyor. Tehlike de burada zaten. Korkut Hoca bu tehlikeyi, haddim olmayarak yorumlamaya, okurlarıma duyurmaya çalıştığım makalelerinde şöyle özetledi: “Faşizmle akrabalık taşıyan ırkçı, otoriter, şoven-milliyetçi eğilimlerle, halk sınıflarının tarihsel belleğinde hâlâ var olan antikapitalist, antiemperyalist özlemler arasında olası bir ‘evlilik’ önlenmelidir.”
Türkiye’de büyük demagoji uzun zamandır bu ata oynamıyor mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları